Amerika´da İslâmofobya gelişiyor

Amerika Birleşik Devletleri’nde artan Müslüman nüfus, fanatik sağcı evanjelik neo-conların vatandaşları “İslâmî Amerika Birleşik Devletleri”nin doğacağı paranoyası konusunda kışkırtıcı uyarılarına sebep oluyor. Bazı korku tüccarları Amerika Birleşik Devletleri’nin 2070 yıllarında artık İslâmî bir devlet olacağına dair propaganda yaparken, bir diğer radikal sağcı grup ise 20 yıl içinde İslâmiyete karşı küresel bir haçlı hareketinin doğacağını iddia ediyor.

Sağcı Hristiyan ve Siyonist gruplar bu tip konularda bilgi kirliliği ve manipülasyon ile kitleler nezdinde İslâm karşıtlığını harekete geçirmeyi amaçlıyorlar. İslâmofobya dediğimiz ve gittikçe artan bu ateş, Washington’da yayın yapan Weekly Standart gazetesinin editörlerinden Christopher Caldwell gibileri tarafından yapılan propagandalarla da körükleniyor. Bu zat, “Avrupa’daki Devrim üzerine: Göçmenlik, İslâm ve Batı” adlı kitabında, açık bir şekilde ırkçılık yaparak, Müslümanlar aleyhinde bir tutumla ve insanları renklerine göre ayırarak, birtakım önyargılı ve dengesiz görüşler ortaya koyuyor.

Neo-conlar tarafından insanların renklerine karşı geliştirilen gizli nefret, Müslümanları Batının bir düşmanı olarak lanse etmeye programlanmış etkili bir propaganda mekanizması şeklinde kendini gösteriyor.

Sosyal homojenliği savunan “antediluvian” teoriler, korku içindeki beyazların şahsında yeniden su yüzüne çıkarak, bu insanların kendilerini kaybolmak üzere olan bir kültürün bireyleri olarak görmelerine ve bunu kurtarmak için de ancak Nazi Almanya’sında görülebilecek bir propaganda silâhına sarılmalarına yol açmaktadır.

Birleşik Devletler’de bu söz konusu nefretten kaynaklanan suç ve cezalara bir örnek, Long Island, New York’ta meydana gelen bir olay ile yaşanmış ve bu olayda siyah çarşaf giymiş bir anneyi ve kızını ölümle tehdit eden bir adam ikinci dereceden ağır taciz suçlamasıyla hüküm giymiştir. California’da ise, Pleasanton şehrinde iki adam içkili bir mekândan çıktıktan sonra bindikleri taksinin Müslüman şoförünü dövmek suçundan dolayı tutuklanmış. Dövülen taksicinin ifadesine göre bu iki adam taksi şoförünün ağzını ve burnunu kırıp, dişlerini dökünceye kadar döverken sürekli ırkçı ve aşağılayıcı bir şekilde küfürler savurmuşlar.

Demek istediğimiz şudur ki, “beyaz Amerika”da Müslümanlara ve onların Amerika’daki varlıklarına karşı kin ve nefret bu şekilde yükselirken, Müslümanlar bu konuda ne hissediyor ve düşünüyor? Biz Müslümanlar, bizimki gibi seküler bir ülkede, dinimiz ve ulusal kimliğimiz arasında bir seçim yapmaya zorlanırken nasıl bir halet-i ruhiye içerisinde bulunuyoruz?

Eğer Amerika cahil bireyler tarafından körüklenen İslâm karşıtı harekete karşı bir cevap vermezse, Müslümanlar bu konuda daha ne kadar toleranslı olabilecekler? Bir bir bu ülkeden kaçmayı düşünmeye başlamadan önce ne kadar zaman geçecek? Ve belli bir süreden sonra, Müslümanlar radikal alternatifler seçme durumunda kalırsa, onları bu konuda kim suçlayabilir?

Gerçekten, sayıları 8 milyonu bulan Müslümanların koskoca Amerika Birleşik Devletleri coğrafyasındaki cüz’i varlığının koca bir toplum karşısında bir tehdit gibi algılanıyor oluşundaki mantıksızlığı algılamakta zorlanıyorum.

Gerçekte, Müslümanlar asırlar öncesinden köleler olarak bu topraklara zorla getirilmişlerdir. Son birkaç yüz yıldır Müslümanlar Amerika toplumunun bir parçası olduğundan ve sırf Amerikalılar Müslüman işçilere sahip olsunlar diye yasal göçmen olarak bu topraklara geldiklerinden, şüphesiz daha güzel bir muamele hakkını elde etmiştirler.

Allah’ın izniyle, biz Müslümanlar, bir gün, kendisine “özgürlükler ülkesi” denilen topraklarda yaşayan bu topluluğun içinde gerçek mânâda özgür hissedebileceğiz.

Tercüme: Umut Yavuz

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*