Amerika’daki Nur hizmetlerimiz

AMERİKA MEKTUBU…

MILWAUKEE USA – Geçen haftaki yazımızı: “Gelecek yazımızda inşaallah Okyanus ötesinden önemli hizmetlerle dolu dolu bir yazı yazmak arzu ve ümidindeyim” temennisi ile bitirmiştim.

Cenâb-ı Hakka sonsuz şükürler olsun ki; işte bugün bize bu yazıyı yazmak ve buradaki güzel hizmetleri görüp sizlerle paylaşmayı nasip ediyor.

Bu defaki gezimizin amacı biraz daha farklıydı. Amerika Birleşik Devletlerindeki hizmetlerimizin gelişmesi için yayın konusunda neler yapabileceğimizi de bizzat en sorumlu kişinin görmesi gerektiğini bir yıldan fazla bir zamandır düşünüp planlıyorduk. Bunun için bu defa Gazetemiz Genel Müdürü Recep Taşcı Beyle birlikte Amerika’ya geldik. Chicago havaalanında, buradaki vakıf başkanımız Prof. Dr. Süleyman Kurter Ağabeyle, iki seneye yakın bir zamandır burada elinden geldiği kadar canla başla hizmetlere koşturmaya çalışan vakıf kardeşimiz Yusuf Çayabatmaz tarafından karşılandık. Süleyman Ağabeyin yeni ameliyat olmasına rağmen büyük fedakârlık göstererek bizi karşılamaya gelmesinden çok mütehassis olduğumuzu özellikle belirtmek isterim. Allah razı olsun. Cenâb-ı Hak hayırlı ve hizmet dolu ömürler ihsan etsin inşaallah. (Âmin).

Vakıf ve hizmet merkezimizin bulunduğu Wisconsin eyaleti, Milwaukee şehri Chicago’ya doksan mil, yani yüz elli km. mesafede. Chicago Havaalanından doğrudan vakıf ve hizmet merkezimizin bulunduğu Milwaukee şehrine geçtik.

Ertesi gün Cuma günü idi. Üç senedir mutat olarak gelmekte olduğum ve değişik camilere gittiğim için bu defa hiç gitmediğimiz Arnavutluk’tan gelip buraya yerleşen Müslüman kardeşlerimizin yaptırdığı camiye gittik. Buradaki cemaate gelenlerin bazıları Türkçe de biliyorlar maşaallah. Oranın değerli imamı İlyas Hocayla tanışıp Risâle hediye ettik. Sohbetimiz esnasında İlyas Hocanın Risale-i Nur’a ve Üstada çok büyük hürmeti olduğuna şahit olduk. Hutbeyi Pakistan’dan gelen bir hoca efendi okudu. Tabiî burada hutbeler İngilizce okunuyor. Hutbenin konusu İslâm âleminin en büyük derdi olan “fitne ve tahribatı” üzerineydi. Çözümü olarak da Kur’ân’a sarılmak ve onunla amel etmek olduğu üzerinde durdu imam efendi. Cuma namazını kıldıktan sonra duâ ederek ve tekrar görüşme temennilerimizle oradan ayrıldık.

Cuma günü, burada yaşayan kardeşlerimizin umumî ders günü. Derse gelenlerin büyük çoğunluğu yerliler ve çeşitli milletlerden burada ikamet eden ve eğitim görmeye gelen veya çalışanlardan oluştuğu için umumî dersler İngilizce yapılıyor. Bayanlar da yan odada hoparlörle bu dersleri takip ediyorlar. Ayrıca haftanın iki günü bay ve bayanlar ayrı olmak üzere Türkçe dersler de devam ediyor.

Bir gün önceden dersin konusu ve dersi yapacak kişi derse geleceklerin e-mail adreslerine gönderiliyor. Bizim geleceğimizi bildikleri için bu defa dersten sonra bizim de konuşmamızı planladıklarından, bizler de ayrı bir konuşma yaptık.

Ben konuşmamda Türkiye’deki son umumî meşveret ve ülkemiz ve dünya çapındaki hizmetler konusunda genel bir bilgi verdim. Konuşmamda sizlerin selâmlarını buradaki kardeşlerimize ilettim. “Amerika’ya niçin geldiğimiz ve ABD’nin önemi” konusundaki sorulara Risale-i Nur Külliyatı’ndan çıkardığım yirmi sekiz sahifelik paragraftan alıntılar yaparak cevap verip açıklamaya çalıştım. Amerika’nın hakikati arayan komiteleri, dine verilen değer ve başta Mr. Carleyl olmak üzere Amerika’nın meşhur ilim adamlarının Kur’ân ve İslâmiyet hakkındaki görüşlerini Risale-i Nur’daki ve Bediüzzaman’ın ifadelerindeki yerlerine işaret ederek açıklamaya ve vurgulamaya çalıştım. Bu konu başlıklarına karşı şimdiki hâlde bizlere düşen vazife, sorumluluk ve bu konuda yapacaklarımıza vurgu yapmaya çalıştım.

Program, Türkiye ve etrafındaki komşu Müslüman ülkelerde meydana gelen son olaylar hakkında sorulu-cevaplı bir şekilde devam etti. Soruların ana merkezi İslâm dünyası üzerindeki oyunlar ve bunun çıkış yolları, bu konuda Risale-i Nur’daki tesbitler ve Hz. Bediüzzaman’ın bu konulardaki teşhis ve çözüm tekliflerini mümkün olduğu kadar kısa ve özlü bir şekilde birlikte vermeye çalıştık.

Cumartesi günü kısa şehir turundan sonra buradaki mütevelli heyetimizle toplanıp hem Amerika, hem Türkiye içerisindeki hizmetlerimizin genel bir değerlendirmesini yaptık. İki ülke arasındaki “Yeni Asya; hizmet, meslek ve meşrebini nasıl geliştirip genişletebiliriz?” konuları üzerinde faydalı müzakereler yapıp kararlar aldık.

Buradaki gezi ve müşahedelerimizden sonra, buradaki Müslümanlara yönelik daha ne gibi hizmetler yapabileceğimiz konularını da not alıp planlarımız içerisine koymuş olduk. Birçok konuda karşılıklı fikir teatisi ve çözüm yolları üzerinde durduk.

Pazar günü de, iki sene önce Türkiye’de on beş gün misafir ettiğimiz ve Risale-i Nur’u İngilizceye çevirme sözü aldığımız Prof. Dr. Kevin Barrett’ın Madison şehri yakınlarındaki evine gittik. Onunla da bütün Külliyat’ın âcilen mükemmel bir İngilizce’ye tercüme edilmesi konusunda mutabakata vardık elhamdülillah. Sağlık durumunun el vermemesine rağmen ormanın içerisinde kendi gayretleriyle yaptırdığı küçük baraka şeklindeki mescidinde ki—kendisi buraya “dershane, medrese” diyor—öğle ve ikindi namazlarını onun iki oğlunun da iştirak ettiği cemaatle edâ ederek müsaade alıp oradan mutlu ve umutlu bir şekilde ayrıldık. İnşaallah geçen yıl başlayıp tercümesini bitirdiği “Tabiat Risâlesini” en kısa zamanda kendi tesislerimizde basmak üzere karar aldık. Bu konuda neticeye gidebilmemiz için devamlı duâ ve yardımlarınıza ihtiyacımız var.

Merkezimize döndükten sonra, o akşam buraya Türkiye’den yeni gelen, daha önce hiç görüşmediğimiz genç kardeşlerimizin bir dershane gibi kullandıkları evlerindeki Türkçe derse iştirak ettik. Yep yeni simalar… Maşallah çok dikkatli ve gayretliler. Biz de dersimizde; Risale-i Nur derslerinin önemi, gerekliliği ve Risale-i Nur’un bu asrın dehşetine karşı devamlı okunarak manevî hastalıklara en kısa ve tesirli çözümler bulunacağı ve ehemmiyeti hakkında ve ecnebî diyarlarıyla İslâm ülkelerinin hizmet farklılıklarının ana noktalarını ele alan konuları kaynağından okuyarak değerlendirmeye çalıştık.

Dolu dolu geçen dört günden sonra bu defa hedefimizde Amerika’da en fazla Müslüman nüfusun olduğu ve ülkenin dördüncü büyük şehri olan Chicago’ya gidip hem oradaki kardeşlerimizi görmek, hem hizmet verebileceğimiz potansiyel mekân ve kişileri yerinde görmek amacıyla yola çıktık. Burada ilk önce, İslâm Talebe Cemiyeti’nin yıllar önce inşa ettiği büyük bir merkez olan camide öğle namazını cemaatle eda ettikten sonra, daha önce dünyanın en büyük, şimdi ise dördüncü büyüklükteki kulesine tırmanmak üzere yola koyulduk. 103 katlı olan bu binaya çıkmak uzun zaman aldığı ve ücretli olduğu için hemen yanındaki 96 katlı binanın tavanına çıkarak Chicago şehrini ve Michigan Gölünü adeta semadan seyrettik.

İkindi namazını da Hindistan kökenli “Tebliğ Cemaatinin” camiinde cemaatle edâ ettikten sonra orada bulunan kardeşlerimizin dershane gibi kullandıkları evlerine gidip orada uzun bir süre sohbet, ders ve bu ülkedeki hizmetlerimizi nasıl geliştirebiliriz konusu üzerinde müzakerelerde bulunup gece geç vakitte tekrar Milwaukee’deki merkezimize döndük.

Salı günü, Genel Müdürümüz Recep Beyin son günü olması dolayısıyla Milwaukee şehrinde önemli birkaç tıp merkezi olan Süleyman Ağabeyin oğlu Selâhattin kardeşimizin kliniklerini gezerek ve onu da onure ederek Recep Beyi uğurlamak üzere tekrar Chicago Havaalanına gidip onu yolcu ettik.

Bu hafta sonundan başlayarak, önümüzdeki hafta hedefimiz New York ve New Jersey’deki kardeşlerimizin ders ve sohbetlerine katılmak üzere oralara Süleyman Ağabeyle birlikte gitmek inşaallah. Oradaki haberleri de gelecek hafta vermek üzere Allah’a emanet olunuz diyor, duâlarınızı bekliyorum. Başta Süleyman Kurter Ağabey olmak üzere vakıf kardeşimiz Yusuf Çayabatmaz ve diğer buradaki mütevelli heyetimiz ve cemaatten Amerikalı ve Türk kardeşlerimizin selâm ve duâlarını sizlere iletiyorum. Yepyeni, orijinal, güzel ve ihlâslı hizmet haberlerinde buluşmak ümit ve temennisiyle…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*