Amerikalı dostlarla yollardayız

Image
Değerli dostlar; yepyeni misafirlerle, yepyeni simalarla sizlerin sıcak sinelerindeyiz. 7 Mayıs Cumartesi İstanbul’dan başlayan yolculuğumuz 22 Mayıs Pazar günü yine İstanbul’da sona erecek inşâallah.

Yaptığımız program gereği on beş günde vatanımızın batı ve orta bölgelerini içine alan on beş noktaya uğrayarak, Amerika’dan gelen çok değerli Müslüman kardeşlerimizle sizlerle birlikteyiz ve birlikte olacağız.

 

İzmit, Bursa programlarını tamamladık. Hedef noktamızda, dâvetli olduğumuz Eskişehir, Afyon, Isparta, Antalya, Konya, Ankara, Düzce ve son nokta olarak yine İstanbul var. Sonrasında misafirlerimizi ülkelerine uğurlayacağız.
Bu gezideki amaçlarımız; Türkiye ile Batı dünyası ve özellikle Amerika arasındaki her yönlü hizmet akışını sağlıklı olarak temin etmektir. Türkiye’de hizmetler açısından ne tür bir yapılanma varsa, onu o ülkelerde de icraata geçirmektir. Bu noktadan bu tür faaliyet ve gayretler çok önemlidir. Bundan dolayı, en başta Yeni Asya misyonu doğrultusundaki hizmetlerimizin organize ve gelişmesi için her türlü fedakârlığı, desteği, gayreti gösteren ve bu turu düzenleyen Prof. Dr. Süleyman Kurter Ağabeyimize çok teşekkür ediyoruz. Onunla birlikte Amerika’da çok meşhur olan Prof. Dr. Kevin Barrett, Süleyman Kurter Ağabeyin oğlu İmran Kurter, Amerika Yeni Asya Araştırma Ve Yayın Merkezi’nin yönetim kurulu üyesi İbrahim Abdullah, Amerikalı vakıf adayımız Yakup Herod’dan oluşan beş kişilik heyetle, önceden planlayıp organize ettiğimiz güzergâh üzerindeki her hizmet merkezimize uğrayarak, dostlarımızla birlikte hizmetlerimizin durumunu ve nasıl daha güzel hale getirebileceğimizi müzakere ediyoruz.
Amerika’dan gelen misafirlerimizin intibaları, umulanın da çok üzerinde. Bize gelince… İçinde bulunduğumuz nimetlerin kadrini ve kıymetini bilmemenin ve idrak edememenin çok dehşetli ağırlığını hissediyoruz. Yani büyük bir sevinci ve büyük bir üzüntüyü birlikte yaşadığımı itiraf edersem, lütfen bana kızmayınız ve yanlış anlamayınız! “Ülfet” denen, hakikatların üzerini kalın bir perde ile örten gafleti, unutkanlığı ve nankörlüğü öne çıkaran ve aslı nisyandan, unutkanlıktan alınan “insan” olmanın hâlini daha farklı anlamanın şaşkınlığındayım.
Pazar günü akşamı İzmit’teki dostlarla beraber Çamlık Vakfı’nda canlı, kalabalık ve çok dikkatli bir topluluğa hitap ettik. Sorular, müzakereler, bilgilendirmeler hepsi güzeldi. Peki neticesi nasıldı? Onu ertesi gün sabah öğrenek istedim. Sabah kahvaltısında Prof. Dr. Kevin Barrett’a: “Dün akşamki intibaınız nasıldı?” diye sordum.
Cevap aynen şöyleydi: “Ben Amerika’da ve dünyanın çeşitli yerlerinde birçok konferans ve toplantıda bulundum. Fakat dün akşamki kadar sıcak, samimî, hasbî ve muhabbet dolu yüzlerin olduğu bir ortam ve toplantı hiç  görmedim ve bulunmadım. Her şey olağanüstüydü ve mükemmeldi.”
Bu soru ve alınan cevabın işin özeti olduğu kanaatindeyim.
Amerika gibi dünyanın süper gücündeki insanların vahşî kapitalizmin kıskacındaki akıl almaz sıkıntılarını, oradaki Müslümanların da siyonizmin insafsız baskısından kaynaklanan inanılmaz ağır problemlerini ve manevî boşluğunu birinci ağızdan, bütün çıplaklığıyla öğreniyoruz.
Bu dehşetli durum bizlere bir defa daha ağır sorumluluğumuzu hatırlatıp çok büyük bir vebal yüklüyor. Allah’a olan kulluğumuzu, Kur’ân’ın mesajlarının ezelden gelip, ebede gittiğine ve insanlığın yegâne çaresi ve ilâcı olduğuna dair tesbitlerimizi, sünneti tatbik etmede göstereceğimiz tam dikkat ve ihtimamımızı, dâvâmıza olan sadakatimizi, cemaatimize olan saygı ve bağlılığımızı, meşverete uymaya olan hassasiyet ve muhakememizi bir defa daha ciddî mânâda sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum.
Seksen yılı aşkın bir zaman diliminde; Allah’ın ihsan ve hikmetiyle, Üstadımızın ve saff-ı evvel ağabeylerimizin üstün gayreti ve ihtimamıyla, vefat etmiş ve yaşayan bunca değerli hizmet erinin yıllara yayılmış mesaisiyle meydana gelmiş olan bu değerli “şahs-ı manevi”ye tam sahip çıkmak, hakkını vermek ve gereğini yapmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum.
Misafirlerimizin ağızlarından çıkan, samimiyetlerinde şüphe etmediğim: “Her şey harika! İnsanlar, sistem… Hizmet merkezleri ve yemekleriniz” ifadeleri belki bize abartılı gelebilir. Ama bu tarihî süreci ve bu güzel hizmetleri teorik olarak kulaktan duymuş insanların, okyanus ötesinden gelip burada, yerinde, ilk olarak görerek, yaşayarak, sorarak muhatap olup öğrenmeleri karşısındaki hayret ve övgü ifadelerinin de hakkını vermek gerekiyor diye düşünüyorum. Daha gezi turumuzun üçüncü durağındayız ve beliren intibalar grup olarak hepimizi çok etkilemiş durumda. Barla, Isparta, Antalya’dan sonra doruk noktasına ulaşacak olan “Risâle-i Nur II. Gençlik Kongresi ve Şöleni”yle Konya’da zirveye ulaşacağına inandığım bu serüvende ortaya çıkan kalbî, ruhî, hissî, aklî ve mantıkî neticelerini zaman içerisinde sizlerle bu sütunlarda inşaallah paylaşmak istiyorum.
Cenâb-ı Hakk’ın hepimizi hak ve istikametten ayırmaması dilek ve temennisiyle…
Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*