Ankara’da bir hafta sonu

Ne hikmetse bu Mart ayı Türkiye’mizde ve siyaset dünyasında çok hareketli, hararetli geçti ve geçmektedir. Hatta bu aydaki bir çok yanan ateş ve alevler daha da büyüyecek gibi görülmektedir. İnşaallah bir çoklarının his ve hevesleri, milletin, ülkemizin ve âlem-i İslâmın muhtaç olduğu ve doğru zeminlerde aradığı “İttihad-ı İslâm”a mani olmaz ve sed çekmez inanç ve duâsındayım. Çünkü bazı ihlâssız ve intikamcı kıvılcımlar bir harmanı yakabilir. Bu itibarla Hz. Bediüzzaman’ın “hüsn-ü zan, adem-i itimat” sözlerini her sahada unutmamak lâzımdır.

Bu hafta sonu Ankara’daki aziz can dostlarımızın dâvetleriyle kendimizi uzun yıllardır imanî ve Kur’ânî hizmetlere zemin ve medar olan Ankara A. Özkan Vakfının seminer salonunda bulduk. Buraya gelmeden önce de Hacı Bayram-ı Veli’yi ve Ankara’nın manevî duraklarından 27 numarayı da ziyaret ettik ve müstefid olduk. A. Özkan Vakfı’nda, birinci gün akşamı “İttihad-ı İslâm ve Hz. Bediüzzaman” ve ikinci gün sabahında “Hz. Bediüzzaman ve Neşriyat” başlıklı sohbet ve seminerlerde bulunduk. İttihad-ı İslâma Asr-ı Saadet’ten başlayarak, büyük hünkâr Sultan Selim’den tâ Bediüzzaman’ın tenbih ve feryadına kadar geldik. Hucurat Sûresi 10. âyet bütün mü’minlere kıyamete kadar vazgeçemeyeceğimiz bir “namus-u İlâhî”, yani ”Bütün mü’minler kardeştir” hükmünü ihtar ediyor. Şimdi âlem-i İslâm olarak bunun neresindeyiz? Bunun gölgesinde ve bugün çok ihtiyaç duyulan Hünkâr Yavuz Selim 500 sene önce diyor ki:

“İhtilâf u tefrika endişesi,
Kûşe-i kabrimde hattâ bîkarar eyler beni.
İttihadken savlet-i a’dâyı def’e çaremiz,
İttihad etmezse millet, dağdar eyler beni.”1

Bunun yanında Hz. Bediüzzaman 100 yıl önce diyor ki: “Muhterem din kardeşlerim! 500 senedir yattığınız yeter! Artık Kur’ân’ın sabahında uyanınız. Yoksa, vahşet ve gaflet sizi yağma edip perişan edecektir.”2 Yine devamında Hz. Bediüzzaman günümüze ışık tutan ve “Mevhibe-i Rabbânî” bazında “1- Mariz bir asrın, hasta bir unsurun, alil bir uzvun reçetesi, ittibâ-ı Kur’ân’dır. 2- Azametli, bahtsız bir kıt’anın; şanlı, talihsiz bir devletin; değerli, sahipsiz bir kavmin reçetesi, ittihad-ı İslâmdır.”3 Bunların dışında ve menfî tarzdaki hâl ve hareketler için de diyor ki: “Gayr-ı meşru tarik, zıdd-ı maksuduna inkılab eder”4 Arif olanlar anlar..

Türkiye’de ve âlem-i İslâm’da bu nevi hadiseler cereyan ederken ittihad-ı İslâmın içinde ve Asr-ı Saadet’te iki hadise çok önemlidir. Bunlardan birisi ve en önemlisi, Peygamberimizin (asm) amcası Hz. Hamza’yı şehid eden Hz. Vahşi’nin hidayetinde nazil olan âyetler ve iman etmesi ve Kelime-i Şahadet’le Peygamberimize (asm) biat etmesiyle ortaya çıkan İlâhî ölçü ve kıyamete kadar bâkî olan gerçek iman. Mekke’nin fethinde Ashabdan “Muhallim İbn-i Cessame’nin ibret-âmiz hadisatı5 ve Peygamberimizin (asm) affetmeyişi ve kısa zamanda ölmesiyle toprağın dışarı atması” vazgeçilmez emsâlsiz rehber-i hakikattır.

Feryatlar figanlar, âh u eninler bunlardır, İlâhî ölçüler ve vazgeçilmez prensipler ortadadır. Ali Ulvi Kurucu Ağabeyimizin dediği gibi: “Rehber olamaz bana kozmopolit maymunlar / Âlemin serveri Peygamber-i Zîşanım var”. Netice itibarıyla iki günlük mesaiden ve dinleyen zevâtın göz pırıltılarından anladım ki; âyet ve hadislerin ışığında yazılan Hz. Bediüzzaman’ın sözlerini daha çok anlama ve anlatma ihtiyacımız vardır. Çünkü vatan bizimdir. Bu itibarla sabah ola hayr ola diyoruz ve Ankara’da emeği geçen bütün ağabeylerimize ve kardeşlerime ve A. Özkan Vakfı’nın bütün erkânına ve sabahın seherinde bizi yalnız bırakmayan genç  talebe kardeşlerime binler tebrikler ve teşekkürler.

Dipnotlar:
1- Divan-ı Harb-i Örfî, B. S. Nursî.
2- Tarihçe-i Hayat, s. 140.
3- Lemeat, B. S. Nursî.
4- Hakikat Çekirdekleri, 1. ve 2. bablar.
5- Mektubat, 19. Mek., 10. İşaret, B. S. Nursî.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*