Allah’ın Yardımı Ne Zaman? Nerede Anne?
Anne, ben bu hayatın yükünü kaldıramıyorum. “Allah yardım eder” demiştin, hani nerede yardım? Hiç görünmüyor ama acılarım burada, kavurdu bitirdi beni. Ne olacak benim bu halim?
Başını gümüşten bir alev sarmış olan yaşlı kadın başını kaldırdı ve yemyeşil gözleriyle baktı. Öyle güzeldi ki gözleri… Kendisi gibi yumuşacık bir sesle, “Senin derdinin dermanı bende değildir, yavrucum. Sen bu Nurcuların dershanesine git, onlara sor.”
İçi, dışı, bakışı şefkatle dolu bu kahraman kadın, ne zaman sıkılsam, çaresiz kalsam, bunalsam, üzerime avuç avuç nurdan dualar döker ve beni nur dershanesine gönderirdi. Orada yüzüm güler, içim açılır, omuzlarımdaki yük kalkardı. Ey merhametli Rabbim, annelerimize merhamet et. Amin
Her zamanki gibi o apartmanın merdivenlerinde tırmanırken, nasıl sorsam diye düşünüyordum. Kapıyı açan bir çift gülen göz ve samimi bir kucaklayış, sanki dertlerimi suya verdi, götürdü.
Ben hayatın yüklerinden söz etmeye başlayınca, o gözler hafifçe kısıldı ve nasıl bir tevafuksa masadaki kitabı kaldığı yerden okumaya başladı:
“İnsan zayıftır; belâları çok. Fakirdir; ihtiyacı pek ziyade. Âcizdir; hayat yükü pek ağır. Eğer Kadîr-i Zülcelâl’e dayanıp tevekkül etmezse ve itimad edip teslim olmazsa, vicdanı daim azap içinde kalır. Semeresiz meşakkatler, elemler, teessüfler onu boğar. Ya sarhoş ya canavar eder.” Sözler
Allah’ı Tanımak: Gerçek Yardımın Anahtarı
Dayanamadım: “Ben bunları zaten biliyorum. Nasıl şifa olacak bana, işte onu bilmiyorum.”
“Hayır, asıl problem bu değil. Asıl öncelik, Allah’ı tanımak.”
“Ben bunu da biliyorum,” dedim ukalaca.
“De ki: O, Allah’tır, tektir. Allah Samed’dir. Doğurmamış ve doğmamıştır. O’nun hiçbir dengi yoktur.” (İhlas Suresi)
Sanki öğrenmeye değil, öğretmeye gelmiştim.
Gülümsedi: “Ya öyle mi? Peki, kimdir o Allah? Nasıl birisidir? Sana, senin kafandaki Allah’ı soruyorum.”
“Ne demek bu?” diye itiraz ediverdim.
“Hayır, senin kafandaki Allah ve her insanın kafasındaki Allah farklı farklı. Çünkü bak ne diyor Allah: ‘Ben kulumun zannı üzereyim. Beni nasıl tanırsa öyle muamele ederim.’ [Buharî, Tevhid 15; 35; Müslim, Zikr 2, (26 75), Tevbe 1, (2675).] Yani kafandaki Allah’ı nasıl tanıyorsan, hayatın öyle olacak.”
“İsmail ile Nazlı’yı tanıyorsun değil mi? Onları başkaları da tanıyor, ama farklı farklı özellikleriyle. Biri onların şefkat yani Cemal yönünü bilir, diğeri kızdıklarında görmüştür, Celal yönünü bilir.”
“O halde, O’nu tanımak, yani hakiki tanımak gerek ki, O’na güvenesin, tevekkül edebilesin, mutlu olasın, dertten tasadan kurtulasın.
Marifetullah ve Kalıcı Şifa Arayışı
Bırakalım Üstad konuşsun:
‘Onu tanıyan ve itaat eden, zindanda dahi olsa bahtiyardır. Onu unutan, saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır.’ (Şualar)
‘Umum merâtib-i velâyette marifetullahtan gelen muhabbet, en mühim maya ve iksirdir.’ (Mektubat)
Merâtib-i velâyet: Yani Allah’ın dostluğuna giden yolda. İhtiyacımız olan ilk şey, marifetullah, yani O’nu tanımaktır. Sonra ne dert kalır ne ızdırap.
‘Allah’ı tanımayanın, dünya dolusu belâ başında vardır. Allah’ı tanıyanın dünyası nurla ve mânevî sürurla doludur; derecesine göre, iman kuvvetiyle hisseder.’ (Lem’alar)
Bu durumda, Allah’ı tanıma, yani marifetullah okumaları yapacaksın. Eğer ciddiysen ve bu dertlerine gerçekten samimi bir çözüm arıyorsan. Yoksa burada ne yaparsan yap, eve gidip telefonda dolaşmak, ya da bir film izlemek, ya da güzel bir yemek yemek kalıcı çözümler sunmaz. İstersen sana okuma tavsiyelerinde bulunayım. Talebin varsa tabii ki.”
İstekli göründüm. Eve gittiğimde telefonumda sadece bir adet tavsiye vardı: “Kardeşim, 23. Söz’ü kalbinle, ruhunla, aklınla oku. Haftaya görüşelim. Annenin ellerinden öperim.”
Allah, annelerimize sıhhat, afiyet ve hayırlı ömür nasip etsin.
Ahirete gidenler için Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselam’dan iktibasen duamızdır:
“Allah seni bağışlasın ve hayırla mükâfatlandırsın! Allah sana rahmet etsin, anneciğim! Kendin aç durur, beni doyururdun! Kendin giymez, bana giydirirdin! En lezzetli nimetleri bana tattırır, kendi nefsini mahrum ederdin! Bunu da ancak Allah’ın rızâsını ve âhiret yurdunu umarak yapardın!
Allah ki, dirilten ve öldürendir. O, hiç ölmeyendir. Devamlı diri olandır, O.
Ey Allah’ım! Annemi affet. Kabrini genişlet. Resûlünün ve önceki peygamberlerinin hakkı için duâmı kabul buyur, ey merhametlilerin en merhametlisi olan yüce Rabbim!”
EuroNur.tv den konu ile ilgili bir video
Benzer konuda makaleler:
- Corona virüs musibetinin hikmetleri ve manevi tedbirler
- Risâle-i Nur gözüyle marifetullah
- Peygamber efendimizin iletişim tekniği
- Abdulkadir Badıllı