Asker vesayeti bitmedi, sadece imajı geriletildi

“AKP, on yılın sonunda bizi özü ve ruhu değişmeyen 12 Eylül rejimiyle baş başa bıraktı. Uludere olayı devletin ele geçirilmediğini, Kemalizmin devlet katında olduğu gibi durduğunu gözler önüne serdi. Anayasayı ve 600 yasayı değiştirmeyen iktidar, vekillerin maaşlarının Meclisten geçirilmesinde, şike yasasının çıkarılmasında ve Uludere’de yaşananların gizli kalmasında büyük performanslar gösterdi.”

BAKANLAR ‘2014’E KADAR DEĞİŞİM BEKLEMEYİN’ DİYOR

“İktidar bugün devleti ele geçirdiğini düşünerek büyük kavgalar ettiği büyük burjuvazi ve askerle anlaşmak arzusu içinde. Bakan arkadaşlarım 2014’e kadar değişim konusunda birşey beklenmemesini söylüyor, bunun nedeni olarak da kimin başbakan, kimin cumhurbaşkanı olacağı gibi siyasî pozisyon tartışmalarını gösteriyorlar.”

Askerî vesayet bitmedi, sadece imajı geriletildi

Mehmet Altan yazdıklarıyla çizdikleriyle ortada olan bir aydın. Beğendiğiniz düşünceleri olduğu gibi beğenmediğiniz fikirleri de olabilir. Fakat demokrasi ve hukuk içinde herkesin konuşma hakkı vardır. Kaldı ki insanları demokrasi istiyor diye baskılamak ayrı bir tartışmanın konusudur. Bu hafta Türkiye’nin ve Mehmet Altan’ın başına gelenleri konuştuk. İşte Mehmet Altan’ın yorumları…

PARTİ İÇİ DEMOKRASİ OLMADAN DEMOKRATİK ANAYASA OLMAZ

2012 Anayasa yılı olacak deniliyor. Yeni bir anayasa konusunda ümitli misiniz?

Siyasî partiler yeni anayasa meselesini ciddîye alsalardı son genel seçime kendi anayasa taslaklarıyla katılırlardı. Mesela AKP seçime kendi anayasa taslağıyla katılsaydı şimdi arkasında yüzde elli oy alacak bir taslak olurdu. Bir de 12 Eylül rejiminin değişmesi için anayasa kadar önemli olan dönüşüm ateşinin yeniden yakılma ihtiyacıdır.  Öncelikle şunu görmek gerekir ki yeni anayasayı yapacak olan siyaset kurumu 12 Eylül rejiminin ürünü. Bu gerçeği siyasetçiler duymazdan geliyor. Siyasi partiler kanununu, seçim yasasını, meclis iç tüzüğünü değiştirmeden anayasal değişimin çok zor olduğunu düşünüyorum. Parti içi demokrasinin olmadığı, seçim sisteminin demokrasiyi desteklemediği bir yerde demokratik değişimlerin zamanında gerçekleşmeyeceğini düşünüyorum. Bunun yanında iktidarın gündeme getirdiği Cemevlerinin statüsü netleşmedi, Kürtlerin alfabesi hâlâ yasak, oy potansiyeli olmadığı için gayrimüslimlerin sorunları görmezden geliniyor. Anayasayı değiştirmeden önce 12 Eylül’ün 600 yasasını değiştirmek kimsenin aklına gelmiyor. Bu 600 yasayı değiştirmek için iktidarın hiçbir konsensüse ihtiyacı yok!

Değişim sürecinin durduğunu mu düşünüyorsunuz?

Hepimiz gittik referandumda AKP’ye büyük destek verdik. Fakat referandumda değiştirilen yasalara ait uyum yasaları çıkmadı. Sadece HSYK ile ilgili olanlar çıktı.

HALK OLUP BİTENDEN ENDİŞELİ

Referandumda “Evet” dediğinize pişman mısınız?
Hayır, asla pişman değilim. Ben vatandaşlık görevimi yaptım. Referandum dönemindeki tartışmaların halkın değişim bilincini yükselteceğini düşünüyordum hakeza öyle oldu.

Anayasayı ve 600 yasayı değiştirmeyen iktidar vekillerin maaşlarının meclisten geçirilmesinde, şike yasasının çıkarılmasında ve Uludere’de yaşananların gizli kalmasında büyük performanslar gösterdi. Anadolu’da gezdiğimde halkın olup bitenden haberdar olduğunu görüyorum. Aynı zamanda gelinen noktadan endişe duyuyor. Siyaset kurumunun eskiye dönüşünü görmek hepimizi hüzne gark ediyor. Bakan arkadaşlarım 2014’e kadar değişim konusunda bir şey beklenmemesini söylüyor. Bunun nedeni olarak da kimin başbakan kimin cumhurbaşkanı olacağı gibi siyasî pozisyon tartışmalarını gösteriyorlar.

AKP ASKER VE BÜYÜK BURJUVAZİ İLE UZLAŞMAK İSTİYOR

Sizce AKP demokratikleşme çabaların bir kenara bırakıp devletleşme süreci mi yaşıyor?
Devleti toplumsal bir mekanizma, canlı bir metabolizma, hukuksal bir örgüt olduğunu unutulunca kurumların başındaki insanların ele geçirilmesi halinde devletin de ele geçirileceği zannediliyor.

AKP kendinden önceki siyasî partilerin başına gelenlerden neden ders çıkarmıyor?

Bu çok önemli bir soru. Toplum siyasetçileri bireysel çıkarları dışında hareket eden insanlar olarak düşünüyor. Siyasetçi iyi yaşamak, sınıf atlamak isteyen bir şekilde kendi mesleğinde başarı gösterememiş, siyaset asansörüyle yukarı tırmanmaya çalışan ve çıktığı yerde ömür boyu kalmaya çalışan, amacı iktidarda olmak isteyen insandır. İktidar bugün devleti ele geçirdiğini düşünerek büyük kavgalar ettiği büyük burjuvazi ve askerle anlaşmak arzusu içinde. Halkın her halükarda arkasında olacağını düşünüyor. Bu yeni pozisyon da değişim ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Halbuki 12 Eylül rejimini değiştirmenin kavgasını vermemiz gerekir.

28 ŞUBAT’TAN DAHA KANLI BİR DÖNEM YAŞANABİLİR

AKP’nin sivil siyaset olarak devletin siyasetine etki edebildiğini düşünüyor musunuz? Yoksa küçük bir etki büyütülüyor mu?

Devletin kritik kurumlarının başındaki insanların kendine biat ettiğini düşünmenin ne kadar tehlikeli olduğunu Uludere’de gördük. Dink Cinayeti’den beş yıl sonra devletin kendi cenahına yakın isimlerin suça bulaştığında nasıl korunduğunu gördük. AKP döneminde gerçekleşen Behçet Okyay, Hrant Dink ve Uludere failî meçhul cinayetleri konusunda ciddi şeyler yapılmıyor. İnsanlara “Müslümanlar iktidar oldu” mantığıyla hareket etmek yerine devletin halkı mağdur etmeyeceği bir rejim oluşturulmalı. “Müslümanlar iktidara geldi, Kemalistlerden rövanş alıyoruz. O zaman değişime gerek, yok nimetleri kendi aramızda paylaşalım” mantığı 28 Şubat’tan daha büyük kanlı bir fırtına meydana getirir.

Bu dehşet verici bir analiz?

Uludere olayı devletin ele geçirilmediğini, Kemalizmin devlet katında olduğu gibi durduğunu bizlere gösterdi. Uludere hükümetin yediği ağır bir goldür. Bombalama kararını kimin verdiğini bilmiyoruz! Eğer siz buraya demokrasiyi, hukuku getirmezseniz devlet içindeki dalgalanmalara dayanmanız mümkün değil. Eski yapı bütün melanetiyle duruyor! Fakat iktidar gelinen noktada “herkes bana biat etsin, sus pus olsun değişime gerek yok” diyor.

ON YILIN SONUNDA HÂLÂ 12 EYLÜL REJİMİYLE BAŞBAŞAYIZ

Ama siz hareket geçmek için sus pus bekleyen kadroların Kemalistler olduğunu söylüyorsunuz?
Ordunun vesayeti bitmedi, sadece imajı geriletildi. Yarın Amerika’da cumhuriyetçiler işbaşına gelir, orduyla işbirliği yaparsa hepimiz tepetaklak oluruz. Bu nedenle Türkiye’de demokrasinin geri gitmeyeceği AB standartlarında bir sistem kurulması gerekir. Şunu net olarak anlatmak isterim: Millî güvenlik derslerine asker kişilerin girmemesinden, YAŞ’taki oturma düzeninden, 12 Eylül paşalarının yargılanmasından hepimiz memnunuz, ancak bu değişimler demokrasiyi geri götürmeyecek düzeyde değiller! Bunların hepsinden geri dönülebilir. Bir dönem sonra YAŞ’taki oturma düzeni değişebilir. Çünkü YAŞ Kanunu değişmiyor. Özetle AKP, on yılın sonunda bizi özü ve ruhu değişmeyen 12 Eylül rejimiyle baş başa bıraktı!

28 ŞUBAT’TA BİLE İŞSİZ KALMADIM

AKP’ye oy veren insanlar bunun farkında mı?
Bunu ilk toplumun bahçıvanları görür. Şahsen 28 Şubat’ta bile işsiz kalmadım. Çıkarı, maddî beklentisi olmayan, değişim siyasetini benimseyen, bu ülkenin zenginliği ve özgürlüğü için ömür boyu koşan insanlar bir bahçıvan gibi kötü gidişatı görüp feryat ederler. Bu tespitler doğru ve isabetliyse halka yayılır.

28 Şubat askeri darbe döneminde işinizden olmadınız mı?
Hayır, sadece yazı sayım azaldı. Ama işim vardı.
Size yaşatılanlar için, “28 Şubat döneminden daha ağır” diyebilir miyiz?
Kendi açımdan evet. Bir şekilde demokrasi diyerek ömrümü tükettim. Şunu gördüm ki demokraside kalmak iyi bir şeymiş, ileri demokrasi tehlikeli çünkü. Onu bunu susturmaya kalkmak, sansür uygulamak, ayar vermeye kalkmak, bunun çoğulcu demokraside yeri yoktur.

BİAT KÜLTÜRÜ BEKLEMENİN İTTİHAT TERAKKİ MANTIĞINDAN FARKI YOK

Medyada ne tür baskılar var?
İktidarın gölgesi altındaki yerlerde büyük baskı var. Görünmeyen bir el var sanki. İnsanlar kendileri otosansür uyguluyorlar. Onun dışında gücü yetene sindirme ve baskı var. Yazıların başlığından içeriğine kadar değiştiriliyor. Kemalist rejimde yazılamayanlar vardı. Bugün de yazılamayan şeyler birikmeye başladı; Uludere’ye ağzını açmamak, şikeyi pas geçmek. İnsanlar sadece yazdıklarından değil, yazmadıklarından da sorumludur. Eleştirinin olmaması AKP de yarayan bir durum değildir. Eleştiri olmadan bilim adamı, aydın, yazarlık olmaz. Eleştiremediğin adamı methetmek dalkavukluktur. Muazzam bir biat kültürü beklemek, abartılı propaganda yapmak İttihat Terakki mantığından farklı değil!

ASKERLE YAPILAN KAVGA DAHA NETTİ

Sizce medya 28 Şubat’tan daha mı çorak?
28 Şubat’ta muhatap askerler olduğu için işin sınırları netti. Daha yüz yüze bir kavgaydı. İleri demokrat olduğunu söyleyen yapı içinde görünmeyen el ve ayak hareketleri var. Bunlar, daha sinsi ve görünmez. Askerler göz önündeydi. Bugün görünmeyen bir elle demokrasi isteyenler oksijensiz bırakılmak isteniyor. Henüz Türkiye yazılarına sansür gelen, yazdıklarına sansür gelen yazarlardan haberdar değil! Geçtiğimiz haftalarda Genelkurmay’ın siyasî demeçleri sonucu bazı aydınlar tarafından suç duyurusu yapıldı. Ancak inanılmaz bir şekilde hükümete yakın medya bu suç duyurusunu çok küçük gördü. Eskiden olsaydı askerin siyasî demeçler vermesine karşı çıkılarak bu suç duyurusu büyütülürdü. Bu bile medyada ne tür değişimlerin olduğu konusunda ipucu veriyor.

Başyazarlıktan sonra da yazarlıktan alındınız. Sürecin sonunda pişmanlık duyduğunuz bir durum var mı?

İnsanın iç huzuru ve ilkeleri çok önemli. Onlarca yıllık hayatıma geri dönüp baktığımda içim çok rahat. Demokrasi adına ödenecek bedelleri ödüyorum. Bizim derdimizin demokrasi olduğunu anlayamayacak düzeyde insanların varlığı ürkütücü.

Bugüne kadar AKPi’yi birçok konuda desteklediniz. Hatta sizin AKP’ci olduğunuz ithamıyla eleştirilere maruz kaldınız…

Doğru yapılan her şeyi desteklerim. AKP bugün güzel bir şey yapsa alkışlarım. Ben AK- P’den önce vardım, AKP’den sonra da olacağım. Benim belli bir fikri geçmişim var. Bu geçmişten ne bir propagandacı, ne de biat çıkmaz. Derdim Türkiye’de değişim siyasetinin egemen olması. Kanlı bir 28 Şubat ihtimalinin ortadan kalkması.

İKTİDARA “DUR” DİYECEK VİCDAN SAHİBİ MÜSLÜMANLARDIR

28 Şubat’ta ilkeleriniz gereği bugün iktidarda olanların siyaset yapma hakkını savundunuz. Savunduğunuz insanların sizin özgürlüğünüzü kısıtlayabileceğini düşünüyor muydunuz?

Bu kadar olacağını düşünmemiştim. Ama Müslümanlık altında rant peşinde koşan, dalkavuklukları sayesinde para kazanan insanları, vicdan sahibi Müslümanlardan ayırmak gerekir. İktidarın bu gidişatına “dur” diyecek olanlar yine o vicdan sahibi Müslümanlardır. İktidara bugün olmasa bile yarın bedel ödeteceklerdir. Türkiye artık geçmişe ait siyasî kurnazlıkları kabul etmeyecek düzeye gelmiştir

AKP’nin karşısına demokrat bir muhalefet çıkacağını düşünüyor musunuz?

İktidarlar hayatın arzusunu, toplumun dinamiklerini karşılayamayınca kendi içinden muhalifler çıkarırlar. Mazlum-Der’in Uludere raporu bile toplumdaki değişimi ve adalet anlayışını ortaya koyan muazzam bir çalışma. Vicdan üzerinden bakıldığında hükümetin yaptığı haksızlıkları görmemek mümkün değil. AKP’li bir arkadaşım neden sadece CHP belediyelerinin yolsuzlukları üzerine gidildiğini anlayamadığını söyledi!

AKP’yi son kertede nasıl değerlendiriyorsunuz?

AKP belediye işlerinde, sağlık, ulaştırma gibi bazı konularda hayırlı işler yaptı. Fakat sistemin değişip dönüşmesi konusunda yetersiz ve tembel davranıyor. Türkiye’nin sorunlu dosyaları açılıyor, kapanmıyor.

ORDU BİZE KIPIRDAMA DEDİĞİNDE DİNLEMEDİK

Rejimle Ergenekon örgütünün göbek bağını düşünürsek dâvâ süreci nasıl devam eder?
Ergenekon sürecinde yapılanlar çok önemliydi, fakat bunun arkasındaki yapı ortaya çıkarılamadı. İktidar Ergenekon operasyonları sayesinde devleti ele geçirdiğini düşünüyor. Hatta Ergenekon sürecini kapatalım algısı içinde. Halka sadece simgesel şeylerle mesaj veriliyor, ama hiçbir askeri rahatsız edecek yasa çıkarılmıyor. Referandumda, askeri yargının değişmesi için verilen oylara karşın uyum yasası çıkarılmadığı için askeri mahkemeler olduğu gibi işlemeye devam ediyor.

Hükümetin liberallerle yollarını ayırdığı tartışmalarına ne dersiniz?
AKP ya da hükümet ilke ve değişim üzerinden bakan herkesle yollarını ayırıyor. AKP bugün bir şeyler yapıyormuş gibi durup herkesi susturmak istiyor. Ordu bize kıpırdama dediğinde onu dinlemedik, bırakın sivil geçinen siyasî kurumları. AKP belki 12 Eylül rejiminin kendine yaramayacağını görüp refleksle geri dönebilir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*