Askeri ücret zammı

Yanlış yazdığımı zannetmeyin! Tabiî, bu kelimeyi iyi bilenler için söylüyorum. Zaten iyice bilmeyen, yanlış bilen için mesele değil.

Epey bir müddettir, bırakın avamı, birçok okumuş kimsenin bile yanlış kullandığı bu kelimeyi yazmak istiyordum. Araya, bir şeyler girince kalıyordu. Şu, son yapılan “asgarî geçim ücreti “zammı, beni ertelediğim bu makaleyi yazmaya sevk etti.

Evet, aslı ve doğrusu “asgarî”, yâni “en az” demek olan bu Arapça kelimeyi dediğimiz gibi, birçok kimse “askerî” diye yanlış telâffuz ediyor. Hâlbuki askeriye ile bunun bir alâkası yok. Tabiî, aslı Arabça olan bunun gibi kaç kelime var ki, havassın dilinden avamın diline düştükçe mânâsı değişmiş.

Misâl verecek olursak; “ev, evi” mânâsına gelen “hane” kelimesiyle biten kelimelerin çoğunda maalesef, “h” harfi kaybedilerek telâffuz ediliyor. Eczahane, hastahane, pastahane vb. birkaç kelime daha var. “Seyl” kelimesi “sel”, “duhan” “duman”, “nerdiban” “merdiven” bunlardan birkaçı. Bunların bu hâle gelmesinin en büyük sebebi de Süfyanizmin İslâmı hatırlatacak ne varsa değiştirmesinden, baltalamasından dolayıdır. Bunların yerine çoğu da uydurulan, uydurukça olan köksüz, zayıf kelime bozuntuları ihdas edilmiş, kullanmaya zorlanmıştır. Bunlar, aslının yerine hiçbir zaman geçemez.

Meselâ; bir “görmek” ile ifâde edilmeye çalışılan birçok şey unutulmak istenen kültürümüzde bakın nasıl kullanılıyor: Gözle bakarak görme; “ru’yet”. Fikirle görmek; “nazar”. Kalple görmek; “basiret”. Hissederek görmek; “şuur”. Ruhla görmek; “muhabbet”. Anlayarak görmek; “idrâk”. Seyrederek görmek; “müşahede”.  Günümüzde bir kelimeyle ifade edilmeye çalışılan bir fiil için, kültürümüzde her mânâya ayrı ifade edilen bir kelime var.

Neyse, başlığı okuyup da, “asgarî” ücreti yazacağımızı tahmin edenlerin tahminini de boşa çıkarmış olmayalım.

Kısaca şunları söyleyelim: Evet, asgarî geçim ücreti, % 50 civarında artmış, güzel. Peki, eskisi ile yenisi arasındaki, vatandaşın alım gücü nasıl oldu acaba?

Bir defa, asgarî geçim ücretinin açıklandığı gün itibariyle, bu sene açıklanan miktarla 274 dolara tekâbül ederken, geçen sene bu 374 dolar karşılığı idi. Geçen sene başında bir asgarî ücret aylığı ile, 1900 adet civarında ekmek alınabilirken, bu seneki  (tabiî yılbaşından sonra fiyatı ne olur? Bilemeyiz) asgarî ücret maaşı ile ancak, 1700 ekmek alınabilecek. Buna benzer bir mukayeseyi, diğer mallarla da yaptığımız zaman, alım gücünün noksanlaştığını müşahede edeceğiz.

Hani meşhurdur, adam merkebini kaybetmiş üzülmüş, bulunca da sanki yeni bir merkeb almış gibi sevinmiş ya… Bu, biraz da ona benziyor. Veya ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek gibi bir şey.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*