Atmosferdeki mu’cize olaylar

Size korku ve ümit vermek için şimşeği gösteren ve ağır bulutları meydana çıkaran da O’dur. Gökgürültüsü hamd ederek, melekler de Allah korkusuyla O’nu tesbih eder. O, yıldırımlar gönderir de dilediğini onunla çarpar. Yine de o kâfirler, Allah hakkında mücadele edip dururlar. Halbuki, O’nun kuvveti ve azâbı pek şiddetlidir.” (Ra’d Sûresi: 12-13)

Üzerinde yaşadığımız bu şirin dünyamızı insanlar ve diğer canlılar için yaşamaya elverişli hâle getiren Cenâb-ı Hak, görünmeyen Zâtını akıllara göstermek maksadıyla her şeyden deliller getirmektedir. Dünyanın etrafını çepeçevre kuşatan atmosferde cereyan eden gökgürültüsü, şimşek ve yıldırım gibi olaylar da bunlar arasındadır. Kur’ân-ı Kerim’in on üçüncü cüz’ünde geçen Ra’d Sûresi, gökgürültüsü anlamındadır.

Âyetü’l-Kübrâ adlı eserinde, kâinatı hallaç pamuğu gibi atıp her yerden ve her şeyden bahsederek, otuz üç mertebede Allah’ın varlık ve birliğini ispatlayan Bediüzzaman Hazretleri, şimşek ve gökgürültüsünün lisan-ı hâlle söylediklerini dile getirir: “Başını kaldır, kendini tanıttırmak isteyen fa’al ve kudretli bir Zâtın harika işlerine bak. Sen başıboş olmadığın gibi, bu hadiseler de başıboş olamazlar. Her birisi çok hikmetli vazifeler peşinde koşturuluyorlar. Bir Müdebbir-i Hakîm tarafından istihdam olunuyorlar.” (Şuâlar, s. 179)

Gerçekten, başımızın üstünde cereyan eden şimşek ve gökgürültüsü olayları, akıllara durgunluk verecek bir manzara oluşturuyorlar. Yağmur yüklü bulutların arasında ve ateşi söndürme özelliğine sahip suların içinde ateş yaratmak, ancak Allah’ın kudretine mahsus mu’cize olaylardır. Havada hareket hâlinde olan bulutlar pozitif veya negatif elektrik yüküyle doludurlar. Ya da, bir bulutun alt tabanıyla üst tarafı artı ve eksi elektrik yükü taşır. Allah’ın âleme koyduğu kanuna göre zıt kutupların birbirini çekmesinden dolayı, bulutun kendi içinde veya bulutlar arası elektrik atlaması olur. Bunun oluşması için on milyon volt değerinde bir gerilimin olması lâzım. O noktaya gelindiğinde, yarım saniye ile bir buçuk saniye arasında değişen sürelerde şimşekler çakar. Şimşek çaktığı zaman, o hat üzerinde on beş bin derece anlık bir sıcaklık meydana gelir ve ısınan hava genişleyerek orada koridor şeklinde bir boşluk oluşur. Hava soğuyarak tekrar bir araya gelirken, gökgürültüsü dediğimiz olay gerçekleşir. Meydana gelen fizikî olayın ilmî izahı budur. Ancak, Allah’ın kudretiyle geçekleşen bu mu’cize hadiseyi Kur’ân-ı Kerim, Ra’d Sûresinde “Gökgürültüsü O’nu hamd ederek tesbih eder” diye haber verir. Zaten, âlemde her şey, O’nu lisân-ı kal veya lisan-ı hâl ile tesbih ve hamd etmekle meşgûldür. “Hiçbir şey yoktur ki, O’na hamd edip tesbih etmesin” (İsra Sûresi: 44) âyeti bu hakikati ifâde eder.

“Şimşeğin parıltısı ise, neredeyse gözleri alıverir.” (Nur Sûresi: 43) âyeti, nazar-ı dikkati bu olaylara çevirir. Bulutlardan gelen elektrik akımıyla, yerden buluta doğru yükselen diğer bir akım, yerden yaklaşık elli metre yükseklikte birleştiği zaman, yıldırım dediğimiz olay vukuâ gelir. Yirmi milyon volt gücünde müthiş bir enerji ortaya çıkar. İnsana, hayvana veya ağaca düştüğünde kömüre çeviren bu enerji depolanabilseydi, orta büyüklükte bir şehrin bir yıllık elektrik ihtiyacını karşılayabilirdi. İnsanoğlu belki istikbalde bunu da başarır. Şimşek ve yıldırımların yaratılması ile iyonosferdeki negatif elektrik yükü yere boşalmakta, fezadan gelen kozmik ışınlarla da sürekli iyonosfer pozitif elektrik ile dolmaktadır. İyonosfer, atmosfer ve yer sürekli birbirini besleyerek bir döngünün ve dengenin meydana gelmesine vesile olmaktadır.

“Siz, Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız, saymakla bitiremezsiniz” (Nahl Sûresi: 18) meâlinde olan âyetin ifâde ettiği gibi, şayet Allah’ın kudreti ve tedbiriyle her an sürekli bu mu’cize olaylar gerçekleştirilmeseydi, biz kendi gücümüz ve teknik imkânlarla bunları yapamaz ve yeryüzünde yaşayamazdık. Sonsuz bir rahmet ve şefkatle bizleri yaratarak, nihayetsiz nimetlerle besleyip hayatımızı devam ettirdiğini gördüğümüz halde, bir kısım insanlara ne oluyor ki, Allah’ı tanımıyor, bilmiyor, inanmıyor, hatta inkâr etmeye cür’et ediyorlar? Halbuki, âlemdeki bütün varlıklar ve olaylar O’ndan bahsediyor, O’nu haber veriyor ve O’nun varlık ve birliğine şahitlik yapıyorlar. O’na inanan ve itaat eden insanlara ne mutlu!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*