Bahtiyar Almanlar

“Avrupa, bir İslâm devletine hamiledir, günün birinde onu doğuracak; Osmanlılar da Avrupa ile hamiledir, o da onu doğuracak. (…)

Avrupa’da Kur’ân’a ve İslâmiyete karşı gösterilen hüsn-ü alâka ve bilhassa bahtiyar Alman milletinde fevc fevc İslâmiyeti kabul etmek gibi hadiseler, o ihbarı tamamıyla tasdik etmişlerdir.” (Bediüzzaman, Tarihçe-i Hayatı, s. 46)

Almanya’daki İslâmî inkişafları yerinde görmek, Risale-i Nur hizmetlerinin Avrupa’daki tezahürlerine şahit olmak amacıyla Balıkesir’den Fethi ve Şuayp beylerle birlikte Almanya’ya gittik. Frankfurt havaalanında bizi Halil Bey ve 40 yıla yakın Almanya’da dershanelerde hizmet eden kayınpederim Hafız Tevfik Aka karşıladılar. Önce Mainz’e gidiyoruz, Türkiye’den geldiğimizi duyan kardeşler bizlere önce mükellef bir sofra kurdular, ardından yaklaşık 30 kişilik bir cemaatle Nur sohbetinde bulunduk. O gece Mainz’de kalıp ertesi gün Balıkesirli Süleyman Ağabeyimizin arabasıyla Frankfurt’taki medreseye gittik. Mülk olarak alınmış tripleks bir villa. Adapazarılı Arif Ağur vakıf olarak hizmet ediyor. Allah razı olsun. Türkiye’den kilometrelerce mesafede Ashab-ı Suffa misâli hayatlarını İslâmî hizmetlere vakf etmişler. Arif Abimiz bizlere bir haftalık program yaptı. Arabasını bizlere tahsis etti.

Frankfurt’ta resim öğretmeni Rasim kardeşimiz de bizlere katıldı. İlk gün Emirdağlı Kemal kardeşimizin evinde akşam yemeği yiyip ardından Yozgatlı Gülhan kardeşimizin evinde yapılan Nur sohbetine katılıyoruz. Dersten sonra çay faslında Hür Adam filmi ve yankılarını konuşuyoruz. İkinci gün Yozgatlı Yalçın kardeşimizin evine sabah kahvaltısına, ardından akşam Nur hizmetinin saff-ı evvellerinden olan son şahitlerden Fehmi Özaydın Abimizin evine akşam yemeğine gittik. Şanlıurfa mutfağından nefis bir yemek ziyafeti ile karşılaştık. Ardından hep birlikte Nürnberg’deki dershaneye sohbete gittik. 50’ye yakın gurbetçi kardeşimiz vardı. Fethi Hocamız ve Rasim kardeşimiz ders yaptılar. Cemaatle tanışıp kaynaştık. Yeni Asya’nın Almanya için hazırladığı duvar takvimi satışa arz edilmişti.

Üçüncü gün Mainz’deki Elazığlı Mehmet kardeşimizin evine akşam yemeğine katıldık, ardından Mainz’deki dershanede yapılan Nur sohbetine katıldık. Almanya’daki Türkler çok samimî insanlar, birbirlerine de çok bağlılar. Kilometrelerce mesafeden her hafta sohbetlere katılıyorlar. Üstadımızın “bahtiyar Alman milleti” dediği insanlar bunlar olsa gerek. Önce hafız Tevfik Abimizden ders dinliyoruz. Ardından Fethi Hoca sohbetiyle dinleyenleri mest etti. Risale-i Nur’un ne kadar tesirli olduğunu müşahede ettik.

Dördüncü gün Almanya’da Aschaffenburg medresesinde 30 yılı aşkın mücerred bir şekilde hizmet eden Erzincanlı Şerafettin Algün’ü ziyaret ettik. Aynı gün akşam üç şehirde Nur sohbeti vardı. Ekibimiz üçe bölündü, Fethi Hocamız Frankfurt’ta kaldı, Arif Ağabey ve Rasim kardeşimiz Münhım’a gittiler. Biz de Şuayp hocamızla birlikte Offenbach’a gittik. Mahmut Ağabeyimizin ihlâslı hizmetlerini müşahede ettik. Akşam sohbetini kardeşlerimizle birlikte yaptık. Müslüman olmuş Alman bir kardeşimiz de vardı sohbette.

Beşinci gün Cuma namazını Frankfurt’taki Diyanet Camii’nde kıldık. 8 gün kaldığımız Almanya’da maalesef ezan sesi duyamadık. Minare de görmedik. Ama öğrendik ki minareli cami de varmış, öğlen ve ikindi ezan okunan cami de varmış. Almanya’da bu kadar Türk’ü bir arada göreceğimi hiç düşünmemiştim. Almanya’nın mimarisi, yolları, köprüleri ve ulaşımı mükemmel. Fakat Almanlar sokaklarda yüzü asık geziyorlar. Mutlu olmadıkları yüzlerinden belli. Manevî bir boşlukta oldukları gözüküyor. Türkler ise çok sıcak kanlı ve güler yüzlüler. Namazdan sonra Arif Ağabeyimiz bize Tayland lokantasında ördek eti yedirdi. Almanların ünlü tren istasyonu Bohnhof’u gezdik.

Altıncı gün Cumartesi kaldığımız dershanenin bodrum katında bayanlar sohbeti yapıldı. Akşam 18.00-19.00 arası Almanlar için Almanca sohbet yapıldı. Akşam da çevreden gelen yaklaşık 100 kişi ile büyük bir sohbete katıldık. Dersin sonunda okunan aşrı dinleyip yapılan duâya âmin dedik.

Yedinci gün sabah kahvaltısını Emirdağlı Mustafa kardeşimizin evinde yaptık. Ardından bize katılan Türk işçileri ve çocukları ile bir orman pikniğine gittik. Dönüşte aynı Türkiye’deki gibi kurulmuş bir Bit pazarı dikkatimizi çekti onu gezdik.

Artık dönme vakti gelmişti. İznimiz sona ermişti. Eşyalarımızı hazırlayıp Arif Ağabeyimizin arabasına bindik. Arif Ağabeyimiz bize önce Frankfurt’ta bir şehir turu attırdı. Meşhur Dom Kilisesini ve sonradan Müslüman olduğuna kuvvetle inanılan Alman şair Goethe’nin evini gezdik. Market işleten bir kardeşimizi, ardından oto boyama işi yapan bir kardeşimizi ziyaret edip kahvelerini içtik. Mevlânâ Camii’nde namazlarımızı kılıp Mevlânâ lokantamızda yemek yedikten sonra Frankfurt havaalanına geldik. Arif Ağabeyimize teşekkür ederek biletlerimizi alıp uçağımıza bindik.

Allahaısmarladık Almanya, selâmünaleyküm Türkiye!

Benzer konuda makaleler:

3 Yorum

  1. Teşükkürler Necdet Hocam ağzınıza sağlık. Yeni yazılarınızı bekliyoruz. Selam ve saygılar…

  2. Necdet hocam elinize sağlık yeni yazılarınızı bekliyoruz. Saygılarımla. Hayati Kılıç

  3. selamunaleykum, Sayın editör Seyyah ağabeyimiz yapmış oldukları seyahatın heyacanıyla olsa gerektırkı proğramının yarısını yemek yemekle gecırmıs gıbı bır hava estırmısler oysa bukadar yemeği ustad hazretlerı emın olunuzkı bırkac yılda yememıstır.sanıyen okuyucalrımız muhterem agabeylerımızın uluslar arası damak tadı yarısması ıcın almanyaya geldıklerını zannederlerse neyaparız,zıra bız dostlarımıza ustadımızın bır yılda on ekmek yedıgını,omrundekı esyasının bır sepetı dolduracak kadar oldugunu hep anlatıp dururuz.sozumuzle ısımız bırbırınıe uymuyorsa ıstıgfar ıle oze donelım vesselam.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*