Hatıralarını en ufak teferruatına kadar anlattı. Kendisi ile helâlleştik ve yanından ayrıldık. Ömer Ağabeyin gayreti olmasaydı bu ziyareti yapamayacaktık. Rabbim ondan razı olsun. Cemil Ağabey, Efendimiz (asm) ve Üstad’ına kavuştuğu gerçek hayata yolculuk yaptı. Cenâb-ı Hak bizlere de böyle kavuşmayı nasip eylesin. Âmin.
Cemil Ağabeyle kader birliğimiz vardır. Almanya’da Üstadı Anma toplantısında, cemaate Üstad’la ilgili hatıratını anlatmıştı. Cemil Ağabeyi dinledikten sonra, benim durumumu anlatıyor demiştim. Babaannesi, kendi tabiriyle ebesi, çocuk iken, Mehdi’nin geleceğini ve harika işler yapacağını mecazi olarak anlatırmış. Cemil Ağabey bundan çok etkilenmiş ve onu görebilmek için Cenâb-ı Hak’tan niyazda bulunmuş. Askerlik çağında tayini Isparta’ya çıkmış ve yüreğine bir ateş düşmüş. İsteği, Üstadı ziyaret edip elini öpmek ve duâsını alabilmek… Sonunda muradına nail olmuş, Üstadın elini öpüp iltifatını almış. Üstad ona “Kardeşim, bu lâdini devletin getirmiş olduğu sistem, her ne kadar bu milletin iman ateşini küllemiş ise de, bu millet imanlıdır. Bir zaman gelecek, o iman ateşi parlayacak inşaallah” demiş.
Cemil Ağabeyle kader birliğimiz var demiştim… Yaşım 7 veya 8 idi. Köyde Kur’ân Kursuna gidiyorum. Hocamız (Allah rahmet eylesin) bizlere mecazi manada Mehdi ve Deccal’den bahsederdi. “Deccal çıkacak, bir gözü kör olacak, eşek sürücüsü olacak, hile ile iş yapacak, ona uyanlar helâk olacak. Buna karşı Mehdi çıkacak ve onun tahribatını tamire çalışacak. Ona uyanlar necat bulacak” diye bize tarifte bulunurdu. Hiç unutamıyorum… Bir gün yatağa yattım, hocamın anlattıklarını düşündüm… Korkmaya başladım. Beni bir titreme sardı. Yorganı başıma çektim. O halimde, kendime “Şayet, ben Mehdi ve Deccalı görürsem, Mehdiye tâbi olacağım” diye söz verdim.
Sene 1962, ihtilâl olmuş. Rahmetli Menderes’i ve arkadaşlarını idam etmişler. Cunta yönetimi her yere hâkim. Bir gün TRT Ankara Radyosunu açtım, haberde şöyle diyordu: “Isparta’nın Sav Köyünde, Nurcular ayin yaparken suçüstü yakalandı ve hapse atıldılar.”
Bu haber, bende menfî bir his uyandırdı. “Her halde bunlar sapık bir tarikat mensupları!” dedim.
Aradan zaman geçti, Kader beni Almanya’ya hicret ettirdi. Bu arada şunu da söyleyeyim: Nurculukla ilgili ilk duyduğum söz, Radyo vasıtası ile olmuştu. Almanya’da, beraber çalıştığım bir arkadaşım, Yılmaz Yergök, benimle çok ilgilenirdi. Halim, selim, ihlâslı bir arkadaştı. Onun gibi olabilmeyi çok arzu ederdim. Sonradan, kendinin Nurcu olduğunu öğrendim. Kendi kendime “Yahu, bunlar ayin yaparlarmış. Fakat bu arkadaş dindar ve dürüst bir kişi” dedim. Bu nasıl bir şeydi? İyicene merak etmeye başladım. Kendi aralarında toplanıp, ders yapıyorlarmış.
Bir gün, beni de dâvet etti. Dâvetine icabet edip, bir Cumartesi günü, derse katıldım. Kendileri yatsı namazını kılıyorlarmış. Bana “Sen şurada otur, biz namazımızı kılalım” dedi. Tabiî, bende o zaman namaz-niyaz yok. Namazdan sonra, imamlığı yapan arkadaş, raftan eline kırmızı kaplı bir kitap aldı. Başladı okumaya…
Çölde susuz kalmış bir insanın, suya kavuşup da rahatladığı gibi, ben de rahatlamaya başladım. Dersi dinledikten sonra, gayri ihtiyarî “Kardeşler, ben sizi ayin yaparken, yakalamaya gelmiştim. Ama siz beni kalbimden yakaladınız. Eğer, Nurculuk bu ise, bütün dünya şahit olsun ki, ben şu andan itibaren Nurcuyum” dedim. Hemen oradan 2 adet kitapçık aldım. Birisi “Nurun İlk Kapısı” idi. Ondan önce çok cemaatlere girdim. Fakat fıtratıma uygun bir cemaat bulamamıştım. Bu kadar teferruata girmemin sebebi, “Bazen şer gibi görünen şeylerin arkasında hayır vardır” hakikatinin nasıl tecellî ettiğine dair bizzat yaşadığım bir nümuneyi paylaşmak istemem. Rabbime hamdü senalar olsun.
Cemil Ağabeye Allah’tan rahmet, yakınlarına ve camiamıza başsağlığı diliyorum.
Benzer konuda makaleler:
- Cemil Çelik ağabey…
- Cemil Meriç’in Risale-i Nur’dan bulduğu cevap
- Muhsin Doğru ağabey
- Son şahitlerden Çankırılı Cemil Çelik
- Mehdi Halıcı Ağabeyin vasiyeti vardı
- Cemil Arıkan kardeşime binler rahmet…
- Yarım günde dört hastayı ziyaret etmek…
- Musa Şahin Ağabeyin ardından
- Nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz…
- Bayram Ağabeyin şefkat ve feraseti
İlk yorum yapan olun