“Bana değmez” denemez

“Bana değmeyen bin yaşasın” deme lüksümüz olmadığı gibi, içinde bulunduğumuz şu günlerde tavan yapan Koronavirüs musîbetinin bizim kapımızı çalmayacağına dair bir garantimiz yok. Nereden ve nasıl geleceğine dair de bir bilgimiz yok.

Bu itibarla, “bana gelmez, bana değmez” denemez.

Ölüm, haktır. Amenna. Geldiğinde baş göz üstüne, ama bu virüs illeti, işkenceyle seyreden ölümlerden bir ölüm!

Uzak-yakın, çevremizde birçok kimse bu virüsün mağduru; bir kısmı da bu illetin mağlûbu!

Bizler her ne kadar “ah, vah” etsek de çeken bilir, acıyı.

Elbistan’dan Nurettin Karakoyun kardeşimiz bu virüs illetiyle elli gün boğuşmuş, boğulmuş; elemiyle yoğrulmuş.

Mezuniyetinden sonra, Ankara’da, bir süre birlikte olduğumuz kıymetli kardeşimiz hastaneden evine çıktıktan sonra, “Çok şükür, Elhamdülillâh” diyor, hamd ediyor bu günlere ulaştıran Rabb-i rahîmine.

“Ve hüve ‘ala külli şey’in Kadir” / Ve O (Allah) her şeye Kâdirdir (Gücü ve Kudreti her şeye yeten, her olay takdiri neticesinde vuku‘ bulandır) diye başlayan; yaşadıklarını ve yaşananları ifade eden yazısından birkaç paragrafı onun için duâya, bizler için de ibrete vesile olur niyetiyle sizlerle paylaşmak istedim. Şöyle diyor, Nurettin Karakoyun:

“Yaklaşık 50 gün önce yakalandığım illetten, hastanede yoğun bakım ve servis tedavisinin ardından cihaza bağlı olmaksızın iyileşme sürecim evde devam edecektir…

“Rabbim bu illetten ehl-i imanı, masum ve mazlumları korusun.

“Ülkemizde salgının tavan yaptığı bu zamanlarda; artık herkes bilmeli ki, bu işkenceci hastalığın kimi ne şekilde sarsacağı belli değildir.

“Bu öyle bir hastalık ki, âdeta vücudunuzu tarıyor; nerenizde sıkıntı varsa (sizi) oradan asıyor, işkenceye tabi tutuyor.

“Hastanedeki bütün servislerde savaş hattında çarpışan asker gibi görev yapan fedakâr, cefakâr sağlık çalışanlarımızı Yüce Mevlâ korusun. Özellikle yoğun bakımdaki Doktorum İbrahim Hocamın, feryat eden, inleyen, can veren hastalar arasında koştururken; ‘Of of, doktorluk işte böyle bir şey’ deyişi kulaklarımda çınlıyor” cümleleriyle duyduklarını ve duygularını dile getiriyor, Nurettin kardeşimiz.

Televizyonda, bir doktorun, “Hastalarımıza nefes yetiştirmeye çabalarken, nefesimiz kesiliyor” sözünü ben de, hep, hatırlar dururum.

“Allah’ın nimetlerini saymaya kalkarsanız, sayamazsınız” buyruluyor, Kur’ân-ı Kerîm’de. (İbrahim, 34).

Sayamayacağımız bütün nimetler bir tarafa; aldığımız her nefes, Cenab-ı Hakk’ın kullarına, dünyalarla değişilmez ihsanı.

Çaresizlere “çare” olan Rabbimiz, Nurettin kardeşimize ve cümle hasta kullarına, Şâfî ism-i şerifi hürmetine hayırlı şifalar ihsan eylesin.

Memleketimizin üzerinden de bu musîbeti, tez zamanda def ü ref eylesin.

Âmin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*