Tasarının 102. ile 126. maddelerini kapsayan 5. bölümün kabulünün ardından Danışma Kurulu önerisi kabul edilerek TBMM, 1 Ekim Çarşamba gününe kadar tatile girdi. 1 Ekim’den sonra kalan 22 maddenin görüşüleceği söyleniyor.
Meclis, tatil süresi boyunca 28 Ağustos’ta cumhurbaşkanlığı yemin töreni ve Eylül ayında yeni hükümetin güvenoyu için toplanacak. Haziran sonunda kapanması gereken Meclis, torba tasarının görüşmeleri dolayısıyla 24 Ağustos’a kadar çalışma kararı almıştı. 24 Ağustos’a kadar çalışma kararı alan Meclis’in 13 Ağustos’ta böyle bir karar alması sürpriz (!) oldu.
Tatil kararında AKP’de milletvekilleri arasında “kulis” faaliyetinin parti içinde ayrışmaları derinleştireceği endişesinin etkili olduğu ileri sürülüyor. Tayyip Erdoğan’ın sık sık, parti içi tartışmaları gündeme getirip, “Şeytana uymayın, karnınızdan konuşmayın” demesi de bu görüşü pekiştiriyor.
Diğer bir gerekçenin, adı başbakanlık ve genel başkanlık için geçen Dışişleri Bakanı Davutoğlu hakkında dün yapılması gereken gensoru oylamasının da tatil kararında etkili olduğu da kulislerde dillendirilen başka bir konu…
Risale-i Nur’u devlet tekeline alan madde Köşk seçiminden önce geçtiğinde, Meclis’te bazı gelişmelerin yaşanabileceğine işaret etmiştik. Kanunun kadük kalabileceğini, ya da Meclis görüşmelerinin tıkanabileceğini söylemiştik. Köşk’ün imzasının ardından AYM ve AİHM yolunun açık olduğunu vurgulamıştık.
Başından beri Meclis’e gelişi, görüşmelerinde yaşanan gelişmeler ve bundan sonra meselenin nereye dayanacağını merak ediyoruz.
Meclis tatile girdi, ancak burada bir meseleye kulağını tıkayanlara şunu hatırlatalım.
Risale-i Nur’la bandrol engeli devam ediyor. Bugün engelin 137. günü… Ve bu engel dolayısıyla Risale-i Nur’lar basılamıyor, basılanlar bandrol olmadığı için insanların istifadesine sunulamıyor. Matbaalarda bekliyor. Yaklaşık 5 aydır da bu “engel”in neden yapıldığını net şekilde açıklayan da olmadı.
«««
“10 AĞUSTOS’TA NE OLDU’YA “İŞİNE BAK” DENİLEBİLİR Mİ?
10 Ağustos’ta seçim sandığına gidildi ve ilk defa millet bir cumhurbaşkanı seçti. Ancak seçimden sonra yaşanan gelişmelere de akıl sır ermiyor.
Erdoğan 51.8’le cumhurbaşkanı seçildi, ancak hâlâ AKP’nin toplantılarında konuşuyor, il başkanlarını, milletvekillerini topluyor partinin genel başkanın kim olması gerektiğinin çalışmalarını yürütüyor. Hatta gelecek yıl yapılması gereken AKP Olağan Kongresinin tarihini şimdiden söylemekten kaçınmıyor. Kongre’nin seçimden sonra olacağını söylemesi de, Gül’ün seçimden önce genel başkan olabileceği ihtimallerinin ve kulislerinin önüne geçmiş oluyor.
27 Ağustos’ta toplanacak AKP’nin kongresinde de bir konuşma yapacağı söyleniyor. Cumhurbaşkanı seçilmesinin üzerinden 17 gün geçtikten sonra “eski partisi”nin kongresinde konuşacak olması da ileride tartışılacak konulardan birisi olacağı şüphe götürmeyecek bir durum.
Millî Güvenlik Kurulu’nun Ağustos toplantısında bir ilk yaşanmış, toplantıda fiilî olarak iki cumhurbaşkanı yer almıştı.
Oysa anayasanın 101. maddesi gayet açık ve net. “Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer” diyor.
Hukukçular da buna dikkat çekiyor. AKP’nin isteği ile anayasa taslağı hazırlayan heyetin başkanı olan Ergun Özbudun, “Ağustos’un 15’i ile 28’i arasında Erdoğan’ın başbakanlık durumu hukuka aykırıdır. O dönemde başbakan sıfatıyla ibraz ettiği kararnameler, daha sonra dâvâ konusu oldukları taktirde, iptalleri mümkündür. Ama onun dışında hukuken yapılabilecek bir şey görünmüyor. İmza atılan kararnamelerin dâvâ konusu olması, iptal edilmesi durumunda yapılabilecek bir şey yoktur” diyerek buna dikkat çekiyor. (Taraf, 15.8.14)
Ancak Erdoğan’ın bütün bunlara cevabı, “Ya git işine bak” diyerek kestirip atıyor.
Bu tartışmalar, 27 Ağustos’a kadar devam ederken, Erdoğan’ın bu arada başbakan olarak imzaladığı kararların akıbeti nasıl olacak, onu da göreceğiz.
Ama şimdilik manzara şu: YSK Cuma günü Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olduğunu açıkladı. Mazbatayı Meclis’e gönderdi.
Peki, şimdi AKP Genel Başkanı ve Başbakan kim? “İşine bak” demekle içinden çıkılabilir mi?
Seçilmiş cumhurbaşkanı, Başbakan, AKP Genel Başkanı tekmili birden hepsi bir arada devam mı edilecek? Anayasal ve yasal sorunlar çıkar mı? Bekleyip göreceğiz.
Sizce de bunda bir gariplik yok mu?
«««
ŞEYTANA UYMAMAK LÂZIM!
CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, Meclis Genel Kurulu’nda sığınma evindeki kadınların oy kullanabilmesi amacıyla vermiş olduğu kanun teklifi ile ilgili konuşurken, iktidara mensup milletvekillerinin sataşması üzerine, ayağındaki ayakkabısına dokunarak, “Valla, şeytan diyor ki çıkar şu ayakkabını fırlat, ama bir ayakkabıma bakıyorum, bir sizlere bakıyorum değmez diyorum açıkçası” demesi haftanın en çok konuşulan polemiği oldu. Meclis’in o günkü toplantısında ve sonraki günkü toplantısında da bunun tartışması devam ederken, yeni yeni polemik konuları ortaya çıktı.
Bu polemik konularından ziyade, “İyi ki şeytana uyup böyle bir şey yapmadı” demek daha uygun. Çünkü, öyle bir şey yapmış olsaydı, Meclis’te ayakkabı fırlatma yarışı başlayabilirdi. Ya da seçim öncesi yaşanan kanlı yumruklaşmalar yaşanabilirdi.
Bundan çıkarılacak ders ise, “Şeytana uymamak lâzım” şeklinde özetlendi.
Benzer konuda makaleler:
- Hiç değilse böyle bir meselede uzlaşın
- Devlet Eliyle Risale
- 10 Ağustos dönüm noktası
- Korsan madde geçti, ama…
- Ayasofya’yı açacak mısınız?
- Siyasetin miladı yaklaştı
- Çelik’in açıklaması
- Avrupa´nın ilk Tesettürlü Vekili
- Korsan madde tökezletiyor
- 4+4+4 denildi, ancak…
İlk yorum yapan olun