Barzani AKP’nin yardımı ile devlet olabilecek mi?

Doğu veya Batı

altBaşlığımıza, “dış görüşçüler” hemencecik itiraz edecekler.

Ordumuzun teyakkuza geçirildiğini, idarecilerimizin gürültülü beyanlarını ve hatta Cumhurbaşkanını, ilkelerine ihanet pahasına da olsa destekleyen ulusçu geçinen gazetelerin yayınlarını, iddialarına mesned göstereceklerdir.

Tarihi bilmeyen ve hazır menfaatlerle şıpsevenleri aldatmak kolaydır.

Türkiye’nin iç ve dış siyasetine İstanbul sermayesiyle inşa olunmuş Ankara kriterlerinin labirentleri arasında bakanları da yanıltabilirsiniz.

Cehaletle mağlul toplumun yavan ekmeğini, siyasal İslam ve milliyetçilik sosuna bandırarak onlara büyük ziyafet verdiğini iddia eden iktidarı dinleyenler de büyük yanlışa sürüklenebilirler.

Milletin gelecekteki ekmeğini-aşını, dinazorlara peşkeş çekerek köprüler, havaalanları ve halkın beklemediği büyük yapılaşmaya girenleri, “Türkiyeyi adaletle idare ediyorlar ve milletin ihtiyacını gideriyorlar” propagandasına kananlar da hatadan kurtulamazlar.

Fakat Bediüzzamanın ifadesiyle bir dane-i hakikatin binlerce yalanı yok ettiğini biliyoruz. Ayrıca hadiselere, ahirzaman atlası çerçevesinden bakıyor, olaylara Risale-i Nur’un Kur’anî ve Nebevî pencerelerinden değerlendirebiliyorsak, inşallah sihirbazlar ve hipnozcular ferasetimizi kapatamayacaklar ve bizi iğrenç oyunlarına alet edemeyeceklerdir.

İnsan unutabilir, fakat doğru tarih asla unutmaz. Barzani fitnesini hazırlayan kara Eylül’ün mahiyetini bilenler, liberal gömleğine bürünmüş Marksist kapitalistlerin 1980’lerden sonra uygulamaya koyuldukları sosyal ve ekonomik devrimin iç yüzünü görenler, Özal’ın hasis menfaatler uğruna bu projede nasıl kullanıldığını mutlaka okuyacaklardır. Zira, emperyalist veya ikinci Avrupa’nın demokrasinin eşiğine adımımızı attığımız günden bu yana; hem İslam birliğini engelleme ve hem de demokrasiyi içerden hançerlemede kullandıkları Barzani silahı ilk olarak 12 Eylül’ün veya Özal’ın insiyatifiyle bölgeye konuşlandırılan Çekiç Güç ile yere bastı.

ÖZAL NEOLİBERALLERİN SİLAHI İDİ…

Emperyalistler, demokratlar döneminde Kürtlük silahını kullanamadılar. Bölgeyi istikrarsızlaştırmak için Türkiye’deki adamlarıyla gerçekleştirdikleri ihtilallerdeki önemli bir hedefleri de bu idi. CENTO ile bölgede inkişaf eden demokrasiyi Faysal hanedanını katletmekle ve sonra da demokrasinin bölge öncülerini asmakla engellemeye çalıştılar. Ve bu kirli oyun maalesef hâlâ devam ediyor. Bu oyundaki misyonları itibariyle ANAP ile AKP’yi aynı karede göremeyenler ya çok iyi niyetliler veya Türkiye’yi hiç sevmeyenlerdir. Zira AKP, Özal’ın 12 Eylül’le başlattığı programın çerçevesinden hiç çıkmadı. Barzani’yi Erbil’de devlet başkanı olarak ziyaret eden ve daha sonra onunla Diyarbakır’da kürsüye çıkan AKP’nin kurmayları, dolaylı olarak aynı yolu aynı istikameti takip ediyorlar. O günün Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın Bağdat’ı by-pass ederek Erbil’e uçmaya kalkışını tarihten silebilecek misiniz?

Özal’ın yeşil pasaport tahsis ettiği Barzani ve Talabani’nin Irak’tan çaldığı petrolleri dünya piyasasına taşıyan yine AKP’lilerden başkaları değildi. Diktatör Barzani’ye bir fitne devleti kurdurtmak için geçmişte elinden geleni yapanların, bugünkü beyanları hükümsüzdür. Dündeki fiilleri onların hem bugününü, hem de geleceğini bu hususta tamamen imha ediyor.

Burada hükümete karşı tavır içinde oynayan TÜSİAD ile ulusalcılar da-eğer izzetli davranırlarsa-özür ve nedametin dışındaki söz haklarını kaybettiler. Buna delil geçmişteki gazete arşivleri ve kendilerinin medyaya verdikleri beyanları olmalı. Hâlâ Akîller Grubunun bir değerlendirmesini yapamayan George Soros’un Türkiye temsilcisi, sıkılmadan AKP hükümetinin milletin zararına olan icraatlarını savunmaya devam ediyor. Tıpkı yoldaşları Henry Kissinger, Kemal Derviş ve Paul Wolfowitz gibi…

İSRAİL ERBİL’E YERLEŞİYOR(MUŞ!)

Fars, Arap ve Türk milletlerinin böğrüne hançer olacak bir fitne devletine kanaatimizce AB de, ABD de hayır diyeceklerdir. Gazeteler, ikiyüz bin İsrailli Kürt Yahudi’nin Erbil’e dönüş hazırlıkları içinde olduklarını ve neoliberal sermayedarlarca finanse edildiklerini yazıyorlar. Netanyahu’nun dünyanın yüzüne bakmaya cesaret edemediği bir zamanda, İsrail’in Erbil’e taşınması pek akıllıca bir iş olmasa gerek. Şam-ı Şerif önlerinde İslam ve Hıristiyanlık ittifağınca mağlup edilen neocon ve neoliberal ittifağı, bu Kürtlük meselesinde de hüsrana uğrayacaklardır kanaatindeyiz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*