Başbakan; Bir doğru söyledi, bir yanlış

alt

Başbakan, geçtiğimiz günlerde Kütahya’da yaptığı bir konuşmada TV lerdeki rezil dizilerden şikâyetçi olarak, Osmanlı’yı kötüleyen “muhteşem yüzyıl” adlı pespaye rezaletten de bayağı rahatsız olduğunu beyan etmiş. Bunu duyunca biz de sevindik ve tebrik ettik. Her zaman doğruları yazan ve doğruların yanında olan Yeni Asya olarak, bu mevzuuyu nazara vererek müstakil bir yazı yazmaya niyetlenmiştik ki, bu sefer gündeme, darbeleri araştırma komisyonuna yaptığı yazılı açıklama geldi. Dinledik ve bir yeri bizim garibimize gitti. Geçmişteki darbelerin karşısında, o zamanki hükümetlerin tavrını tenkid ettiği cümleleri şöyleydi: “Gücünü milletten değil, vesayetçi kurumlardan alan partiler, dün olduğu gibi bugün de millet iradesini küçümsemeye, bürokratik Cumhuriyeti savunmaya devam etmektedir. Bazı partiler ve siyasetçiler, Meclis’in dağıtılmasına göz yummuş, zımnen onay vermiş, bu gayri meşru durum karşısında onurlu bir duruş sergilemekten kaçınmışlardır.”

Şimdi biz buna ne diyelim, neresinden işi ele alalım? Sayın Başbakan, bir defa o kötülediğiniz hükümetlerin yerinde ve o şartlarda siz olsaydınız ne yapardınız? Tabii şimdilerde ortalık süt liman olmuş, darbe mevzuunda ona karşı tavır almış bir AB duruşu sizi rahatlatmışken konuşmak kolay. O tenkid ettiğiniz hükümetlerin taktikleriyle bu günlere gelindi ve işiniz kolaylaştı. O zamanlarda sizin büyükleriniz ne yapıyordu? 12 Mart 1971 muhtırasından sonra memleketi terk edip, korkudan İsviçre’ye kaçan kimdi? Ama o tenkid ettiğiniz zat, memleketi terk etmeyip yine burada kaldı. 12 Eylül 1980’de de o büyüğünüz bir müddet ortalıkta görünmeyip sonradan ortaya çıktığında, tenkid ettiğiniz zat, ilk günden beri ortadaydı.

Yine 28 Şubat hareketinde o tenkid ettiğiniz zat, sizin büyüğünüze MGK toplantısında zarf atıp, orada konuşmasını sağlamaya çalışıyor, ama o zatın ifadesiyle de, sizin büyüğünüz konuşulacak yerde konuşmuyor, konuşulmayacak yerde, dışarıda ulu orta konuşup, ortalığı iyice alevlendiriyordu.

Sonra, elinizde anayasayı değiştirecek kadar güç elde etmişken, on senedir niye bu milletin vaktini boşa heba ettiniz? O zaman yapsaydınız ya yapacaklarınızı. Tabii cesaret ister bu işler. O zaman “Acaba asker ne der, ne yapar?” diye düşünmüyordunuz sanki. Onca yıldır yapamadığınız işleri “çıraklık, kalfalık dönemleri” sözlerinizle geçiştirmeye çalıştınız. Yukarıda da dediğimiz gibi, şimdilerdeki rahat hareket etmeniz, elinizi güçlendiren AB nin tavrı sayesinde olmuştur.

Tabii bir de sizin tavrınız şuna benziyor. Hani uzun yol seyahatlerinde otobüsü iki şoför kullanır. Biri yorulur, diğeri devam eder. Gidecekleri yere varınca, orada bekleyen insanlar, otobüsü getiren şoförü alkışlayıp, diğerini görmezden gelseler bu haklı olur mu? Sanki bütün o uzun yolu o şoför getirmiş gibi ona teveccüh edip, diğerini görmezlikten gelmek gibi bir şey bu. Memlekette şimdiye kadar yapılan müsbet işler, hep demokrat hükümetler zamanında yapılmıştır. Hatta sol hükümetler ve ihtilalciler yıkmış, onlar tekrar yapmıştır.  Sizlerin şimdi rahat hareket etmelerinizde, o eski hükümetlerin müsbet icraatlarını görmeyip, tenkid etmek kolay iş tabii.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*