Bayram Yüksel Ağabey Üstadına sâdıktı

Ankara ve yıl 1973 Ocak ayı idi.

Bir müddettir devam ettiğim haftalık ders sohbetleri ve dershane ziyaretleri sonrasında dershanede kalmak nasip olmuştu. Üstadımızın varislerinden Bayram Abi diye birinin ismi sıkça geçiyor ve haliyle biz de onunla tanışmaya can atıyorduk.

Neticede Bayram Yüksel Ağabey’i tanıdık. İlkokul mezunu, dünya cihetiyle baksan herhangi bir ünvanı yok. Çok zengin veya tanınmış bir aileye de mensup değildi. Genç olmam ve dünyaya, okullarda öğretilen kazanımlarla bakmaya çalışan birisi olarak adeta zorlanmıştım. Bolvadin’in Çoğollu Köyü’nden Bayram Yüksel’i, ”Bayram Ağabey” yapan neydi ki?

Risale-i Nur Külliyatı’nı okudukça merakım dağılmaya başladı. Hele Külliyatı baştan sona okuduğumda, Nur Talebesi olmanın ne olup ne olmadığı meselesi yavaş yavaş şekilleniyordu. Ama yine de Bayram Ağabey’i anlamak zaman alacaktı ve öyle de oldu.

Bir defasında Hulusi Ağabey Ankara’ya gelmişti. Maltepe’de bir derse katıldı. Biz dershanelerde kalan gençler o derse çoğunlukla iştirak ettik. Kalabalık bir cemaat vardı. Albaylıktan emekli Hulusi Ağabey’e, “Sizin adınız Risalelerde çok geçtiği halde neden Bayram, Sungur gibi abiler varis oldular” diye soruldu. Cevap enteresandı. Dedi ki; “Onlar Üstadımızla kalan ve her haline muttali olan genç kardeşlerimizdir.”

Ondan sonra, Bayram Ağabey ile hizmette daha yakın olduk. Her defasında onu ‘Fenafil-Üstad’ olarak gördük. Her meselede; ”Üstad böyle yapardı, Üstad şöyle derdi, Risale-i Nur bu konuda böyle diyor” gibi tesbitlerde bulunurdu. Onun sadece Üstadı ve Risale-i Nur eserleri vardı. Nazarları her zaman Risalelere çekerdi. Çünkü Risale-i Nur her meseleye kâfi idi.

İstişare ile alınmış kararlara karşı hassastı. 1973 sonlarında Mehmet Kurd-oğlu’nun Yeni Asya ve Yayınları hakkında aleyhte takındığı tavrı ve bazı gençlerle yaptığı faaliyetleri engellemişti.

Ben Bayram Ağabey’e vefatına kadar hep yakın oldum. İlk Diyarbakır’a tayin olmuştum. Bir gün rahmetli Mehmet Dilek Ağabey’e beni sormuş, “Cemaatle uyumlu mu, yoksa infiradî tutumları var mı?” gibi. Yani problemli mi, yoksa uyumlu mu olduğumu sorgulamış. Bu demektir ki; muhabbet ve uhuvvet zarar görmesin. Birlik ve beraberlik bozulmasın.

Bayram Ağabey hiçbir zaman: “Ben Üstadın varisiyim, beni dinleyin” kabilinden bir şey söylememiştir. “Üstad olsaydı böyle yapardı” da demezdi, yani haddini aşmazdı. Her zaman Risale-i Nur’u çok okumayı ve hayata geçirmeyi tavsiye ederdi.

Allah rahmet eylesin ve mekânı Cennet olsun. Bu vesileyle vefat etmiş bütün abi, kardeş ve hemşirelerimizin ruhları şad olsun. Âmin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*