Bediüzzaman’ın tesbitiyle, insanlığın ayak bastığı, “serbestiyet ve malikiyet” devrinde, herşey özelleştirilirken, Risale-i Nur’un, “yasal vârisleri, bandrol” vs. gibi hile ve tuzaklarla tekelleştirilip, devletleştirilmek istenmesi ve intişarının önlenmesi meselelerine nasıl bakmalıyız?
Yapmamız gereken ilk şey, Bediüzzaman’ı dinlemektir:
“Sizler, ara sıra, İhlâs ve İktisat Lem’alarını ve bazan Hücumat-ı Sitte Risalesini mâbeyninizde beraber okumalısınız. Sizin şimdiye kadar fevkalâde sebat ve metanet ve tesanüt ve ittifakınız, bu memlekete medâr-ı iftihar olacak ve istikbâlini kurtaracak derecededir. Dikkat ediniz, bu yeni fırtına sizin tesanüdünüzü bozmasın.” (Bediüzzaman, Kastamonu Lâhikası, s. 172.)O halde, bazı pasajları birlikte okuyalım:
Kur’ân-ı Hakîmin tilmizlerini ve hâdimlerini ikaz etmek ve aldanmamak için yazılmıştır. (Bediüzzaman, Mektubat, s. 401.) dediğine göre, demek ki, evliya da olsa, insanların desise-i şeytaniyeye kapılması mümkündür ve vâkidir. Ehli dünyanın hafiyelerine/ajanlarına ve propagandacılarına aldanmak mümkündür ve vâkidir.
Şu vurucu cümlelere ne dersiniz:
“Ey kardeşlerim ve ey hizmet-i Kur’ân’da arkadaşlarım! Bu hubb-u cah cihetinden gelen dessas ehl-i dünyanın hafiyelerine veya ehl-i dalâletin propagandacılarına veya şeytanın şakirtlerine deyiniz ki:
“Evvelâ rıza-yı İlâhî ve iltifat-ı Rahmânî ve kabul-ü Rabbânî öyle bir makamdır ki, insanların teveccühü ve istihsânı, ona nispeten bir zerre hükmündedir. (Mektubat, s. 401.)
Üstad, “ehl-i dünyanın içinize hafiye/casus ve propagandacı” sokabileceklerine ve Nur Talebelerini biribirine düşürebileceklerine dikkat çekmiyor mu?
İkinci Desise: İnsanda en mühim ve esaslı bir his, hiss-i havftır. Dessas zalimler, bu korku damarından çok istifade etmektedirler; onunla korkakları gemlendiriyorlar. Ehl-i dünyanın hafiyeleri ve ehl-i dalâletin propagandacıları, avâmın ve bilhassa ulemanın bu damarından çok istifade ediyorlar, korkutuyorlar, evhamlarını tahrik ediyorlar.
Üçüncü Desise-i Şeytaniye: Tamah yüzünden çoklarını avlıyorlar.
Evet, ehl-i dünya, hususan ehl-i dalâlet, parasını ucuz vermez, pek pahalı satar. Bir senelik hayat-ı dünyeviyeye bir derece yardım edecek bir mala mukabil, hadsiz bir hayat-ı ebediyeyi tahrip etmeye bazen vesile olur. O pis hırsla, gazab-ı İlâhîyi kendine celb eder ve ehl-i dalâletin rızasını celbe çalışır.
Benzer konuda makaleler:
- Tuzaklara dikkat
- Eğer teveccüh-ü rahmet varsa, yeter
- Zalimler korku damarından istifade ediyor
- Bediüzzaman korkmadı
- Altı desise-i siyasiyye
- Musîbetler ve vesvese
- “Güç-iktidar ve kontrol” değil, ihlâs kuvveti…
- Vazifeniz kudsiyedir, hizmetiniz ulvîdir
- Korkma, sönmez Yeni Asya
- Enaniyet, tesanüd ve Risale-i Nur
İlk yorum yapan olun