Bediüzzaman: “Risale-i Nur, bu mübarek vatanın halâskârıdır”

Çağın hastalıklarına kurtuluş reçetesi sunan Bediüzzaman Said Nursi’yi vefatının 60. senesinde anarken, onun tüm zorluklara karşı onurlu duruşunu ders almamak mümkün değil.
İnsanlığa ümit ve inanç aşılayan Bediüzzaman, seksen yıllık ömründe karşılaştığı türlü sıkıntılar ve musibetler karşısında sağlam, istikrarlı duruşunu hiç bozmamış ve hizmet-i imaniyeyi sekteye uğratmamıştır. Bilakis belaları def etmek için, daha fazla gayret göstermiştir. Risale-i Nur’un “mânevî bir halâskâr” vazifesi gördüğünü söyleyerek, bu mübarek vatanı türlü tehlikelerden koruduğunu müjdelemiştir. Bediüzzaman, bu duruşuyla içinde bulunduğumuz zorlu süreci nasıl aşabileceğimizi gösteriyor aslında.

Dünyanın geçireceği manevi buhranı  yıllar öncesinden tespit eden Bediüzzaman, bu zorlukların ancak iman ile aşılabileceğini söylemiştir. Zira başımıza gelen musibetlerin çoğu imansızlıktan kaynaklanıyor. Dolayısıyla bu gibi hadiselerde de ihtiyatlı ve tedbirli olmak şartıyla, iman derslerini aksatmamak gerekiyor. Hasta ve gelemeyecek durumda olanlar ise inşaallah şahs-ı maneviden hissesini alacaklarını unutmayarak, sebat ve metanet içinde bulunmalıdır.

Bediüzzaman’ın kainata değişmediği talebesi Zübeyir Gündüzalp, Nur talebelerinin duruşunu ve iman hizmetinin ehemmiyetini şu sözleriyle ifade etmiştir:  “Risale-i Nur talebeleri, taarruza maruz kaldıkları vakit yılmazlar, yıldırırlar; çökmezler, çökertirler ve Risale-i Nur’un neşir hizmetini, nesilden nesile devrederler. En cebbar ve en gaddar dinsizlerin zulümleri altında bile Nurcular, iman hizmetini devam ettirirler. Aralarında olan misilsiz bir uhuvvet, tesanüd, teavün ve sevgi ile birisinin hapse atıldığı yerde, diğeri hizmeti yürütmüştür. Birinin yetişemediği yerde, diğeri hizmeti tamamlamıştır. İnşallah kıyamete kadar da, bu hizmet-i imaniye devam edecektir.”1

Evet umumi musibetler de, umumi dua ve okumaları istiyor. Bu sebeple mümkün oldukça külli ibadetlere sekte getirmeden devamı esas tutmalıyız. İhtiyacımız olan kuvveti bu dairede bulacağız inşaalllah.

Bediüzzaman, iman ve Kur’an hizmetine vesile olan Risale-i Nur’u çok zor şartlarda yazmıştır. Öyle ki, ölüm ile hayat arasında itikadi bir duruş sergilemiştir. Gereksiz korku ve evhama kapılmadan, vazifesinden şaşmamıştır.

“Harb içinde, avcı hattında, düşmanın top gülleleri arasında Kur’an-ı Hakîm’in tek bir ayetinin, tek bir harfinin, tek bir nüktesini tercih ederek, o gülleler içinde Habîb katibine ‘Defteri çıkar!’ diyerek at üstünde o nükteyi yazdırmış. Demek Kur’an’ın bir harfinin, bir nüktesini; düşmanın güllelerine karşı terk etmemiş; ruhunun kurtulmasına tercih etmiş.”

Ve bu sağlam duruşun Asr-ı sadette mevcut bulunduğunu söylemiştir: “Alem-i İslâmiyetin en acib harbi olan Bedir Harbinde namaz vaktinde cemaattan hissesiz kalmamak için, düşmanın hücumu ile beraber mücahidlerin yarısı silahını bırakıp cemaat hayrına şerîk olmak, iki rekat sonra onlar da hissedar olsun diye Fahr-i alem Aleyhissalatü Vesselam bir hadîs-i şerîfiyle emretmiş olmasıdır. Madem harpte bu ruhsat var. Ve madem cemaat hayrı da sünnet olduğu halde, o sünnete riayet etmek en büyük bir hadise-i dünyeviyeye tercih edilmiş. Üstad-ı mutlakın böyle bir işaretinden bir nüktecik alarak, biz de ruh ve canımızla ittiba’ ediyoruz.”2

Bu hadiseler karşısında çok söze gerek yok aslında. Efendimiz’in (asm) bu davranışı da Alem-i İslama örnek teşkil ediyor. Böyle acip, dünyayı sarsan musibetler karşısında duruşunu bozmadan devam eden hakikat erlerine ihtiyaç var.

Bediüzzaman, ömrünün son günlerinde Emirdağ’da şiddetli hasta olduğu bir sırada, başında bulunan ağabeylere veda etmeden önce müjde niteliğinde şu dersi vermiştir: “Kardeşlerim! Risale-i Nur bu vatana hakimdir. Mason ve komünistlerin belini kırmıştır. Biraz sıkıntı çekeceksiniz. Fakat sonunda çok iyi olacak.”

Evet vazifemiz, ebedi saadetin anahtarı olan imanı, hakaik-ı imaniyenin ders ve takviyesiyle kazanmak.  Ümit ve inanç ile ihtiyatı elden bırakmadan, vazifemizi yaparsak umumi bir kurtuluşa vesile olacağız inşaallah.

Dipnotlar:

1) https://sorularlarisale.com/bir-dava-adaminin-notlari-ii.

2) Bedizüzaman Said Nursi, Beyanat ve Tedbirler, s. 267

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*