Bediüzzaman ve ‘Ters Lâle’nin gözyaşları

Ters Lâle “Hüzün Çiçeği, Ağlayan Gelin, Ağlayan Çiçek, Güldexwin” gibi çeşitli isimlerle anılır. Ters Lâle, binlerce yıldır Artos Dağı’nı mekân tutan binlerce çiçekten biri olarak tanınır. Ters Lâle’ye: “Sen gül müsün? Çiçek misin?” diye soranlara Ters Lâle: “Ben hem gülüm, hem çiçeğim” diye cevap verir.

Ters Lâle, her yıl baharın gelişiyle Artos Dağı’nın zirvesinde yeniden doğarak yerini alır. Ters Lâle’nin en büyük özelliklerinde birisi dünyada yaşanmış bütün acılara ve hüzünlere bir anne yüreği şefkatiyle yaklaşarak gözyaşı dökmesidir. Artos Dağı’na kış geldiğinde ise Ters Lâleler ölür, tohum olarak yer altı sandığında güvenle saklanır. Artos’un karı eriyince Ters Lâle saklandığı yerden çıkarak yeniden doğar. Yeryüzüne boy verdiğinde etrafındaki çiçekleri görünce sevinç ve sevgiyle onları selâmlar.

Ters Lâle, görüntü itibariyle diğer çiçeklere göre daha boylu daha gösterişli ve alımlıdır. Yaprakları sanki özel bir mektup gibi kendini sevdirir. Baharın gelişiyle Artos’taki kar, güneşin nazlı ışınları ile tavadaki yağ gibi eriyerek vadileri su ile doldurur. Artos Dağı zirvesinde çiçekler, güller ve binlerce bitki birlikte baharı karşılar.

Herkesin uyuduğu bir gece yarısı diğer çiçekler Ters Lâle’nin hıçkırıkları ile uyanır. Ters Lâle’nin bu acı dolu hıçkırığının sebebi aldığı bir ölüm haberidir. Haber ilk olarak Artos Dağı başında mesken tutan Ters Lâle’ye gelir. Ardından haber Hakkâri’ye oradan Zagros eteklerine, Cizre ve İdil Dağları’na kadar ulaşır. Ardından Erek Dağı başındaki Ters Lâle’lere kadar ulaşır. Urfa’dan gelen kara haber Ters Lâle’nin yüreğini yaralar, gözlerinden yaş olarak dökülür. Bu haber karşısında Ters Lâle’ler başlarını önüne eğerek yas tutarlar. Ters Lâle’ler kayıp giden manevî âlemin yıldızı olan âlimin yasını tutmaya başlarlar. 23 Mart gecesi manevî âlemden gelen titrek bir ses Bediüzzaman’ın vefat haberini verir. Bu haberin ardından Ters Lâle öyle bir feryad-ü figan eder ki bütün çiçekler ona “Ne oldu?” diye soranlar. O da onlara, “Bediüzzaman Hazretleri vefat etti!” der.

Haber kısa bir zaman sonra diğer dağ başlarındaki Ters Lâle’lere kadar ulaşır. Binlerce kilometrelik alanda dağların en zirve noktalarında ikamet eden Ters Lâle’ler, bir emir almış gibi başlarını önlerine eğip acı ve hüzün içinde yas tutarlar. Ters Lâle, diğer çiçeklerden farklı olduğunu şöyle ifade eder: “Bizler Ters Lâle milleti olarak kalbi kırılan, zulme uğrayan ve sahipsiz birini gördüğümüzde samimî olarak gözyaşı döker, yaslarını tutarız.”

Ters Lâle öyle bir çiçektir ki dağların zirvesinde ikamet eden adil bir hükümdar gibi nerede acıyan ve kanayan bir yara görse o acıyı yüreğinin derinliğinde hissederek yaşar. Bediüzzaman Hazretleri de tıpkı Ters Lâle gibi başkasının acı ve hüznünü kalbinde yaşardı. Bunu Kastamonu Lâhikası kitabının 76. Mektubunda: “Şefkat ve rikkatten, bu kışın şiddetli soğuğuyla beraber mânevî ve şiddetli bir soğuk ve musîbet-i beşeriyeden biçarelere gelen felâketler, helâketler, sefaletler, açlıklar şiddetle rikkatime dokundu. Birden ihtar edildi ki: Üç dört aydır ki, dünyanın vaziyetinden ve harbinden hiçbir haberim yokken, Avrupa’da, Rusya’daki çoluk çocuğa acıyarak tahattur ettim. O mânevî ihtarın beyan ettiği taksimat bu elîm şefkate bir merhem oldu. Şöyle ki: O musîbet-i semaviyeden ve beşerin zâlim kısmının cinayetinin neticesi olarak gelen felâketten vefat eden ve perişan olanlar, eğer on beş yaşına kadar olanlar ise, ne dinde olursa olsun şehit hükmündedir. (…) Ve madem âhirzamanda Hazret-i İsâ’nın (as) din-i hakikîsi hükmedecek, İslâmiyetle omuz omuza gelecek. Elbette şimdi, fetret gibi karanlıkta kalan ve Hazret-i İsa’ya (as) mensup Hıristiyanların mazlûmları, çektikleri felâketler onlar hakkında bir nevi şehadet denilebilir. Hususan ihtiyarlar ve musîbetzedeler, fakir ve zaifler, müstebit büyük zâlimlerin cebir ve şiddetleri altında musîbet çekiyorlar.” diye yazar.

Bundandır ki Ters Lâle’ler, başkasının acısına kendi gibi ağlayan Bediüzzaman Hazretleri’nin yasını tutar. Ters Lâle’lerin tarih öncesi ve sonrası geleneğinden kaynaklanan mazlum, masum, dertli ve düşküne karşı şefkat dolu bir ruhları vardır. Bu ruh Hz. Hüseyin’in katledişinden Hz. Hasan’ın zehirlenmesine ve Bediüzzaman Hazretleri’nin vefatı ve sonrasına kadar yaşanan acılara gözyaşı akıtmaya devam eder. Ters Lâleler, 28 yıl boyunca bütün hakları elinden alınarak sürgünden sürgüne gönderilen Bediüzzaman için sürekli ağladı.

Bediüzzaman Hazretleri ve Ters Lâle şefkat ve merhametle yoğrulduklarından birbirlerine benzerler. Bu sebepledir ki Bediüzzaman Hazretleri imanının gereği olarak zulme uğrayanların acısına gözyaşı dökerken Ters Lâleler ise yaradılışları gereği zulme uğrayan mazlûmların acılarına ağlar.

Misbah Eratilla

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*