Bediüzzaman’ın müsbet hareket prensibini esas alıyoruz

Bangladeş Cemaat-i İslamî hareketinin sözcülerinden Sadıq Masrur, Hareket olarak Bediüzzaman’ın da ısrarla vurguladığı “müsbet hareketi” esas almaya gayret ettiklerini anlattı. Masrur, Cemaat-i İslamî’nin Pakistan lideri olan Seyyid Münevver Hasan’ın geçtiğimiz haftalarda Türkiye’de katıldığı bir sempozyumda yaptığı konuşmada, “Türkiye’de İslamî hareket denildiğinde Bediüzzaman Said Nursi’nin görüşlerini anlıyoruz ve takip etmekteyiz” dediğini aktardı.

Bangladeş’te soykırım uygulanıyor

Şu anda Bangladeş’te Müslümanların Filistin’den farksız bir hayat yaşadığını söyleyen Masrur, “Tek farkı Filistin’de zulmü gayri Müslim İsrail yapıyor, biz de ise Müslüman Bangladeş hükümeti… Bu hükümetin arkasında Hindistan, onların da arkasında İngilizler var. Yüz yıldan bu yana İngilizler Hindistan, Pakistan ve Bangladeş ve bütün bölgede İslâmî hareketin hayat bulmaması ve yok olması için çalışıyor. Bir çok insan öldürüldü ve halen öldürülmekte. Şu anda 50 bin kişi hapiste. Sadece geçen hafta 300’e yakın kişi öldürüldü. İdam kararının ardından da olaylar halen devam ediyor. Yaşananlar tam anlamıyla bir soykırımdır” ifadelerini kullandı.

Bangladeş’te soykırım var!

Bangladeş Cemaat-i İslâmî hareketinin sözcülerinden Sadıq Masrur, Bangladeş Savaş Suçları Mahkemesi’nin ülkenin en büyük siyasî partilerinden Cemaat-i İslâmî Partisi’nin başkan yardımcısı Dilaver Hüseyin Seyidi’yi, 1971’deki bağımsızlık savaşında ‘savaş ve insanlık suçu işlediği’ suçlamasıyla idama mahkûm ettiğini belirterek, buna paralel olarak da Müslümanlar üzerindeki baskıların her zamankinden daha üst bir seviyeye ulaştığını ifade etti.

Geçtiğimiz hafta içinde Cemaat-i İslâmî mensubu Bangladeşlilerden çoğunluğu genç ve üniversite öğrencileri olmak üzere yaklaşık 300 kişinin öldürüldüğünü anlatan Masrur, dinini yaşamak isteyen masum insanlara Bangladeş hükümeti tarafından büyük baskılar yapıldığını ifade etti.

Masrur, hükümet yanlısı yazılı, görsel ve internet medyası aracılığıyla Müslüman yaşayış tarzının ayaklar altına alındığını, başörtülü kadınlara hakaretler edildiği ve İslâm’ın en temel inanç ve değerlerine hatta Allah’a bile açık açık hakaret ve küfürler edildiğini belirterek, gençlerin ve bütün inananların dinlerinden uzaklaşması için yayın yapan bu tip medyanın baskıcı Bangladeş hükümeti tarafından desteklendiğini söyledi. Buna karşın, İslâmî yayın yapan dergi, gazete ve internet sitelerinin kapatıldığını, çalışanlarına cezalar verildiğini ve susturulmaya çalışıldığını da anlatan Masrur, Bangladeş’in nüfusunun 160 milyon olduğunu ve yüzde 90’ının Müslüman olduğunu ancak hükümetin buna rağmen inananlar üzerinde ciddî baskılar kurduğunu ifade etti.

Bediüzzaman müceddid bir liderimiz

Bangladeş’te iman ve Kur’ân dâvâsı yürüten en büyük topluluk olan Cemaat-i İslâmî üzerinde de ciddî baskılar yürütüldüğünü belirten Masrur, partinin liderine ve ana kadrosuna dayanaksız sebeplerle idam ve hapis kararları çıkarıldığını ve bu şekilde yıldırılmaya çalışıldığını söyledi.

Cemaat-i İslâmî’nin Pakistan Lideri olan Seyyid Münevver Hasan’ın geçtiğimiz haftalarda bir sempozyuma katılmak üzere Türkiye’ye geldiğini ifade eden Sadıq Masrur, Seyyid Münevver Hasan’ın buradaki konuşmasında, “Türkiye’de İslâmî hareket denildiğinde Bediüzzaman Said Nursî’nin görüşlerini anlıyoruz ve takip etmekteyiz” dediğini hatırlatarak, “Said Nursî ve talebelerinin Türkiye’deki baskı ve dayatmalara karşı verdikleri mücadelenin benzerini bugün biz Bangladeş’te vermekteyiz. Bu sebeple biz Cemaat-i İslâmî olarak İslâm dünyasında üç önemli kişiyi örneklik olarak anlatmaktayız. Bunlardan biri Bediüzzaman Said Nursî, diğerleri Mevdudi ve Hasan El Benna’dır. Bizim en önemli kaynaklarımızdan biri Bediüzzaman’dır. O bizim için örnek bir mücahid ve müceddid liderlerimizdendir.” dedi.

Güney Asya’da baharı bekliyoruz

Cemaat-i İslâmî hareketi olarak Bediüzzaman’ın da ısrarla vurguladığı “müsbet hareketi” esas almaya gayret ettiklerini anlatan Masrur, “Her türlü baskı ve dayatmaya rağmen biz İslâm’ın hakikatlerinin Bangladeşliler arasında yayılmasına hizmet etmeye çalışıyoruz. Önce ıslâh hareketini esas alıyoruz. Sonra da tebliğ müessesesini devreye geçiriyoruz. İslâmî yaşayışı diri tutmaya gayret ediyoruz. Çünkü karşı taraf tam tersi için çalışıyor. İslâm’ı yok etmeye uğraşıyor. Biz ise buna izin vermeyeceğiz. Karanlıktan sonra bir ışık olduğuna inanıyoruz. Güney Asya’da da bir bahar yaşanacağını umuyoruz” dedi.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*