Ben bir kitap okudum

Image

Ben bir kitâb okudum kalem anı yazmadı
Mürekkeb eylerisem yetmeye yedi deniz

                                                  Yunus Emre

 
“İnsan bu dünyaya taallüm ile tekamül etmeye gelmiştir” diyor Bediüzzaman Hazretleri. Yani okumak, ilim öğrenmek, sonra bilginin kanatları ile yükselip kemâle ermek, cennete lâyık bir hal almak için gelmiştir. Öyleyse her insanın en mühim vazifesi, okumak olmalıdır. Zaten Rabbimizin de ilk emir “Oku” değil midir?. Bu emir ilk önce bir Ümmi’ye (s.a.v.) gelmiş, o da “ ben okuma bilmem ki” deyince  “Yaratan Rabbinin adı ile oku” diye emir tekrar edilmiş, bunun üzerine  O Ümmi Zat, hem kendisine indirilen Âyetleri, hem de kâinat kitabını okumaya başlamıştı.

Demek ki okumak için illa mekteplerde medreselerde uzun yıllar tahsil  yapmaya gerek yokmuş.  Cesetten ruha açılan göz penceresinden şöyle bir baktığımız zaman, önümüze  kocaman bir kitabın açılmış olduğunu görürüz. O öyle bir kitap ki, her sayfasında binlerce cilt, her satırında binlerce sayfa, her hecesinde ve her harfinde yine sayısız kitaplar iç içe yazılmıştır. Bu öyle mucizeli ve câzibeli bir kitap ki, onu ümmîler ve âmiler okuduğu gibi, âmâlar da okuyabilirler. Beden gözünden mahrum olanlar kalp ve gönül gözü ile taallüm ederek tekâmül edebilirler.

Bir kütüphaneye girersiniz, raflarda dizilmiş binlerce cilt kitapla karşılaşırsınız. Dünyadaki bütün kütüphanelerdeki kitap sayısını düşündüğünüz zaman, “ne kadar da çok kitap yazılmış” diye hayret içinde kalırsınız. Halbu ki, her kitap Cenab-ı Hak’kın bir eserinin belki bir harfinden bahsetmektedir. Bir hücrenin mahiyetinin anlaşılması için binlerce cilt kitap yazılmış ve yazılmaya da devam etmektedir. Üniversitelerde o konuda kürsüler kurulmakta, bölümler açılmakta, yıllarca bir hücrenin anlaşılması ve anlatılması için tahsil yapılmaktadır. Vücudumuzun her organı için bir ana bilim dalı oluşturulmuştur. Dünyada eğitim vermekte olan binlerce tıp fakültesi mevcut olup, , insan kitabı okundukça yeni bilgiler keşfedilmekte, bunların anlaşılması için de yeni kitaplara ve yeni okullara ihtiyaç duyulmaktadır. Buradan şunu anlıyoruz ki, “bütün kitaplar, bir tek kitabın anlaşılması için yazılmıştır.”

Taallümle tekamül etmek için hücrelerin içinde gezinmeye, kan damarlarında dolaşmaya, sinir sistemi ve beyin kıvrımları arasında tur atmaya  da gerek yoktur. Her sabah uyandığımızda önümüze beyaz ve taze bir sayfa açılmaktadır. Güneş, bu beyaz sayfanın satırlarını önümüze açmakta, dikkatle okuyup müteala etmemiz için ışıktan okları ile satır satır ve hece hece işaret ederek gözümüze göstermektedir. Akşam olunca kapanan beyaz sayfanın yerine  siyah bir sayfa açılır. Bu sefer de gök kubbenin tavanında asılı duran sayısız yıldız kandilleri ve kamerin avizesi ile aydınlanan siyah sayfanın parlak satırları kendisini okutturmaya başlar.

Okumayı medenî olmanın bir ölçüsü olarak kabul edenler, bu kitaba nazar edip bu satırları okumuyorlarsa, onları  Ebu Cehil’den daha câhil olarak kabul etmek gerekmez mi?

Image 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*