Besmele; tevhid nişanı, Tekbir; şeair lisanı

Evet, Risale-i Nur Külliyatı’ndan Sözler’de Birinci Söz ‘’Bismillâh her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. Bil ey nefsim! Şu mübârek kelime İslâm nişanı olduğu gibi, bütün mevcudâtın lisân-ı haliyle vird-i zebânıdır’’ ile başlar.

Ezan-ı Muhammed-i (asm) ise; Cenab-ı Hakk’ın insanları her vakit, tekbir ve tevhit lisanlarıyla huzuruna dâvet ettiği ve bütün kâinata ilân olan şanlı şeâir-i İslâmiye’dir; tekbir ile başlar ve tevhit ile de biter.

Galiba şu sıralar siyaset lisanıyla geçmişte olduğu gibi yine Türkçe ezan ve ibadet tartışmaları gündeme taşınmaya çalışılmaktadır. Ama artık geçmişteki gibi yeniden zihinlerde ihtilâflara sebep olması ve çelişkileri çağrıştırması mümkün değildir.

Çünkü Bediüzzaman Said Nursî, meşhur Münâzarât’ta işaret ettiği gibi; “Her zamanın bir hükmü vardır. Şu zaman, bazı ihtiyarlanmış âdâtın mevtine ve neshine hükümediyor. Mazarratlarının, menfaatlerine olan tereccühü, idamına fetva veriyor’’ 1 Bu açık ve kesin bir gerçektir.

Bu gerçek aynı zamanda artık Risale-i Nur’un hem Türkiye’de ve hem de bütün dünyada gündeme hakîm olduğunu bize göstermektedir. Çünkü bugün artık Risale-i Nurlar dünyada 60 lisanla okunuyor ve okuyan insan sayısı ise günden güne artarak irşat ve tenvir oluyorlar.

İşte bunun içindir ki Bediüzzaman tam 110 sene evvel “Bizim düşmanımız cehalet, zarûret, ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz’’ 2 diye haykırmıştır. Bu cihad ise ancak Risale-i Nur meslek ve meşrebi yoluyla olabilir.

“Onuncu Söz (Haşir Risalesi)”nde; ifade edilen bir gerçek var ki, o da her zaman olduğu gibi “İnsan, bilmediği ve yetişmediği şey’e düşmandır.’’ 3 Onun için değişik zamanlarda Türkçe ibadet meselesi gündeme getirilmektedir. “Çünkü, öyleler kendilerini beğeniyorlar; hem bilmiyorlar, hem kendilerini bilir zannediyorlar.’’ 4 İşte bütün her şey burada düğümlenmektedir.

Halbuki hiçbir Müslüman’ın ezan ve ibadet lisanıyla derdi yok. Yalnız Müslümanların değil; belki başka dinden insanların da ezan ve ibadetin lisanı ile bir derdi yoktur.

Çünkü eğer öyle olmasaydı; bugüne kadar yalnız ezan sesiyle İslâmiyet’i seçen ve hidayete eren yabancı ve başka dindeki pek çok insandan hiçbirinin olmaması gerekirdi.

Halbuki tam tersine hakikatimizi ispat eden çok çarpıcı ve dikkat çekici çok örnekler bulunmaktadır.

İşte o örneklerden birkaçı: Hollandalı Genç Ezandan Etkilenerek Müslüman Oldu (YouTube, 27 Eyl 2017)

16 Ağu 2013 — … için geldiği otelde ezan sesinden etkilenen Alman turist, Müslüman oldu. Fethiye Müftülüğü’nde düzenlenen törenle İslâmiyeti seçen kadın, …

Ezan sesinden etkilenerek Müslüman oldu

www.aa.com.tr › yasam › ezan-sesinden-etkilenerek-m…

27 Eyl 2017 — Yozgatlı arkadaşı İlker Nur Doğan ile Kayseri’de gezerken duyduğu ezan sesinden etkilenen Reneangelo, Doğan’ın İslâmiyeti anlatmasıyla …

Ağu 2013 — … için geldiği otelde ezan sesinden etkilenen Alman turist, Müslüman oldu. Fethiye Müftülüğü’nde düzenlenen törenle İslâmiyeti seçen kadın, …

Sahi Türkçe ezan ve ibadetini savunanlar; neden bir kere de olsun ezan konusunda olsa yabancı ve başka dindeki ecnebilerin İslâmiyet’i bu kadar çok seçmesinin sebep ve hikmetini araştırmıyorlar? Yoksa gözü kapalı bir dünyada her şeyden habersiz mi yaşıyorlar? Eğer hiçbirisi değil ise; o zaman sözlerinin hiçbir değeri mi yok demektir!

İşte bütün bunlar için; sebep ve neticelerindeki hikmetleri; Risale-i Nur Külliyatı’ndan Sözler’de Yirmi Yedinci Söz’ü, Mektubat’ta Yirmi Altıncı Mektup Sekizinci Mes’ele ile yine aynı eserde Yirmi Dokuzuncu Mektup Birinci Kısım’a bakabilir.

DİPNOTLAR:

1- Münâzarât s. 228 (Cep boy).

2- Divan-ı Harb-i Örfî s. 46 (Cep boy).

3- Sözler Onuncu Söz (Haşir Risalesi) Üçüncü Suret.

4- Hizmet Rehberi s. 26 (Mektubat’tan).

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*