Beyaz Türklerin intikamı

Aşağıdaki satırları resmî tarih bilgilerimizle hazmetmemiz zor olabilir. Üçyüz seneye yakın bir müddet içinde görünüşte müslüman, hakikatte yahudî veya sabatayist (batıl bir yahudî mezhebi) olan bir milletin Selanik merkezli çalışmalarının mahiyetini Türk milleti ancak Avrupa kaynaklarından bulabilir.

1900´lü yıllarının Selanik’in sosyo – kültürel yapısını, dönmelerin İstanbul, İzmir ve Cumhuriyetle birlikte Ankara´daki yapılanmalarını ve Cumhuriyetin tek parti dönemindeki dönme hikayesini ve günümüz Türkiye´sindeki Selaniklilerin devletteki hakimiyetleri Türkler tarafından bilinseydi, Türkler bağımsızlıklarını başka yerlerde ve kaynaklarda aramazlardı.

Osmanlının son dönemini, bilhassa Selanik ve Manastır Localarının Sultan II. Abdülhamid´e karşı ittihadlerini ve Osmanlı mülkünde İttihad, Terakkî ve Hürriyet için kurulan cemiyetin zamanla nasıl Selanikli dönmelerin emrine geçişini bilmeyen, Osmanlının hakikatte saltanatını 31 Mart hadisesiyle birlikte İngilizlerin yardımıyla meşhur “türkçü” dönmelere kaptırdığını elbette bilemez.

Cumhuriyet Türkiye´sinin iskeletini incelediğinizde, bilhassa Vali, yüksek bürokrat, üniversite hocaları ve siyasî kadroların ileri gelenlerinin neseplerini araştırdığınızda, genellikle yolunuz ya Selanik’e veya İzmir, İstanbul ve Balkan dönmelerine çıkar. Maksadımız yahudî düşmanlığı değil elbette. Bugün hâlâ iğfal edilmeye çalışılan zihinlere berraklık kazandırmaya çalıştığımızı önceden belirtmiş olalım. Müteveffa Üzeyir Garih ve benzerleri yahudî kimlikleriyle çalışan ve ülkelerine hizmet edenlere millet elbette minnettardır.

Musevîler her nekadar 500. Yıl vakfını kurarlarsa da Beyaz Türklerin veya dönmelerin Osmanlıya olan intikamını dizginleyemiyorlar. Sabatay Sevi’nin hayat hikayesini bu toplumun sapık ritüelleriyle birlikte okuduğumuzda; dönmelerin Avrupa´daki yahudî katliamlarından dolayı hristiyanlara oldukları kadar müslümanlara da kin ve intikam beslediklerini satır aralarından çıkarırsınız.

Beyaz Türklerin açıktan müslüman gizliden yahudiliğe devamlarına benzeyen bir yönü de Türkçülükleridir! 20. Yüzyılın sonunda ve 21. Yüzyılın başında Selaniğin ve daha sonra İstanbul ve İzmir dönmelerinin Türkçülükte ve bu sahadaki yayında bir numara oldukları malumunuzdur. Fransızca neşredilen HİLAL dergisinin logosu – Türkiye Türklerindir – daha sonraları yine dönme olan Simavîlerce Hürriyet gazatesine taşınacaktır. Osmanlı içindeki Türkçülük dalgasıyla Cumhuriyet hükümetinde de ağırlık kazanan bu hanedanın Türkiye sınırları içindeki en büyük düşmanlarının Kürtler ve Araplar olduğu da hiçbir zaman gözden kaçmamıştır.

Dönmelerin hristiyan ermenilere olan düşmanlığının boyutlarına tarih şahit olduğu kadar, Türkiye´deki kürt ve arap topluluklarına düşmanlığına efkâr-ı âmme şahit olmamıştır. Kürt ve arap düşmanlığı, Cumhuriyet entellektüelinin umumî kültürü olarak eğitime, görgüye ve gündelik hayata yansırken, kimsecikler bu filimin dönmelerce hazırlandığını anlayamadı. Güney sınırımızdaki maskaralık mayın tarlasından tutunuz, kasıtlı olarak ihmal edilen söz konusu coğrafyalara kadar yapılanlar Cumhuriyet aydınının bölge halkına baskını ortaya koyar. Bu bölgeye seçilerek gönderilen idareci ve eğitimcilerin tutumlarından, Türk ve müslüman olmayan zihniyetin şark dağlarına karşı ırk ve kültürleri tahrik edecek nasyonalist sloganlarına kadar yapılan yüzlerce işlemin esas amacı, Anadolu dahilindeki kürt ve arapların ırkçılık refleksiyle devlete karşı çıkışını sağlamaktır. Yalnızca 1950 – 60 yılları arası azıcık insan muamelesi görmüş buradaki insanların 1970´li yıllardan itibaren devamlı bir şekilde ideolojik, politik oyunlara ve bizzat devletin tahrik ve tezyifine muhatab olması elbetteki bir senaryonun gereğiydi. Çekiç Gücü İsrail güçlerince takip ettirenlerin ulaştıkları Kuzey Irak noktasına, maalesef Selanikliler tüm çabalarına rağmen henüz yaklaşabilmiş değiller… Otuzbin insanın kanından sorumlu bir caninin Kemalist olması ve Avrupalı dinsiz organizelerce desteklenen bölücü örgütün Kemalist kesimlerle barışması; Selaniklilerin bu yöndeki başarılarının göstergesi olsa gerek…

Selanikli dönmelerin Türkiye´yi bölme arzusunun kaynağında, doğudan ve güneyden devamlı gelen din dalgası teşkil ediyor, diyorum. Zira, İslamı milliyet edinmiş bir Türkiye´nin parçalanıp – çökertilmesi ancak din olgusunun toplumdan dışlanmasıyla mümkündür. Sadece yüzde otuzu hakikî türk olan bu devleti ve coğrafyayı, bir taraftan ırkçılık, diğer tarftan mezhepçilik ve öte yandan sınıfçılık ile çökertme provalarının tarihçelerini Türkiye çok iyi biliyor. 6 – 7 Eylül hadiseleriyle demokratları zor duruma sokan Selanikliler olduğu gibi, seçilmişleri darağaçlarına sevkedenler de o­nlardır. Anadolu iradesinin Türk milletinin iradesi olarak birlikte ortaya çıkmasını istemeyen Selanikli dönmeler, dışardan devamlı yardım alarak ülkeyi fukaralığa, sefalete, gözyaşına, kavgaya ve anarşiye sürükleyip – durdular. Kemalizm zırhıyla korunan Türkiye dönmelerinin hakikî niyetleri, geçmişteki hadiseler günümüzle birlikte incelendiğinde ortaya çıkıyor.

Diyarbakır´ı maksatlı bir şekilde bölücülüğün merkezi haline getiren derin devletin Selaniklilerin müsaadesi olmadan burada çalısması elbette mümkün değildir. Hizbullahı bu bölgede organize edenler, Eşref Bitlis’i öldürenler ve daha binlerce fail-i meçhul cinayete sebep olanların tetikçileri dönme olmasa bile, planlayıcılarının çoğunun o­nlar olduğundan doğru araştırmacılar işbirliği halindedirler.

Diyarbakır´ı dış güçlere açanlar ve o­nları Diyarbakır´da ağırlayanlar ne türktü, ne müslüman ve ne de arap. Başını alan dinsiz ve kötü niyetli Avupalının (iyi niyetli Avrupalı’yı tenzih ediyoruz) soluğu Diyarbakır´da alması sizin de garibinize gitmiyor mu? Bu yazıdan hoşlanmadığınızı söyleyebilirsiniz. Veya bu yazıyı klasik bir yahudî karşıtı yazı olarak da değerlendirebilirsiniz; Kemalizm ile Türkiye´yi birbirine karıştırarak salt bir kemalizm karşıtı olarak da düşünebilirsiniz… Fakat şu soruların cevabını hep merak edeceksiniz.

1. Osmanlı´da ve Türkiye´de Türkçülük yapan dönmelerin Türkçülüğü kullanma niyetleri…

2. Tek parti iktidarında Kemalistlerin kürtler ve aleviler arasındaki katliamın sebep ve hedefi ne idi…

3. Dönmelerin ve yahudîlerin ermeni düşmanlığı nereden kaynaklanmıştı?

4. Meşhur ermeni tehcirinin planlayan ve uygulayan içişleri bakanı Talat Bey, maliye bakanı Cavit ve ekipleri Selanikli dönmelerden değil miydi?

5. Kemalistlerin 12 Eylül ihtilâlinden sonra, halkla bütünleşmiş dindar memurların batıya sürgünlerinin sebebi ne olabilirdi?

6. 12 Eylül mahsulü Çekiç Gücü kim idare etmişti? Ve o­nunla nasıl bir neticeye ulaşılmıştı?

7. Cumhuriyet Türkiyesinin valilerinin, yüksek bürokratının, hariciyesinin, ordu ve üniversite içindeki yetkili kişilerin genellikle Selaniklilerden geçilmesinin sebebi ne olabilirdi?

Bu sorular esasında yüzlercedir. Bize fikir vermesi için şimdilik yukarıdaki bilgilerle yetinmek istiyorum.

Benzer konuda makaleler:

3 Yorum

  1. Elinize sağlık güzel yazı. Türkiyenin bu konu hakkında bilgilenmesi gerekiyor.

  2. İlem eyyühel aziz…
    Dehşet bir yazı üstad elleriniz dert görmesin zevkle okudum Allah razı olsun.

  3. Cok hos bir yazi, ezber bozucu. Bazi gercekler bilinmeden PKK sorunu, Kurt sorunu, irtica yaygaralari gibi ulkemizde gerginlik meydana getiren derin sorunlari anlayamayiz.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*