Bir an önce yapılacak, önemli iş

Tembelliğimizi ortaya koysak, muhakkak ki bilgisizliğimiz, araştırmamamız bizi kollarında sallıyor olacaktır… Kötülük aranılıp bulunmaz, köşe bucak belânın, felâketin adresi aranmaz… Bilmemek kadar öğrenip bilmeye hükmetmek hakkımız, hiçbir zaman istemezsek bizim için saklı tutulmaz ve ertelenmez… Önemli olan trene binmek değil, treni kaçırmamaktır…

Elbetteki dünyada yaşadığımız belli olmalıdır. Zahmetler ve imtihanlar başkalarına, nebatlara ve hayvanlara veya üstün makamlı melaikelere değil. İnsanım diyen insanlara. Özellikle Müslümanlara göredir ve onlar içindir.

İşte meydan! İmtihan, zahmet ve engeller. Kuvvetli bir imanın söylettireceği tek cümleye kulak ver: Aklını ve bilgini iman ile süsle. Engeller karşısında bu ikilinin sunacağı İslâm ve ahiret bilgisiyle çık…

Korkma! İslâm, iman ve bilginin düşmanları kötülüğe, inançsızlığa, cehalete ve tembelliğe; çalışmakla, öğrenmekle, imanî ve İslâmî bilgileri ile meydan oku ve inancın başarısını ilân et!..

Bilginin kime zararı olmuş ki, mü’min ve muvahhid insanlara zararı olsun! Ancak ve ancak cehaletin derin derelerinde gezen, bunu ayrıcalıklı bir özellik olarak kabul eden ve bilmediği noktada bilgisizliğin atına binen ve bunun memnuniyetini hayatlarında sergileyenlere hem dünyada, hem de ahirette olmuştur ve olacaktır…

Şimdi eğri de otursak doğru olarak konuşmak lâzım. İyilikten, güzellikten, doğrulardan ve iman hakikatlarına sahip olup bu yolda olmaktan dem vururken, tembellik etmemiz, bilgiyi çalışarak ve okuyarak elde edemememiz kendimize ve başkalarına yaptığımız en büyük kötülük olacaktır.

Kendimizi kandırdığımız noktalar daima nefis ve şeytanın kalelerini yükselten büyük birer taş olacaktır. Ne zaman ki iman kalesinin burçları iman hakikatlerini okumakla, anlayarak okuyup mütalâa etmekle yükselir, işte o zaman şeytanın vartaları ve tuzakları zir ü zeber olur.

Önemli olan yeme içme alışkanlığı gibi okuma, mütalâa etme alışkanlığını elde etmemiz, bu tarz bir yola isteyerek ve gönülden girmemizdir. Bunun için dışarıdan müdahale ve herhangi bir gayretin ehemmiyeti ve tesiri yoktur ve olamaz da… Zaten içimizde eğer imanî ve Kur’ânî kuvvet ve kudret neşvü nema bulup nuraniyetin tesirini gösteremezse, bütünüyle her türlü olumsuzluğun sebebini kendimizde aramalıyız ve muhakkak bir surette bunu izale edip ortadan kaldırabilmeliyiz…

Okumamanın ve çalışmamanın ilâcı yoktur… Hele bu kudsî hizmette, Kur’ânî hademelik de olacaksa hiç mi hiç yoktur… Zamanı ve ömrü boşuna geçirmeyelim. Hem mesuliyeti, hem de hesabı vardır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*