Bir dava adamı: Bekir Berk

Nurlarla tanışmada her insanın farklı bir hayat hikayesi vardır. Kimi zaman beşer olarak yaşadığımız bir olay, bazen hoşumuza giden bir hadise, bazen de maruz kaldığımız bir musibet yolumuzu bulmaya vesile olur.

Bazen de örnek insanların celbedici hayat tarzları insanı etkiler ve kendimize çeki düzen vermeye vesile olur. Onların dinî yaşantılarındaki takvaları, ihlasları, faziletleri… Her türlü benlikten, enaniyetten ve gururdan uzak olmaları; tevazuları… Bütün bunlara ilave olarak insanlara karşı samimi yaklaşımları ve tavırları insanı müspet yönde etkiliyor.

Dünyevi makamların ve mevkilerin ötesinde mana aleminde önemli mesafeleri kat etmiş, Nur hizmetleri uğrunda hayatını vakfetmiş, her talebenin kalbinde yer etmiş bir İslam fedaisinin bu hasletleri adeta kamufle ederek sıradan bir insan gibi insanlara tevazu ile muamelelerde bulunması din-i mübine hizmet adına çok daha önemlidir, çok daha değerlidir.

İşte daha öncesinde de Nur’ları tanımama rağmen Nur’ların ehemmiyetini ve kıymetini sağlıklı bir şekilde anlamama vesile olan zat merhum Bekir Berk’i rahmetle ve minnetle anıyorum. Mekanı cennet olsun inşallah.

Bazen sevmediğiniz bir şey hakkınızda hayırlı olabilir… İşte ben de altmışlı yılların sonlarında asılsız bir iftira neticesinde M.Kemal’e hakaret iddiasıyla mahkemelik olunca, bazı ağabeylerin tavassutlarıyla durum Bekir ağabeye bildirildi ve Bekir ağabey tereddütsüz bir şekilde hemen davayı üstlendi.

Davanın görüleceği gün geldiğinde hem davamızı takip etmek hem de Bekir ağabeyi görüp onunla tanışmak için çevre illerden gelen hadimler dershaneyi tıklım tıklım doldurmaya başladılar.

O mütebessim ve nurani simasıyla, tevazu içindeki haliyle ve tavrıyla; lisan-ı haliyle Nur’lardaki hak ve hakikatleri yansıtan ağabeyin gür ve doyurucu bir seda ile Hizmet Rehberi’nden yaptığı dersin kalbimde ve ruhumda bıraktığı derin izler, bu kudsi davaya bağlanmama vesile oldu. Bu hadise, hayatımın önemli bir dönüm noktası olduğu için aradan geçen bunca zamana rağmen o günü unutmuş değilim.

Hakkımda ağır ceza mahkemesinde açılan M. Kemal’e hakaret davasının ne şekilde cereyan ettiği hakkında duruşmadan önce Bekir ağabeye gerekli bilgileri verdim. O da bana ne şekilde, nasıl ifade vereceğim hakkında tavsiyelerde bulundu.

Mahkeme heyeti öncelikle aleyhimdeki şahidin iftiralarla dolu ifadelerini dinledikten sonra; ben iddiaların doğru olmadığını beyan ederek beraatimi istedim. Sonra mahkeme heyeti Bekir ağabeye söz verdi.

Bekir ağabey, yalancı şahit de dahil olmak üzere kimseyi fazla kırmadan, bir taraftan gayet nazikane ve kibarca; diğer taraftan da gür bir ses tonu ile hem şahidin kasıtlı ve tezatlı ifadelerini çürüterek, ilgili kanun maddelerini tek tek sıralayarak, harika bir müdafaada bulundu. Neticede mahkeme heyeti Bekir ağabeyin uzunca savunmasını saygılı bir şekilde sonuna kadar dinledikten sonra ittifakla beraatime karar verdi.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*