Bir ders çok şey demektir

İnsan ilginç bir yapı; bazen akıl ve mantık izahlarına rağmen güçlü hisler tesiriyle en açık bir yanlışı yapabilirken bazen de kötülük şartları yerine geldiği halde, vicdan temelli iradeli bir adımla o yanlıştan kendisini uzak tutabiliyor.

Bunun da pek çok sebepleri vardır. Raylar nereye doğru döşenmişse, vagonların oralara gitmesi bir tesadüf değildir. İnsan da bir fiili yaparken, o fiilden önce o fiile doğru döşenmiş, oraya gitmeyi kolaylaştıracak bir alt yapının yapıldığını ele almak gerekiyor. Hiçbir insan, bir iyiliği de bir kötülüğü de –eğer tuzağa düşürülmemişse- bilmeden yapmaz. İyiliğin de kötülüğün de bir alt yapısı vardır. Bu alt yapı zaman zaman da manevidir. Yani bir annenin, babanın evlâdına; bir sevenin sevdiğine dönük şefkat ve merhamet yüklü adımları, duâları, temennileri, yakarışları elbette karşılıksız kalmaz. Allah, kendisini İlah kabul edip, ellerini açan ve O’ndan bir şeyler bekleyen kullarının bu hüsn-ü zanlarını boşa çıkarmaz. Kim samimî isterse Allah o istediğini ona verir.

Konuyla ilgili ilginç bir diyalog da geçenlerde yaşadık. Beyefendinin cümleleri aynen şu mealdeydi. Ben normal şartlarda günahlara meyilli bir insanım. Maalesef pek çok günahım da var. Allah affetsin. Ama son zamanlarda, kıramayacağım bir dostun dâveti üzerine birkaç –sonradan öyle olduğunu öğrendiğim- Risale-i Nur sohbetlerine dahil oldum. Önce kendi kendime, ‘Senin bu ortamda ne işin var, buralar sana göre değil’ diye gelgitler yaşadım. Sonra da yine Allah’ın yardımı ile ne zaman ki bir kötülük adımına niyetlensem hemen zihnime bir film şeridi gibi o gittiğimiz dini sohbet ortamı ve okunan dersler geldi. Vicdanım beni o yanlışı yapmaktan alıkoydu. Beni yaratan Allah’ımın bu noktalarda beni gözettiğini hissediyorum. Evet, şimdilerde kendime tamamen günahsızım diyemem. Ama ne zaman günaha doğru bir meyil başlasa, hemen içimdeki pozitif güçler beni, vicdanî muhasebeye sevk ediyor. Ve bir sorgulamanın içinde kendimi buluyorum ve büyük oranda da o yanlışı yapmaktan uzaklaşıyorum. Bunu da nefsime değil, yapılan duâlara, zaman zaman benim de dahil olduğum sohbetlere ve tabiî ki beni görüp gözeten Rabbime borçluyum.’ diyor. Evet, insan bir şirkete ortak olduğunda, kazançlarına da ortak olur. Teşebbüsle (duâ) şirketin kârı düşünülürken, tedbirle (tövbe) zararı önlenir. Akıl bunun için vardır. Evet, evet bazen bir ders, duâlara vesile olur ve insanı kötülüklerden kurtarır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*