Bir devir bitti, artık Nurlar konuşacak!

Kudsî bir dâvânın yılmaz bekçileri; Kur’ân’dan gelen feyizleri ruh-u canlarıyla istemiş, kabul, tasdik ve tatbik ederken, hâlis, metin ve sadık olarak ders-i Kur’ân’da Üstadın arkadaşları olmuşlardı.

Onlar; ahirzamanda gelen dehşetli şahısları tanımış ve karşısında duran, milleti sahil-i selâmete çıkaracak bir dâvânın mümessilinin Mehdi-i Â’zam olduğunu daha ilk başta fark etmişlerdi.

O sebepledir ki; onu görmek için kendini şikâyet edip hapse girmişler.

İşte o hapsin dayanılması zor işkencelerini gül-i Muhammedî (asm) diye koklamış; “şiddetli imtihanda sarsılmayan ve dersinden vazgeçmeyen ve yakıcı çorbadan ağızları yandığı halde talebeliğini bırakmayan ve bu kadar tehacüme karşı kuvve-i maneviyesi kırılmayan zâtları ehl-i hakikat ve nesl-i âti alkışlayacakları gibi, melaike ve ruhanîler dahi alkışlıyorlar diye kanaatım var” 1 diyen Bediüzzaman’ın iltifatına mazhar olmuşlar.

Gün gelmiş falakaya yatırılmışlar, yeri gelmiş jandarma dipçikleri yemişler, 30 lira maaşı bırakıp 30 kuruşa talim etmiş, kuru ekmek yemişler ancak, sebat ve fedakârlıktan zerre miktar taviz vermemişler.

Kefenleriyle mahkeme salonlarına korku vermişler, kâğıt ve mürekkep yasağında gerekirse derimizi kâğıt, kanımızı mürekkep yaparız demişler, fakat Kur’ân’a ve imana hizmetten bir an olsun bile vazgeçmemişler.

KİM BU SAHABE MİSAL KAHRAMANLAR?

Devrin zalimleri dini ortadan kaldırmak isterken yeniden ihya etmek isteyen Bediüzzaman’ı kaybolup çürüsün ve fikirlerini kimseye neşretmesin diye ücra bir dağa sürgün ettiklerinde yanına gitmek şöyle dursun, uzaktan selâm vermek bile dipçik sebebi iken, elinden tutup evinde misafir eden Muhacir Hafız Ahmed..

“Bu dağda benden ve ondan başka kimse yok, kim okuyacak bunları diye düşünürken “Sen yaz kardaşım, bütün dünya bu Risaleleri okuyacak” müjdesini alan Şamlı Hafız Tevfik.

Askerî forsunu Bediüzzaman’ın ayaklarına seren Hulusi, Sıddık Süleyman, Re’fet, Sabri vesaireler.

Mu’cizeli Kur’ân’ı yazan Hüsrev Altınbaşak, 70 evliya kuvvetinde Tahiri Mutlu, Kastamonu kahramanlarından Mehmet Feyzi, Çaycı Emin, Nazif ve Selahaddin Çelebi, Emirdağ’da Çalışkanlar, Isparta kahramanları, Sav, Bedre, İslâm köyü yiğitleri, Gül ve Nur fabrikası mübarekler heyeti, Gençlik Rehberi’nin yazılmasına vesile olan Abdullah Yeğin, fenafinnur Mustafa Sungur… Birinciler, Fırıncılar ve isimlerini sayamayacağımız yüzlerce belki binlerce kahraman…

Hapiste Üstadın zehirlenmesi karşısında talebeleri etrafına toplayıp: “Kardeşler, Üstad insanlık ve İslâm âlemi için önemli bir zattır. Bu helâk ve felâket asrında ona çok ihtiyaç vardır. Ben ne dersem amin diyeceksiniz. Ya Rab, Âlem-i İslâm’ın bu zata ihtiyacı var. Onun yerine benim canımı al ve ömrümü ona bağışla.” diye Üstadın bedeline kendi vefatı için duâ isteyen Hafız Ali Ağabey…

Bedüzzaman’ın; “Nurlar hakkında parlak fıkralarında, bu bîçare kardeşine kendini kurban etmeğe söz verdiğinden ve Nur vazifesini acele yapmasıyla istirahat âlemine gitti.” 2 dediği; “Dahi nezrim bu ki, canım sana kurban olacak!” deyip Üstadından 14 sene evvel vefat eden Hasan Feyzi Ağabey..

Üstadını ele vermemek ve de yalan söylememek için namazda duâ edip akabinde, Üstadın ifadesiyle;

“İstikamet şehidi” olan binbaşı Asım..

Kalktığında hazır kıta olmak için başını Üstadın kapısı eşiğine koyup, uyumamak için uykusuzluk hapı alan (Üstad vefat ettikten sonra bu defa uyuyabilmek için hap alıp, genç yaşta vefat eden) kâinata değişmem dediği fenafilüstad, Zübeyir Gündüzalp ve daha nice, niceleri..

BİRER BİRER KAYAN YILDIZLAR

Üstadın vefatıyla kesmekeşliğe mani olmak için cemaati toparlayıp istikamette tutan Zübeyir Ağabey önderliğinde büyük hizmetler eden ağabeyler; Tahiri, Zübeyir, Hulusi, Bayram ve niceleri yavaş yavaş Rahmet-i Rahmana ve Üstadlarına kavuştular.

İkibinlere geldiğimizde bir elin parmakları kadar kalmışlardı.

Önce Birinci Ağabey, sonra peşpeşe Sungur Ağabey, Ahmet Aytimur, Abdullah Yeğin, Said Özdemir, Abdülkadir Badıllı, Kırkıncı Hoca ve bu sene içinde Fırıncı Ağabey, Mehmet Kutlular Ağabey. Geriye bir tek Hüsnü Bayram Ağabey kalmıştı ki, Pazar günü o da Rahmet-i Rahmana kavuştu ve böylelikle bir devir kapanmış oldu. Rabbim hepsinden razı olsun, Rahmeten vasieten.

Onlar hizmetlerini yapıp gittiler.

Şimdi artık Nurlar konuşacak..

Dipnotlar:

1. Şuâlar. 2. Emirdağ Lâhikası.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*