Bir hidayet öyküsü

“Canan Ablayla tanışmalısınız!” demişti gittiğimiz toplantıdaki genç kardeşim. “Büyük bir dönüş yaptı hayatında. Biz de yeni tanıştık. Komünizmi insanlığın kurtuluşu olarak görüp bunun için çalışırken Risale-i Nurları tanımış…”

Merak edip toplantı boyu tanıştırılmayı beklemiştim. Tam da programımız bitip vedalaşma faslından sonra gitmek üzere kapıya yöneldiğimizde “İşte size bahsettiğim Ablamız!” dedi genç kardeşim…

Ayaküstü yaptığımız o kısacık sohbette, uzun, ibretli bir hayatın da öyküsünü onun ağzından dinleme fırsatımız oldu.

“Ben dört ay önceye kadar sol görüşe sahip bir partinin kadın kolları başkanıydım. 2013’e gireceğimiz yılbaşı gecesi dostlarımızı da çağırıp evimizde bir yemek daveti hazırlamıştık. Yılbaşı için tüm hazırlıklarımız tamamdı. İçkilerimiz, mezelerimiz, yemeklerimiz… O gece saat 24’e 15 dakika kala oldu her şey. Hepimiz masanın etrafında yeni yılın gelişini güle oynaya bekliyorduk. Bir ara yurtdışında olan çok sevdiğim bir arkadaşımın yılbaşını tebrik için telefonumu elime aldım.”

İNSAN BİR YOLCUDUR

Bu arada telefonunu gösterip “Bu telefonun benim hayatımda yaptığı değişikliği hiçbir şey yapmadı. Benim için manevî bir değeri var” diyor gülerek…

“Adı Nurdan’dı. Nurlar içinde kalsın o da inşallah. Yanlış bir düğmeye basmış olmalıyım ki, Risale-i Nurlarla ilgili bir site açıldı önüme. Orada okuduğum o eşsiz cümle benim âdeta kanımı dondurdu:

‘İnsan bir  yolcudur… O yolculuk ise, âlem-i ervahtan, rahm-ı maderden, sabavetten, ihtiyarlıktan, dünyadan, kabirden, berzahtan, haşirden, sırattan geçer bir uzun sefer-i imtihandır” diyordu.

“Ellerime, yüzüme, vücuduma baktım hemen. Bunların hepsi yok olduğunda yeniden geri mi verilecek yani?” diye titreyerek sordum kendime… Masadan “Allah’ım o zaman ben neler yapıyorum?” diyerek fırladım. Eşim, arkadaşlarım hasta olduğumu düşündüler. Hattâ eşim ruhsal bir bunalım geçirdiğimi, tedavi olmam gerektiğini söyledi. Zamanla baktı ki, konuşmalarım mantıklı, kendi hâlime bıraktı beni. Öyle şeyler söylemiyor artık.

HAŞİR RİSALESİ

“Risale-i Nur Külliyatı’ndan alındığı ifade edilen o cümle beni Haşir Risalesi’ne götürdü. Benim için Risale-i Nur Külliyatı’nda Haşir Risalesi’nin yeri ayrıdır…

İnternet sitesini düzenleyen kardeşimin bana yaptığı iyiliği anlatmam mümkün değil. Tüm sorularıma her zaman cevap verdi. Beni hep Risale-i Nurlara yönlendirdi. Külliyatı aldım. Dört ayda bitirdim. Çölde kalan bir insanın suya kavuşması gibiydi…”

Ben “İçtiniz Risale-i Nur’u yani?” deyince “Hayır, hayır! Ne mümkün. Risale-i Nurlar umman. Ben yeni yüzmeye başlayan yüzücü gibi önceleri bocalayıp durdum okurken, sonra o bana bambaşka ufuklar açtı. Perdeleri kaldırdı önümden. Olayların içinde önceden ne yapacağımı bilmez bir şekilde boğulurken, şimdi sanki asansörle çok yukarılara çıkmış gibi genel bakıyorum hadiselere. Hiç  bir şeyin başıboş olmadığını, hikmetle gönderildiğini biliyorum… Okumalarım devam ediyor.”

GENÇLİK REHBERİ VE OĞLUM

“Geçen gece oğlum eve çok geç ve içkili geldi. Kızamıyorum. Çünkü ben de dört ay önce aynı durumdaydım. Rabbimden aileme de hidayet nasip etmesi için dua ediyorum. Oğluma ‘Yavrum! Bu kitabı benim için bilgisayarda yazar mısın? Çıkışını alıp, çoğaltmam gerekiyor’ dedim. Şimdi bilgisayarda bana Gençlik Rehberi’nden bölümler yazıyor. Biliyorum ‘Oku!’ desem okumaz. Kitap okumayı sevmiyor çünkü. Ben de yazarak öğrenmesini istediğim için o teklifi yaptım. Bakalım netice alabilecek miyim? Dua edin ne olur!’ diyor gülümseyerek.

“Birbirimize dua etmekten daha kıymetli ne verebiliriz ki?” diyoruz.

Tekrar görüşme temennisi ve dualarla ayrılıyoruz birbirimizden…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*