Bir insan profili: dalkavukluk

“Dalkavuk” ya da “dalkavukluk”, günümüzde, bazı insan karakterlerini tarif etme maksadıyla kullanılan deyimlerden biridir.

Kavuk, pamuktan yapılan ve etrafına sarık dolanan bir tür erkek başlığıdır. Lügatte, sarıksız kavuk giyene; mecaz olarak da kendinden üstün olanlara karşı sözde bir hayranlık veya aşırı hürmet göstererek kendi onur ve ağırlığını koruyamayan; yağcılık yaltaklık yapan, riyakârlık eden kimseye “dalkavuk” denir.

“Dalkavukluk” ise, ya bir makama ya da dünyevî bir menfaate kavuşabilmek; işini yolunda götürebilmek, pozisyonu muhafaza veyahut terfi imkânı elde edebilmek; kurumsal ya da özel ticarî teşebbüsleriyle ilgili muamelatını kolayca yürütebilmek ve buna muvaffak olabilmek için şahsiyetini bir kenara bırakıp vakarını, haysiyetini ayaklar altına alacak şekilde kendini küçültme; etkili, yetkili kişiler önünde boyun eğme, onların görüş ve düşüncelerini itirazsız kabul etme hâlidir.

Allah’a ve ahirete iman eden ve inancında samimî olan bir insan, Allah’tan başkasına boyun eğmeye, iltifatını kazanmaya çalışmaz.

Çünkü Kur’ân’da, “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir” 1 hakikati ifade edilmektedir.

Bu hassasiyeti taşımayan; Cenneti dünyada arayan kimseler ise, dünyalıya ve dünyalığa perestij derecesinde ilgi gösterir, bunlara karşı dalkavukluk etmekte bir beis, bir sakınca görmezler.

Sahabeden Şa’bi (ra), İbn Ömer’e; “İdarecilerin yanına girdiğimizde arzularına göre konuşuyor, huzurlarından çıktığımızda da yüzlerine karşı söylediklerimizin tam tersini söylüyoruz; buna ne dersin?” 2 diye sorulduğunda, İbn Ömer (ra): “Biz bu tür davranışları Allah Resûlü zamanında münafıklık sayıyorduk” cevabını vermiştir.

İmam-ı Şafiî Hazretleri, bu hususta; “Hakkı, doğruyu kim söylerse söylesin kabul ediniz. Haksız sözleri tasdik eden, dalkavuk ve ikiyüzlüdür” diyor.

Fikir adamlarımızdan merhum Ali Fuat Başgil ise dalkavukluğu, “Yalancılık ilk yalandan, dalkavukluk ilk etek öpmekten, iradesizlik ilk zaaftan başlar ve tekrarladıkça bu davranışlar devamlılık arz eder” sözleriyle, bunu, bir ahlâkî aşınma olarak yorumlamıştır.

Yani dalkavukluk, insanlığın, toplumdaki ucuzlamış modeli!

Edebiyat Tarihçisi, Yazar Nihad Sami Banarlı da, dalkavukluğa bir başka açıdan bakıyor ve onu, şöyle ifade ediyor: “Tarih, dalkavukluktan hoşlanmayan pek nâdir büyüklerin devrinde rahat etmiştir.” 3

Eh, inşaallah bir gün olur, o günleri görürüz!

İyisi mi meseleye, Âşık Efkârî’nin bir beytiyle, son noktayı koyalım:

“Yaş ise yaş deriz kuruya kuru,

“Asla kavuk sallamayı bilmeyiz” 4

Dipnotlar: 

1- Âl-i İmrân Sûresi, 173.
2- Beyhakî, Sünen, 8: 164.
3- Nihad Sami Banarlı, Devlet ve Devlet Terbiyesi, 19.
4- Âşık Efkârî, 20. yy. Türk Halk Şairleri Antolojisi, 196.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*