Deccallere taraf olduk diye gadab-ı İlâhî midir bilinmez, M. Kemal’in talihi ne kadar yaver gitmişse, karşısındakilerin de dünya cihetiyle talihleri bir o kadar kötü gitmiş.
Gelen dinsizliğe karşı durmak isteyen hamiyetkâr, âlim ve fâzıl insanlar, ya oyuna getirilip isyan ve siyaset yolunda bertaraf edilmişler ya da biat ettirilmişler ki, o da talii yaver giden M. Kemal hesabınadır.
Bizzat M. Kemal tarafından defaetle Ankara’ya dâvet edilen “kahraman hoca” (işgâl bittikten sonra Ankara’ya giden Said Nursî), gidişattan memnun olmayıp Meclis’te dinin hakikatlerini ikaz eden bir beyanname neşredince, namaz kılanların çoğalması ve Bediüzzaman’ın dinin asliyetini izhâr vazifesi, yapacağı inkılâplara mâni gören, yaptığı çeşitli tekliflerle onu susturacağını zanneden M. Kemal’i reddetmesi ve karşı çıkışına, eski âlim dostları eteğinden çekip “yapma Seyda bizi de yakacaksın” diyerek korkuya yenilmeleri, daha sonra dinin elden gitmesi neticesinde “keşke Bediüzzaman’a arka çıksaydık, o zaman bu dinsizlik olmazdı” demeleri hayrete mucib değil mi?
Bir çok âlim ve hürriyet âşığı gibi Bediüzzaman’a dostluğu ile bilinen Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey’in, Topal Osman tarafından katli, daha sonra onun da bertaraf edilmesi gibi nice fâil-i meçhul cinayetlerin ve İstiklâl Mahkemesi maharetiyle 100 bin âlimin asılması aynı zamana denk gelmesi ve o dönemde sorgulanmaması hayrete mucib değil mi?
GÜZEL SÖZLERİ DE MAL ETTİLER
Hz. Ömer’e ait “Adalet mülkün temelidir”, Hz. Ali’ye ait “Hayatta en hakikî mürşid ilimdir” gibi daha nice güzel ve özlü sözü ona atfetmek ve onunla meşhur etmek, her gittiği kuruma mânidar bir söz yakıştırmak ve bir asırdır suretinin duvarlardan inmemesi, her yerde resim, heykel ve büstlerinin bulunması ve dünyada eşi benzeri olmayan bir şekilde kanunla korunması neyle izah edilebilir?
İşin en garibi de milyonlarca şehidin kanıyla sulanan bu memleketi bir kişinin kurtarmasına inanılması…
Hâlbuki; “Şerefler, müsbet hayırlar, maddî-manevî ganîmetler orduya, cemaata verilir, tevzi’ edilir; kusurlar, menfî icraatlar başa, reise verilir(..) kahraman ordunun ve bilfiil asker ve asker başında çalışan cesur zabitlerin zaferleri ve şerefleri Mustafa Kemal’e verilmez. Belki kusurlar, hatalar yalnız ona verilir” 1 hakikatini işitmeseydik ve “onu tanımayan dâmına düşer” ikazını almasaydık, suret-i Hak’tan görünen ve aldatmakla iş gören ahirzamanın dehşetli şahıslarını bu asrın doktoru haber vermeseydi, halimiz nice olur ve bu ahirzaman dehşetinin fitne ateşlerinde yanmaz mıydık?
“Bütün mekteblerde ve dairelerde ve halkta, o ölmüş dehşetli adamın muhabbeti telkin ediliyor. Bu hal ise, âlem-i İslâma ve istikbale pek elîm ve acı bir tesiri olacaktı. Şimdi ihtiyarımızın haricinde onun mahiyetinin ne olduğunu, en başta ve en ziyade alâkadar ve en son ondan vazgeçecek adamların ellerine kat’î hüccetler ile gösteren ve isbat eden Risale-i Nur geçmesi, kemal-i merak ve dikkatle okunması öyle bir hâdisedir ki; bizler gibi binler adam hapse girse, hattâ i’dam olsalar, Din-i İslâm cihetiyle yine ucuzdur. “ 2
Hâzâ min fadlî Rabbi.
Dipnotlar:
1. Said Nursî, Emirdağ Lâhikası.
2. Said Nursî, Şuâlar.
Benzer konuda makaleler:
- Bana hücum edenlerin en esaslı sebebi
- Gündem Said Nursi
- Said Nursî ve M. Kemal
- Said Nursî ve M. Kemal
- Bediüzzaman Said Nursî ile İmam-ı Gazâlî’nin benzerlikleri
- Said Nursî inkılaplar için uyarmıştı
- Cezaevinden Bediüzzaman açılımı
- Barıştıramazsınız
- Millî Mücadele’ye hizmetimi Ankara bildi ki çağırdı
- Askerî rejimler ve İslâm
İlk yorum yapan olun