Bir okul açan, bir hapishane kapatır (mı?)

Image
Fransız şair ve yazar Victor Hugo, “Bir okul açan bir hapishane kapatır” demiş. Teorik olarak bakıldığında doğru söylemiş. Cahil insanın muhakeme gücü daha zayıftır. Duygularını kontrol edemez. Adalet, vicdan, merhamet gibi duyguları gelişmemiştir.

Bu yüzden de suç işlemeye daha yatkındır. İyi bir eğitim alan insan ise, önce hak ve hukuk kavramını öğrenir. Başkasının haklarını ihlâl etmemeye, kimseyi incitmemeye dikkat eder. Kendi hakkına razı olur. Bütün mahlûkatın hürriyetine saygı gösterir. Kendisine yapılmasını istemediği bir davranışı, başkasına yapmaz. İşte o zaman toplumda huzur ve güven ortamı meydana gelir.

Buraya kadar doğru da, bu gün cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülere baktığımızda, oradaki insanların pek de cahil olmadıklarını görüyoruz. 1927 yılında okuma yazma bilenlerin oranı yüzde 11 iken, bugün yüzde doksanlara ulaşmıştır. İlköğretim, ortaöğretim ve meslekî eğitim veren okulların toplam sayısı, elli bine ulaşmıştır. Üniversite sayısı ise, yüz elliyi geçmiştir. Buna karşılık, dört yüze yakın ceza ve tutukevinde bulunan hükümlü ve tutuklu sayısı da 2010 yılı itibariyle 120 bini aşmış bulunmaktadır.

Victor Hugo, yukarıdaki sözü söylerken, olması gerekeni ifade etmiş. Ama işin pratiğine baktığımızda, ne yazık ki gördüklerimiz Hugo’yu pek de doğrulamıyor. Zira gerek okuma yazama oranının yüzde yüz olduğu ülkelerde, gerekse yüzde doksan olan ülkemizde, suç oranları azalmadığı gibi artmaya devam ediyor. Sanki okul sayısı ile hapishane sayısı paralel olarak artıyor. Hatta eğitim seviyesi yükseldikçe, suçların niteliği de yükseliyor. Nitelikli insanlar, daha nitelikli suçlar işliyorlar! Öyle suçlar işleniyor ki, o suçu işleyebilmek için de bir eğitim almak gerekiyor. Son yıllarda ortaya çıkan “bilişim suçları” bunun en açık örneğidir.

Mevlânâ Hazretleri, “Mayası kötü, fıtratı bozuk kişilere ilim öğretmek, eşkiyanın eline kılıç vermeye benzer” diyor. Nitekim öyle okumuş insanlar var ki, sahip oldukları teknik bilgilerle bomba düzenekleri hazırlıyorlar. İnsan öldürmek için yeni teknikler geliştiriyorlar. Öyle bilişim uzmanları var ki, bilgilerini başkalarının banka kartlarını kopyalamak ve hesaplarını boşaltmak için kullanıyorlar. İlim ve tekniği hırsızlığa âlet ediyorlar.

Yunus Emre, “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir / Sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır?” diyerek, insanın önce kendini bilmesi gerektiğini belirtiyor. Kendini bilmeyen insan, insanlığı da bilmez. Okullarda öğretilen bilgiler, insana insanlığı öğretmediği için cehâlet devam ediyor. Öyleyse, önce bu cehâleti ortadan kaldırmak gerekiyor. “Necisin, nereden geldin, nereye gidiyorsun?” suâllerinin cevabını bulmadan, cehaletten kurtulmak mümkün değildir. Bunun için de, Bediüzzaman Hazretlerinin teklif ettiği, daha sonra da tatbik ettiği “Medresetüzzehrâ” modeli bir eğitim sistemine ihtiyaç vardır.

Bediüzzaman Hazretleri, insanı çok iyi tahlil ettiği için, insanın sadece aklını eğitmenin yeterli olmadığını, bunun yanında kalbini ve vicdanını da eğitmek gerektiğini söylüyor. “Vicdanın ziyası, ulûm-u diniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecellî eder” diyor. Onun için fen ilimleri ile din ilimlerinin birlikte okutulacağı eğitim kurumları açılmasını istiyor. “Medresetüzzehra” adını verdiği bu modelin, öncelikle şark vilâyetlerinde, daha sonra da bütün ülke sathında tatbik edilerek, yaygınlaştırılmasını arzu ediyor.

Çeşitli sebeblerle ve belki de kaderin hükmünü icrâ etmesiyle bu okulların açılmasını sağlayamıyor ama, aynı misyonu ifa eden nur dershaneleri açarak buralarda münevver insan yetiştirmeyi başarıyor. Bugün gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında, binlerce hizmet birimi, “Medresetüzzehra” mânasında hizmet vermeye devam etmektedir. Bu mânada bir okul açmak, bir değil belki bin hapishaneyi kapatmaya kâfî gelir. Victor Hugo bugün yaşasaydı ve nur dershanelerinin asayişe yaptığı hizmetleri görseydi, her halde yukarıdaki sözünü “Bir Medresetüzzehrâ açan, bin hapishane kapatır” diye revize ederdi.

Rabbimize sonsuz şükürler olsun ki, Bediüzzaman Hazretlerinin tasarrufu devam ediyor ve Medresetüzzehra’nın şubeleri günden güne artıyor. Geçen Cumartesi günü, Bozüyük ilçesinde de böyle bir dershane hizmete girdi. Gazetemiz yazarlarından Raşit Yücel ve Osman Zengin’in de hazır bulunduğu açılışa, Bursa, Eskişehir ve Kütahya’dan gelen gönül dostları katıldı.

Bozüyüklü kardeşlerimizi tebrik ediyor, yeni hizmet mahallerinin Medresetüzzehra mânâsında hayırlı hizmetlere vesile olmasını diliyoruz.

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*