Bir Şam-ı Şerif güzellemesi

Zihinlerin dehşetli iğfali, hipnotik aletlerin büyük tesiri ve global savaş çetesinin medyaya yaptığı devasa yatırımlardan olacak ki, birçok zihinde Suriye meselesi müşevveşiyetini koruyor.

Büyük Ortadoğu Projesinin militan icraatçısı Condoleezza Rice’ın “Arap baharı denen hareketi biz 2002’de programa almıştık. Bugünkü gelişmeler programın tatbikte olduğunu gösteriyor” ifadesine rağmen bunca ihtilâl ve katliâmlara bahar diyebilmek nasıl bir “muhakeme”nin eseri? Günümüzde liberal geçinen dünkü Marksist yazarların bu hareketler için ısrarla “Arap devrimi” tabirini kullanmaları da, ipin ucunun ihtilâl ile manevî inkılâbı birbirine karıştıran İhvan ve Selefîlerde olmadığını gösteriyor. Tahrir’i ateşe veren Amerikalı ve İngiliz aktivistlerin yangını meydandan sokağa taşıma gayretlerine tutuklama ile cevap veren Mısır’daki gelişmeler de ihtilâlin anatomisini az çok izah etmiş olmalı.
MEDYAMIZIN HABER KAYNAĞI
El-Cezire’nin mahiyetini hâlâ bilmeyenler internete müracaat edebilirler. Fransalı Yahudi kardeşler, Katar Emiri ve Amerika’da yetişmiş ünlü NLP uzmanı, Harvardlı ihtilâlci profesör, dijital medya ile devrimleri gerçekleştiren organizasyonlar. İşte yalan, aldatma, mübalâğa, cerbeze, sihir, manyetizma ve hipnotizmayı Doha’dan Arap dünyasına boca eden bir medya kuruluşudur El-Cezire. BM’de Suriye ile ilgili karar görüşülürken Humus sokaklarındaki çatışmada ölen altmış küsur kişiyi El-Cezire 330 olarak veriyordu.

Suriye Millî Meclisinin hikâyesi de önemlidir. Varsın Suriyeliler buna İstanbul Meclisi desinler. BOP’un görevlerinden biri de kendi ajan ve yandaşlarından meclisler hazırlamak değil mi? Afganistan’da Karzai, Irak’ta Allavi ve Maliki ile beraber Talabani ve Barzani.. Libya’da Mahmud El Cibril. Bütün bu kişileri millî meclislerin riyasetlerine getirenler kimlerdi? Peki, Suriye Hür Subayları adı altındaki isyancıların ülkemizde ne işi vardı? Onların techiz ve talimiyle neden biz ilgileniyorduk? Abdülhakim Belhac’ın Hatay’daki vazifesi ne idi? Bunları bilmek Arap baharını ürküteceğinden, medyamızın kıymetli editörleri yalnızca El-Cezire’den aldılar haberleri.

Yalan, cerbeze ve tarafgirane haber… Suriye ordusundan ayrıldığı iddia edilen general İngiliz medyasına; Suriye ordusunun zayiat dolayısıyla ve silâh ihtiyacından çökeceğini söylüyor. Akıl ve mantık sahipleri, Suriye’nin kiminle savaştığını, 2500 asker ve güvenlik görevlisinin kimin karşısında kaybettiğini ve Facebook’larda yayınlanan ağır silâhların Hama, Humus ve Dara’ya nasıl taşındığını elbette soracaklardır. Fakat bizimkilerin bir kısmı hipnotik uykuda, diğerlerini de tarafgirlik kör etmiş. Belhac’ların komutasındaki keskin nişancılardan ve iç savaş çıkarmaya çalışan aktivistlerden bu medya bahsedemez.

BOP, İTTİHAD-I İSLÂM’A KARŞI BİR PROJEDİR
İttihad-ı İslâm projesinin tarihçesi İkinci Meşrûtiyete kadar dayanır. Selanikliler hanedanı 31 Mart’ta sorguladığı Bediüzzaman’ı İttihad-ı İslâm düşüncesinden dolayı da yargılayacaktı. Risâle-i Nur Talebeleri BOP’u ittihad-ı İslâm karşıtı bilirler. Hatta Yeni Asya bu hususta kitap neşretti. Milletler arası resmî kuruluşların çarkları arasına rüşvet, hile ve medyayla girerek onları işlemez hale getirenleri Ahmet Davutoğlu bizden daha iyi bilir. Onun da şikâyetleri var. Suriye’ye müdahale etmek isteyen iradenin ittihad-ı İslâmı engellemeye yönelik olduğu çok belli. Suriye’nin toprak bütünlüğü Türkiye için hayatî öneme haizdir. BOP’un 10 sene önce hazırlanmış yeşil kuşak haritalarında Suriye’nin kuzeyi Kürdistan’a, güneyi Ürdün’e bırakılmış. Bu dehşetli plan gerçekleştirildiğinde; Türklere, Farslılara, Araplara karşı hasım haline getirilmeye çalışılan Kürtlere ve onlarla birlikte hepimize kurulan tuzaklar çok daha net ortaya çıkıyor.

KATAR ORTAKLIĞI SONA ERMELİ
Komşularıyla sıfır problemli dış siyasetimizin bugün ve yarınımızı yerle bir edecek şekilde infilâkından endişe ediyoruz. Eğer Şam-ı Şerif’’in kaderi Bağdat, Basra, Bingazi, Trablusgarp ve Kabil’e dönerse, müsebbipleri kabirlerinde de savaşın ateşinde yanacaklardır. O günlerde şu politikalardan Türkiye’ye gelecek zararın faturaları bedduâlara dönüşecektir. BOP’ta geri durmak AKP için mağlûbiyet değil, şeref ve izzettir. En az Hillary Clinton kadar olalım ve Troçkici neoconların yaktığı ateşi söndürmeye çalışalım. Gücümüz yetmiyorsa geri duruşumuzu ilân edelim. Önümüzde perişan Afganistan, külhaneye dönmüş Irak ve kan revan içindeki Kuzey Afrika dururken, Şam-ı Şerif’in de günahına girmeyelim. Unutmayalım ki, hiçbir devirde düşmanın yardımıyla Müslümanlar hürriyetlerine kavuşamamışlardır. İhtilâller bizi demokrasiye götürmez.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*