Bir Ulu Çınar: Hasan Dede

Memuriyet icabı geçmişte Kırklareli’nde görev yaptığım esnada tanıştığım arkadaşlarımla tekrar görüşmek ve bir sıla-i rahim yapmak maksadıyla, 31 Nisan 2017 günü Kırklareli’ne gittim.

Bu ziyaretimden haberdar olan Yakup Işıklar Ağabey Yeni Asya Temsilciliğinde beni bekliyordu. Sıcak bir karşılamadan sonra ikindi namazı vakti gelmişti, namazdan sonra dostları ziyaret etmeye başladık.

Kırklareli’nin emektarlarından, şahs-ı manevî çizgisinden ayrılmayan sıddık ve sebatkâr Mümin Özkan Abiyi işyerinde ziyaret ettik. Muhabbetimize, Efendimiz’den (asm) muhabbet katarak O’ Zat-ı Pak-i àlâ’dan bahisle, Yakup Ağabey bir ders yaptı. Dost ziyaretimiz akşama kadar Yakup Ağabey ile devam etti.

Ertesi gün Hüseyin Özlü, Hüseyin Kırmızıtaş ve Mehmet Kalınoğlu Beylerle ziyaretlere, kaldığımız yerden devam ettik. Bu arada Emekli eğitimci Burhan Gündoğdu Bey şehir dışında olduğu için kervanımızdan bir eksiklik hissettim.

Ertesi gün ziyaretimiz 2009 Yılında dar-ı bekaya yürüyen Sedat Kuranlı’nın kabrini ziyaret etmekle başladı.

Cenaze namazında Hızırbey Camii İmamı Ali Hoca, “Bildiği doğruları ile yaşayan ve bildiklerinden taviz vermeyen” rahmetli Sedat için iltifatta bulunmuştu.

Müteakiben, umreden yeni dönen Hacı Hasan Kiraz ve muhterem eşleri Seniye ablamızı ziyaret ettik.

Merhum Sedat Kuranlı’nın fedakâr ehl-i hizmet eşi Kadriye Bacımızı ve hizmetin müdebbirlerinden, evlâd-ı Salihan Elif Zeynep ve Nurefşan Kuranlı Bacılarımızı evlerinde ziyaret edip, Nurefşan ile Mesut Köseoğlu kardeşlerimizin nişanları için hayırlı duâlarda bulunduk.

Kırklareli’nin çınarları

Çınarlardan birisi, İstiklâl Mahkemeleri döneminde, bir çok masum insanın idamlarına şahitlik eden asırlık “Meydan Çınarı”; bir diğeri ise insanlığın en ağır bedel ödediği iki harb-ı umumiyi gören 106 yaşında Hasan Kalınoğlu dedemiz.

Hasan Dedeyi ziyaret edip hayır duâsını almak üzere evine gittik. Fırsattan istifade deyip, Hasan Dede ile bir röportaj yapmak, tarihe bir not düşürmek aklıma geldi.

“Hasan Dede, sizinle bir röportaj yapmak istiyorum, ne diyorsun?” dedim.

Hasan Dede: “Yaşlanmışım, aklıma pek bir şey gelmiyor, gene siz bilirsiniz,” dedi.

Ben de bu kadarcık tavizden yüz bularak sorularımı yönelttim.

Hasan Kalınoğlu kimdir?

1911 Yunanistan doğumluyum. 1923 yılında Türkiye’ye gelip Kırklareli’ne yerleştim. 46 dönemi Demokratlardan, 1967 yılında Risâle-i Nurlar’la müşerref olmuş, 47 yıllık Yeni Asya Gazetesi müdavimlerindenim. İki kız, iki erkek olmak üzere, dört çocuk, 13 torun sahibiyim.

Şahs-ı manevîyeye gönül veren elli yıldan beri aynı dâvâya içinde tavizsiz hizmete devam ediyorum elhamdülillah. Yeni Asya Gazetesi tarafından verilen “Hizmet Berâtı” hayatımın en güzel hatırası ve gazetemizin bir vefa vesikasıdır.

Yıllar öncesinden almış olduğu “Hizmet Beratı” hâlen evin baş köşesinde asılı duruyor.

Hasan Dede Berâtını ziyaretine gelenlere göstererek dâvâya olan sadâkatini onunla ibraz ediyor.

Hasan Dede, Gazeteyi günlük okuyor, okuduktan sonra gelini, aynı zamanda İstanbul’da hizmetin müdebbirlerinden Sait Hasan Kalınoğlu’nun da annesi Fatma hanımı çağırır, “Fatma, kızım bak gazetenin şu sayfasında önemli bir yazı var, okumanı tavsiye ediyorum” der.

Fatma Bacımızla geçmişte bir komşuluk hukukumuz olduğu için yanımızda rahat oturup, hem misafir perverliğini gösteriyor, hem de Hasan Dede ile alâkalı hatıraları anlatıyordu.

“Ev hâli, bayanlar sohbetine geç kaldığım zaman hemen ‘Fatma, sohbete geç kaldın, iş bitmez, amma sohbet biter, acele sohbete yetiş’ diye beni ikaz ederdi” diyor Fatma Hanım.

Fatma Hanım: “Babam hem beni, hem de çocuklarımı hizmet-i Kur’âniyeye hadim etti, ona ebeden minnettarız.” şeklinde duygularını bizlerle paylaştı.

Hasan Dede, Risale-i Nur ve Üstad Hazretleri ile ilgili duygularını bizimle paylaşır mısın?

“Risâle-i Nur seni tanıdım, okudum, buldum huzur.

Okudukça kâinatta Rabbimi buldum.

Hikmetleri anlattın, sana minnettarım ben sana.

Üstadım eserlerinle bana tanıttırdın Rabbimi, kâinatı ve kendimi.

Ne mutlu bana, gördüm hakikatleri.

Bu kadar mı güzel anlatılır iman hakikatleri?

Rikkate getirir kalpleri, Asa-yı Mûsayı okudum, gördüm.

Üstadım seni daha iyi tanımak için okuyorum Tarihçe-i Hayatını.

Çektiğin sıkıntılarla kazanılır bu Nur,

Talebeliğine kabul et bizleri ne olur…”

Hasan Dede, bu şekilde şiir tadına duygularını dile getirmiş oluyordu.

Bu arada Fatma Hanımın eşi Mehmet Kalınoğlu kardeşimiz de sohbete katkı da bulunarak babası hakkında şunları ifade etti:

“En başta bu hizmet-i Kur’âniyeyi tanımamıza vesile olan babama ben de minnettarım. Şükürler olsun bu hizmetleri tâ çocuklarımıza kadar intikal ettirdi. “

Hasan Dede yeni şeylere pek muttali değil; fakat eski hatıralarını mükemmel ve eksiksiz anlatıyor. Ben de bu halini bildiğim için kendisine eskiye dair bir soru yönelttim.

Hasan Dede biraz da askerlik hatıralarından bahseder misiniz?

Askere gitmek için Kırklareli’nden Diyarbakır’a buharlı trenle uzun, yorucu ve meşakkatli bir seyr u sefere çıktık. Diyarbakır’ın en meşhur semti olan Balıkçılarbaşı, Dağkapı’yı gezdikten sonra tarihî Hasan Paşa hanında bir hafta kaldık. Bu arada beşinci Harem-i Şerif olan Ulu Camiyi ziyaret ettik. Oradan askerlik mahallim olan Çaldıran’a kadar yaya olarak gittik. Tam dört sene askerlik yaptık…

Hasan Dede, askerlik hatıralarını anlattıkça keyif alıyordu. Daha sonra o da bize eski mahallere dair sorular sordu. Çaldıran şimdi nasıl, Diyarbakır çayhanelerinde tahta kürsüler vardı, duruyor mu, tarihî surlar ne güzeldi, hâlâ öyle güzel mi? şeklinde sorularla eskiye duyduğu özlemi dile getirmeye çalışıyordu.

Ayrılmak zamanı gelmişti. Müsaade isteyip kalkmadan önce, son bir soru sormak istedim.

Hasan Dede bize bir tavsiyeniz var mı?

Tavsiyem, uhuvveti, kardeşliği, samimiyeti elden bırakmayın. Cenâb-ı Allah sadâkatten ayırmasın diyorum.

Selâm ve duâ ile Allah’a emanet olunuz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*