Biz de, “Ekmeksiz yaşarız, hürriyetsiz asla!” diyebilirsek…

İlgili müesseseler insan hakları karnemizin yine zayıflarla dolu olduğunu tesbit etmiş. En büyük proplemimiz, adalet, hak ve hürriyetler…
Bediüzzaman niçin ömür boyu “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam!” sözünü terennüm etmiş, neden hayatı pahasına destanımsı bir mücadele vermiş? Daha yeni yeni kavramaya başlıyoruz.

İzzet ve şerefini düşünen insan, ekmeksiz yaşar, ama hürriyetsiz asla!
Aslında bu duygu, toplumun damarlarına işlemiş tarih boyu. Kıtlık içinde yaşadı, ağaç kabuklarıyla yaşadı, ama hürriyetsiz hayata râzı olmadı! Ne var ki, cumhuriyet sonrasında fena halde iğdiş edildi.
Artık toparlanma zamanı gelmedi mi? Hepimiz, hastane, postane, yol meselelerinden önce hak ve hürriyetleri kriter almalı.

“Biz de ekmeksiz, yolsuz, postanesiz yaşarız, ama hürriyetsiz yaşayamayız” diyebilmeliyiz!

Neden ekmekten önce hürriyet lâzım? Takip edelim:

– Fert, aile, toplum ve İslâm âleminin temel problemi hürriyetin/demokrasinin yokluğudur.

– Geri kalmamızın altı sebebinden birisi istibdattır, diktatörlüktür.

– Aydınlarımız, hatta dindar ilim ehli bile, hürriyetin imanın özelliği olduğunu bilmiyor.

– Bir kesimimiz hâlâ demokrasiyi küfür rejimi sayıyor.

“Önce hürriyet” denirse, peşinden ekmek gelir. Ekmek, hürriyetsiz olursa lezzetsiz olur. Hürriyet, ekmekten daha lezzetlidir. İşte demokratik ülkeler hem zengin, hem yolları, hem ekmekleri, hem hastane, hem postaneleri, hem okulları bol.

Bediüzzaman tam 103 sene önce hürriyetin, meşrûtiyetin, demokrasinin İslâmın, imanın özelliği olduğunu ispat edip yazmıştı.

Avrupa’nın bizi kapısında bekletmesinin bir sebebinin de demokrasi eksikliğimiz olduğu unutulmasın.
Kur’ân ve Sünnet baştan ayağa insan hak ve hürriyetleri, demokrasi, şeffaflık iken; içeride ve dışarıda bazıları maalesef hâlâ İslâmın diktatörlüğe müsait olduğunu zannediyor!

– Adı emniyet, barış ve merhamet olan İslâmiyet “Bir insanı haksız yere öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir!” dediği halde, “şiddet ve teröre izin veriyor” diye lânse ediliyor.

– Avrupa’da bazı çevreler hâlâ “İslâmiyet demokrasi ile bağdaşır mı?” endişesi içinde.
Oysa, İngiliz filozof Bernard Shaw: “Demokrasimizin bir adım ötesi İslâmiyettir” demişti.
Evet, şimdi, Bediüzzaman’ın hak ve hürriyetleri, meşrûtiyeti, cumhuriyeti, demokrasiyi İslâma göre tanımladığı ve “siyasetçilerin reçetesi” dediği Münâzarât’ı okumanın, anlamanın ve anlatmanın tam zamanı…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*