Sual: “Tam ihlâsa muvaffak olmanın en kolay, en etkili ve en tehlikesiz yolu nedir?”
Tam ihlâsa muvaffak olmak, bu dini, dinin sahibi olan Allah’a teslim etmekle, bir kul olarak O’na teslim olmakla ve O’nun yolunda ve önünde kendinden geçmekle başlar. Yani kendimizi mânâ-yı ismiyle değil; mânâ-yı harfiyle tanımlamakla, yani kendimizi müstakil bir isim olarak değil; bir ismi tamamlayan harf olarak görmekle başlar. Kendimizi, bir ismi tamamlayan harf olarak gördüğümüz dakikada benlik dâvâsı kalkar; “biz olma” şuuru devreye girer. Kendimizi “biz” olarak hissettiğimiz an, şahsî hiçbir kaygımız, ne makam, ne unvan, ne isim, ne resim, hiçbir derdimiz kalmaz. Benlik handikabını böylece aşabildiğimiz ölçüde, kendimizi “biz” havuzuna atmamız, “biz” havuzunda erimemiz, “biz” havuzunda kendimizden geçmemiz mümkün olur. Tam ihlâsa muvaffak olmanın en kolay ve en sağlıklı yolu da, işte bu “biz” havuzunu kavramaktan geçer. Çünkü burada bütün şeref “biz”e âittir, bütün şan havuzdaki herkesindir, bütün kıymet bütün fertlerindir, bütün başarı içinde eridiğin sosyal yapının bünyesinin harcını teşkil eder.
Benliğini dâvâsı içinde eriten ve sahip olduğu şeref ve makamı içinde bulunduğu sosyal yapı ile paylaşan Bedîüzzaman Saîd Nursî, davranışlarıyla, sözleriyle ve topyekun hayatıyla, tam ihlâsa muvaffak oluşun çağdaş bir modelini teşkil eder. Peygamber Efendimiz’in (asm), “İhlâslı olanlar da büyük bir tehlike üzerindedir” hadisinde işâret buyurduğu büyük tehlikelerden uzak durmanın yegâne çaresi Üstad Bedîüzzaman’a göre benliğini “biz” kavramı içinde feda etmektir.
* “Ben çekirdek gibi çürüdüm ve kurudum. Bütün kıymet ve hayat ve şeref, o çekirdekten çıkan şecere-i Risâle-i Nûr ve mu’cize-i mâneviye-i Kur’âniyeye geçmiş biliyorum”1 sözüyle;
* “Ben de sizin bu ders-i Kur’âniye’de bir ders arkadaşınızım… Ben makam sahibi değilim”2 ifâdesiyle;
* “Ben bir çekirdektim, çürüdüm gittim… îmân ile Cehennemden birkaç adamın kurtulmaları için, Cehenneme girmeyi kabul ederim”3 beyânıyla;
* “Said yoktur; Said’in kudret ve ehliyeti de yoktur. Konuşan yalnız hakîkattır, hakîkat-i îmâniyedir”4 kaydıyla;
* “Nurdaki ihlâsı bozmamak için, uhrevî makâmât dahî bana verilse, bırakmaya kendimi mecbur biliyorum”5 fedâkârlığı ile;
* “Ben, cemiyetin îmân selâmeti yolunda âhiretimi de fedâ ettim. Gözümde ne Cennet sevdâsı var, ne Cehennem korkusu! Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin îmânı nâmına bir Saîd değil, bin Saîd fedâ olsun. Kur’ân’ımız yer yüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem. Orası da bana zindan olur. Milletimizin îmânını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmaya râzıyım”6 beyanıyla Bedîüzzaman, tam ihlâsı yakalamanın ve muhafaza etmenin en tehlikesiz yolunun kendi nefsini bu yolda toprak bilmekten, vücudunu Yaratıcısına fedâ etmekten ve benliğini “biz havuzunda” eritmekten geçtiğini gösterir.
Dipnotlar:
1- Sikke-i Tasdîk-i Gaybî, s. 120
2- Emirdağ Lahikası, s. 367
3- a.g.e., s. 377
4- a.g.e., s. 317
5- a.g.e., s. 233
6- Tarihçe-i Hayat, s. 544
{mosmodule module=imza-}
Benzer konuda makaleler:
- Ben’i geçmek ve biz’e ulaşmak
- Sevap kazanma isteği ihlâsa zarar verir mi?
- Ders yapmak sırr-ı ihlas’a zarar verir mi?
- Îsâr hasleti
- Tam toprak gibi tevazu-u mutlakta bulunmalı
- Dijital ihlâs
- Dört pencereden iki bakış açısı
- Müthiş bir yangın
- Gerçek Barışa Harfî Bakışla Ulaşılabilir
- Bediüzzaman şahsını değil, eserlerini nazara vermiş
1963 Mersin Gülnar doğumlu olan Süleyman Kösmene, ilköğrenimini doğduğu köy olan Yarmasu köyünde yaptı. 1981 Mersin İmam-Hatip Lisesi; 1986 Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. Milli Eğitimin çeşitli kademelerinde öğretmenlik ve idarecilik yaptı. Yeni Asya Gazetesi Fıkıh Günlüğü köşesinde günlük yazılar yazmakta olan yazarımız, İstanbul’da yayın yapan Bizim Radyo’da ve EuroNur.tv’de programlar yapmaktadır. Evli ve üç çocuk babasıdır.
İlk yorum yapan olun