Biz Nurcuyuz kardeşim, Nurcu…

Su uyur düşman uyumaz demiş atalar.

Bizler ayaklarımızı uzatıp rahat döşeğimizde yatsak da…

Düşman uyumuyor.

Fitne asla hız kesmiyor…

Derin güçlerin derin taktikleri hiç bitmiyor.

Nuru söndüreceklerini zannedenler kap kara nefeslerini hep üfleyip duruyorlar.

Her fırsatı kullanarak hak yolunda gidenleri, iman davası uğruna her şeyini feda edenleri yollarından alıkoymak, onların içine fitne salıp davalarını akamete uğratmak, birbirine düşürüp kuvvetlerini boşa harcatmak için var güçleri ile çalışıyorlar.

Hani diyor ya Üstad, “şeytan bu hizmetin hadimleri ile çok uğraşır” diye.

Belki şeytan bile bunların şeytanlığından kaçıyor.

Çünkü,

İblise bile taş çıkaracak iblislik yapıyorlar.

Yahudi münafıkların izinde ve peşinde sürekli fitne ve fesada giriyorlar.

Şuna kesin inanıyoruz ki:

Derin güçlerin derin dehlizlerinde kurulan karanlık masalarda fitne hiç hız kesmiyor.

Ta Gladson’dan bu yana…

Ta 31 Mart fitnesinden bu yana…

Ta dessas İngiliz’in o gayr-ı meşru çocuğunu içimize soktuğundan bu yana..

Fitne hep devam etmiş.

En büyük hedefleri de Bediüzzaman ve davasını yok etmek.

Yok edemezlerse etkisizleştirmek, kuvvetini kırmak.

Müntesiplerini dağıtmak…

Örnek mi istersiniz?

Bakın Üstadın yüz yıllık hizmet sürecine.

Onun talebelerinin başına gelenlere…

Yeni Asya’nın uğradığı zulümlere…

Ve yine bakın Üstada gönül vermiş Nur camiasına.

Tırpanlaya tırpanlaya bir Yeni Asya kaldı ayakta.

Diğer bir çok grubumuzu ya susturdular, ya da emellerine alet ettiler.

Bazılarını da kullanıp attılar.

İlginç bir durum gerçekten.

Ve yine ilginçtir fitne çoğu kez başarıyor.

Çünkü;

Fitneciler son derece planlı çalışıyorlar.

Öyle ki;

Bunlar seni senden daha iyi tanırlar.

Kırk yıllık arkadaşının zaaflarını sana karşı kullanırlar.

Bir tarafa geçip öbürünü, öbür tarafa geçip berikini tahrik ederler.

Neticede bir birine düşürürler.

Tıpkı şu günlerde camiamıza yapmaya çalıştıkları gibi.

Nasıl mı diyorsunuz?

Şöyle ki:

Malum son yıllarda çok dehşetli olaylar yaşandı ve yaşanıyor da.

Herkes gibi bu olaylardan kardeşler de etkileniyor ister istemez.

Haksızlığa uğrayan birisini savundu mu…

Hemen bir itham ve suçlama…

Yok başka birine karşı mı çıktı, hemen başka bir fitne.

Şöyle dese başka, böyle dese başka bir itham…

Her bir olay için bir fitne hazır bekliyor yani.

Son derece planlı.

Tabi ki bu durumda da bazı kardeşler başlıyorlar birbirine husumet beslemeye…

Birbirini suçlamaya…

Geri plandaki gıybetler de cabası.

Hal böyle olunca da tesanüt ve ittifak ve uhuvvet cephesinde gedikler açılıyor.

Derin güçler de “fitne, fitne” diye ellerini oğuşturup tutuşturdukları fitne ateşini zevkle seyrediyorlar.

Acı ama gerçek bu.

Sözü çok uzatmayacağız.

Ancak bu noktada şunun da açık olarak bilinmesini isteriz:

Fitneciler fitneyi körüklemek için,

Bazı kardeşlerimizi Fethullah Hocacı diye itham ediyorlar…

Biz asla Fethullah hocacı olmadık ve asla da olmayız.

Bazı kardeşlerimizi de Tayyipçi diye itham ediyorlar.

Biz ki asla Tayyipçi de değiliz.

Bazı kardeşlerimizi cı-cı diye itham ediyorlar.

Biz cı-cı da değiliz…

Bazılarımızı da cu-cu diye itham ediyorlar.

Biz cu-cu da değiliz.

Biz Nurcuyuz kardeşim, Nurcu…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*