Bu nasıl hizmetkârlıktır?

İstedikleri kadar “biz efendi olmaya değil; hizmetkâr olmaya geldik” desinler, bu güne kadar şahit olduğumuz uygulamalarına baktığımızda söylediklerinin tam tersini yaptıklarını görüyoruz.

Memuriyetin gerçekten bir hizmetkârlık olduğunu; en alttaki bir memurdan en tepedeki yetkiliye varıncaya kadar her kademedeki memurun aslî vazifesinin millete hizmet olduğu bellidir. Ancak -istisnaları olmakla beraber- kahir ekseriyetiyle memuriyeti değil millete hizmetkârlık; tam tersine millete karşı bir baskı, bir tahakküm aleti olarak istimal ettiklerine hep şahit oluyoruz.

Bunun böyle olduğunu devletin herhangi bir kurumuna işi düşen vatandaşlar bilirler. Bırakın üst düzeydeki bir makamı işgal eden zatlara muhatap olmak; sıradan herhangi bir memura derdini anlatırken karşılaşılan kırıcı muameleleri ancak yaşayan garibanlar bilir.

Sıradan vatandaşlar için herhangi bir Belediye Başkanına, bir Kaymakama, bir Valiye, bir Milletvekiline, bir Bakana ulaşıp derdini anlatabilir mi? Bırakın sıradan insanları meselâ bir Bakanın hemen Cumhurbaşkanıyla görüşmesi; bir Kaymakamın, bir Belediye Başkanının öyle kolayca herhangi Bakan ile görüşebilmeleri dahi kolay değil.

Bu işlerin yadırganacak tarafı da devlet kapısında adamı olmayan kimsesiz insanların maruz kaldıkları kötü muamelelerin yanında; torpili olanlara bütün kapıların açık olmasıdır.

Şatafatlı bir yaşantı ile zevk-ü safa içinde hayatın tadını çıkaranların “efendi olmaya değil; hizmetkâr olmaya geldik..” anlayışları bu ise…

Üretime değil; israfa ve tüketime dayalı uyguladıkları yanlış politikalarla milyonlarca ailenin içler acısı durumunu görmezden gelerek, zevk-ü safa içinde hayatlarını sürdürenler mi millete hizmetkârlık yapacaklar?

Lâfta değil; gerçekten millete hizmet etmenin, kendileri için bir sorumluluk olduğunun farkındalar mı gerçekten?

Farkında iseler ve eğer “efendi olmaya değil; hizmetkâr olmaya geldik” ifadeleri nabızları tutmaya yönelik bir slogan değil ise, çok değil kısa bir süreliğine de olsa şu lüks ve şatafatlı yaşantınıza bir ara verip; milyonlarca işsizin, gariban fakirlerin yaşantılarını bir de siz deneyin bakalım. İşte o zaman belki sizin; “biz efendi değil; hizmetkâr olmaya geldik” nutuklarınızın bir inandırıcılığı olur.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*