Bu safderunluk yetmedi mi?

alt

ABD, Irak’ı işgal ettiğinde 1991 ve 20 Mart 2003’te, “Irak’a demokrasi, insan hakları getireceğini” vaat etmişti.

Bizde bazı safdiller buna inanmıştı. Hâlen daha inanıyor. İşte BOP çerçevesinde işgalin faturası:
Saddam’ın Irak’ı 30 yılda inşaa ettiğini, ama şimdi taş üstünde taş kalmadığını söyledi. (Tarık Aziz, Guardian 5 Ağustos 2010.)

– İşgal, ülkeye demokrasi değil, kan ve etnik bölünme getirdi, Irak’ı fiilen üçe böldü.

– İlk günler kurtarıcı olarak karşılanan Amerikan askerlerinin işkence, tecavüz ve katliâmları, Iraklıların ve işgali destekleyen bütün insanların yüzüne tokat gibi indi.
– İşgalde ülke kan gölüne döndü. Şiddet doruğa çıktı…
– Bir buçuk milyon Iraklı öldürüldü. Bir buçuk milyon kadın dul kaldı.
– 5 milyon çocuk öksüz veya yetim kaldı.
– 2 milyon kişi ülkesini terk etti,
– 2 buçuk milyon kişi de kendi ülkesinde mülteci konumuna düştü.
– Her 2 kişiden biri işsiz kaldı.
– Yüz binlerce Iraklı kız ve kadın (tecavüz edilenler dahil) geçinmek için Mısır, Suriye ve diğer ülkelere fuhşa sürüklendi.
– Savaş, alt yapıyı büyük ölçüde çökertti.
– Irak’ın en büyük gelir kaynağı petrol üretimi de işgal öncesi seviyenin çok altında. Petrol, çoğunlukla Amerikan şirketlerince işletiliyor.
– Savaştan tarihî ve kültürel değerler de yerle bir oldu, yağmalandı.
– Irak’ın 125 milyar dolar dış borcu olduğu tahmin ediliyor.

Şimdi düşünelim: İşgalden bu yana, 5400 sorti (uçakların bomba yüklenip Afganistan ve Irak’ın başına boca etmesi) İncirlik’ten…

Batılı güçler Libya’ya, Suriye’ye girip Müslümanı Müslümana kırdırdığı halde, aynı saflık (hainlik ve siyasî tarafgirlik değilse) gösteriliyor. Ne safderunlar var içimizde ya Rabbi!

İngilizler Hindistan, Mısır’ı, Fransızlar Tunus, Cezayir’i, Yunanlılar İzmir’i işgalleri sırasında (15 Mayıs 1919) “Müslümanlara ve Türklere medeniyet götürüyoruz” propagandasını bütün dünyaya yaymışlardı. Yunanlılar İzmir’e çıktıklarında halka akla hayale gelmedik işkenceler yapmışlardı. Hatay meselesinden Musul-Kerkük meselesine, Kıbrıs meselesinden Ege Adalarına, Batı Trakya meselesinden Ermeni meselesine, PKK’dan diğerlerine kadar, ülkemizi bölmeye ve parçalamaya yönelik bütün olayların arkasında aynı oyun var. Darbelerin arkasında da aynı ‘İkinci Batı’ var. Bunlar, Türkiye’nin “müteharrik-i bizzat değil, bilvasıta müteharrik olduğunu” göstermiyor mu? Avrupa/ABD, İsrail üflüyor, o oynuyor! O tenvim ile (uyutarak) telkin eder, biz kendimizden hayal edip, asammâne (sağırcasına) tahribimizde eser-i telkini icra ederiz (telkin edilenleri yerine getiririz).”

Bu safderunluk ve vahşî, siyasî tarafgirlik ne zamana kadar devam edecek?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*