Bugün (Aşûra Günü) Neler Yapılabilir?

Image

Muharrem ayının onuncu günü: “Aşûra Günü”dür (Bugün).

Muharrem ayı, Kur’an-ı Kerîm’de, kıymet verilen dört aydan biridir.

Bir hadis-i şerif meali şöyledir: “Ramazandan sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur.” [Müslim]

Normal 0 21 false false false MicrosoftInternetExplorer4

Allah-ü Teâlâ, birçok duaları Aşûra günü kabul etmiştir:

  • Hz. Âdem’in tevbesinin kabul olması,
  • Hz. Nuh’un tufandan kurtulması,
  • Hz. Yunus’un balığın karnından çıkması,
  • Hz. İbrahim’in ateşte yanmaması,
  • Hz. İdris’in canlı olarak göğe çıkarılması,
  • Hz. Yakub’un, oğlu Hz. Yusuf’a kavuşması,
  • Hz. Yusuf’un kuyudan çıkması,
  • Hz. Eyyüb’ün hastalıktan kurtulması,
  • Hz. Musa’nın Kızıl denizi geçmesi,
  • Hz. İsa’nın doğumu ve ölümden kurtulup, diri olarak göğe çıkarılması

Aşûra günü oldu.

Aşûra günü (bugün), nafile ibadet olarak neler yapılabilir?


1- Aşûra günü oruç tutmak sünnettir.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
”Aşûra günü oruç tutanın, bir yıllık günahları affolur.”
[Müslim, Tirmizi, İ. Ahmed, Taberani]
”Aşûra günü oruç tutan o yıl tutamadığı [nafile] oruçlarının sevabına kavuşur.”
[Deylemi]
”Aşûra günü bir gün önce, bir gün sonra da tutarak, Yahudilere muhalefet edin.”
[İ.Ahmed]
Aşûranın faziletinden faydalanın! Bu mübarek günde oruç tutan, melekler, peygamberler, şehidler ve salihlerin ibadetleri kadar sevaba kavuşur.” [Şir’a]
[Dikkat! Yalnız Aşûra gününde ve bir gün oruç tutmak mekruhtur. Bir gün öncesi veya bir gün sonrası ile tutmalıdır!]

2- Mümkünse, sıla-i rahim yapılabilir.

Mümkünse yakın akrabayı ziyaret edip, hediye ile veya çeşitli yardım ile gönüllerini almalıdır.
Hadis-i şerifte; “Sıla-i rahmi terk eden, Aşûra günü akrabasını ziyaret ederse, Yahya ve İsa’nın sevabı kadar ecre kavuşur.” buyuruldu. (Şir’a)

3- Aşûra günü, faydalı ilimle meşgul olunabilir.
Hadis-i şerifte;”Aşûra günü, ilim öğrenilen veya Allahü teâlâyı zikredilen bir yerde, biraz oturan, Cennete girer.” buyuruldu.

Ayrıca Kur’an-ı Kerim okumalı, kazası olanlar da kaza namazı kılmalıdır. (Şir’a)

4- Bugün sadaka verilebilir.

Sadaka vermek; sünnettir, ibadettir.
Hadis-i şerifte; “Aşûra günü, zerre kadar sadaka veren, Uhud dağı kadar sevaba kavuşur.” buyuruldu. (Şir’a)

(Dikkat! ”Bugün aşûra pişirmek ibadettir.” diye aşure pişirmek, günahtır!

Çünkü, böyle bir ibadet şekli yoktur.

Aşûra pişirmenin bugüne mahsus bir ibadet olmadığını bilerek,

bugün aşûra pişirmek veya başka bir tatlı yapmak ise, günah olmaz; sevap olur.

Bu inceliği iyi anlamalıdır!)


5- Bugün her zamankinden daha çok selam verilebilir.

Hadis-i şerifte; “Aşûra günü, on Müslüman’a selam veren, bütün Müslümanlara selam vermiş gibi sevaba kavuşur.” buyuruldu. (Şir’a)

6- Bugün çoluk-çocuk sevindirilebilir.

Hadis-i şerifte; “Aşûra günü, aile efradının nafakasını geniş tutanın, bütün yıl nafakası geniş olur.” buyuruldu. (Beyheki)

7- Bugün gusledilebilir.

Hadis-i Şerifte; “Aşûra günü gusleden mümin, günahlardan temizlenir.” buyuruldu. (Şir’a)


8 – Bugün, eve ufak-tefek erzak alınabilir.

Bu yapılırsa, bir sene boyunca evde bereket olur.

9- Bugün dua okunabilir.
Meselâ: Çeşitli dualar yanında, 10 defa şu duânın okunması da tavsiye edilir:


“Sübhânallâhi mil’el mîzân. Ve müntehel-ilmi ve mebleğar-rızâ ve zinetel-arş’

10- Bugüne mahsus olan nafile namaz kılınabilir.

·  Aşûra gününe mahsus olmak üzere kuşluk vaktinde 2 rek’at nafile namaz kılınabilir.
Bu namazın her rek’atında; 1 Fâtiha-i Şerîfe ile, 50 İhlâs-ı Şerîf okunur.
Bu namazdan sonra da 100 defa:
“Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed’in ve Âdem’e ve Nûh’un ve İbrâhîm’e ve Mûsâ ve Îsâ ve mâ beynehüm minen-nebiyyîne vel-mürselîn. Salevâtullâhi ve selâmühû aleyhim ecmaîn.’ denilebilir.
Aşûra gününe mahsus diğer bir nafile namaz olarak; bu gün öğle ile ikindi arasında 4 rek’at namaz daha kılınabilir.

Bu namazın da her rek’atında: 1 Fâtiha-i Şerîfe ile 50 İhlâs-ı Şerîf okunabilir.
Namazdan sonra:
70 İstiğfâr-ı Şerîf, 70 Salevât-ı Şerîfe ve 70 defa:
“Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azıym’ okunabilir.

Ardından, ümmet-i Muhammed’in (s.a.v.) kurtuluşu için dua edilebilir.

(Bilhassa Gazze olayları sebebiyle, ümmet-i Muhammed’in (s.a.v.) kurtuluşu için dua etmek bu senenin “Aşûra Günü”nde diğer senelere nisbeten çok daha önemli hale gelmiştir ve ihmal edilmemelidir!)

* * *

Aşûra günüyle ve matemle alâkalı şu mühim hususu da dikkate almak gerekir:

Âşura gününün maneviyatının berraklığı üzerinde, Kerbelâ karanlığının kesafeti de vardır. Peygamberimizin sevgili torunu Hz. Hüseyin, 10 Muharremde şehid edildi.

61. hicret yılının Muharrem’ine ait 10. gününde Hazret-i İmam Hüseyin (r.a.) 55 yaşında iken Sinan bin Enes isimli bir hain tarafından Kerbelâ’da hunharca şehit edilmiştir. Bu gadr ve zulmün arkasında Emevi Halifesi Yezid, onun Küfe valisi İbni Ziyad vardır. Yarım asır öncesinden Peygamberimizin bizzat haber verdiği bu ciğerleri yakan olay, Hazret-i Hüseyin’i “Cennet gençlerinin efendisi” olmak şanına yüceltmiştir.

O yüce imamın şehid edilmesi, elbette bütün Müslümanlar için büyük bir musibet ve üzüntü kaynağıdır.

Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali ve Hz. Hamza’nın şehid edilmeleri de, büyük musibetler ve üzüntü vesileleridir. Ama bu ölümler için bile, matem ilan edilip yas tutulamaz.

Peygamber Efendimiz, çok sevdiği amcası Hz. Hamza’nın (r.a.) şehid edildiği günün yıldönümlerinde bile, matem [yas] tutmadı. Matem tutmayı da emretmedi.

İslâm’da matem yasak olmasaydı, herkesten önce Peygamber efendimizin (s.a.s) vefatı için matem tutulurdu.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Matem tutan, ölmeden tevbe etmezse, kıyamette şiddetli azap görür.” [Müslim]
İki şey vardır ki, insanı küfre sürükler. Birincisi, birinin soyuna sövmek, ikincisi, ölü için matem tutmaktır.” [Müslim]

Şehitler mükâfatını almış; en yüce mertebelere ulaşmıştır. Yüce Allah’ın da zalimlere hak ettikleri cezayı en âdil bir şekilde vereceğinden şüphemiz yoktur. Kaderin hükmüne boyun eğen her mü’min bu olaya üzülür, ancak itidalini ve soğukkanlılığını kaybetmez. Duyguları, onu yanlışlara ve taşkınlıklara götürmez.

Çünkü, meydana gelen bütün olaylar, “ezelî takdirin bir hükmü”dür. Bu sebepten, bunu bir “yas merasimi” haline dönüştürmek, ehli-i sünnetin itikat ve inancına aykırıdır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*