Burhaneddin Rabbanî’nin duâsı

Maalesef korkulan oldu ve gidişata bakılırsa Afganistan’a barış gelme ihtimali biraz daha ertelendi. Afganistan’da Taliban ile devlet arasında “uzlaşma” temin etmek maksadıyla kurulan “Yüksek Barış Şûrâsı”nın Başkanı ve eski Cumhurbaşkanı Burhaneddin Rabbanî, Salı günü evine giden bir ‘canlı bomba’ tuzağı ile katledildi.

 

Bilindiği üzere İslâm dünyasının en sıkıntılı ülkelerinden biri de Afganistan’dır. Neredeyse çeyrek asır Rusların işgaline karşı direnmiş, Rusya’nın dağılması sonrasında hürriyetine kavuşacağı tahmin edilirken bu defa da iç kavgalara ve ihtilâflara sürüklenmiştir. Bu ihtilâflar, Amerika’nın işgali sonrasında iyice çığırından çıkmış ve her gün onlarca kişinin katledilmesi ‘normal’ karşılanır olmuştur.
Afganistan’ın içine sürüklendiği durumdan kurtulması kolay olmamakla birlikte, imkânsız da değil. Ülkede barışı temin için gayret gösteren eski Cumhurbaşkanı Burhaneddin Rabbanî’nin katledilmesi bu bakımdan Afganistan için ciddî bir kayıptır. Rabbani, ‘barış’ için çalışan ve sözüne itibar edilen bir isim olarak biliniyordu. “Yüksek Barış Şûrâsı Başkanlığı”na getirilmiş olması da buna delil değil mi?
Nasip olmuş, merhum Rabbanî ile 2006 yılında Kabil’de bir röportaj yapma imkânı bulmuştuk. 6 yıl önce yaşananlar ve söylenenler bugün için de geçerli. Burhaneddin Rabbanî, o gün de ‘ihtilâf’ların sona ermesi için çalışıyordu, öldürüldüğü gün de. Rabbanî, İslâm dünyasının Afganistan’da yaşananlar karşısında yeteri kadar ilgi göstermediğinden yana da dertliydi. Ona göre İslâm dünyası üzerine düzeni yapmış olsa, Afganistan bunca sıkıntıyı yaşamazdı.
Burhaneddin Rabbanî, Türkiye’nin Afganistan’a yardımları konusunda ise memnuniyetini dile getirmişti. Keşke daha fazla imkân olsa da Afganistan’ı sıkıntılarından uzaklaştırmaya yardımcı olabilsek. Afganistan’da yaşananlar tam bir “Asya münafıkları ile Avrupa dessas zalimleri” oyunu. Adeta varlık içinde yokluk çekiyorlar. Dağları aşıp gelen temiz suları var, ama içme suyu sıkıntısı çekiyorlar. Onlarca maden çeşitleri var, ama ülke fakirlik içinde yüzüyor. Hayvancılık yaygın, ama yine de ‘en fakir ülke’ olmaktan kurtulamamışlar. Gerçekten ‘fakir’ olsalar, Amerika kıtaları aşıp oraya yerleşmeye çalışır mıydı? Amerika, binlerce askerini kaybetmeyi göze alarak orada iktidarı elinde tutmaya çalıştığına göre vardır bir bildiği!
Bugünkü durumu bilemiyoruz, ama o gün ülkede en “meşhur” kişi merhum Şah Mesut idi. Agfanlıların çok sevdiği bu komutanın da yine bir suikastla katledilmiş olması acaba tesadüf müdür? Eski Cumhurbaşkanı Rabbanî de sevilen ve sözüne itibar edilen bir isimdi. Rabbani ayrıca, sık sık Türkiye’ye gelir, çeşitli toplantılarda konuşmalar yapardı. Sevilen ve sözüne itibar edilen bir isim olarak onun da Şah Mesut benzeri şekilde katledilmiş olması Afganistan’daki ‘oyun’un büyüklüğünü ortaya koyuyor.
2006’nın Ramazan ayında Afganistan’ın başşehri Kabil’de görüştüğümüz Rabbanî, “Türkiye’ye bir mesajınız var mı?” sorusuna şu cevabı vermişti: “Kardeş ve dost Türkiye halkının Ramazanını tebrik ediyorum. Ramazan ayı, bütün İslâm âlemine barış getirsin, barışa vesile olsun. Duâ edelim ki, bu birlik ve baraberlik daha da güçlensin. Kinler, savaşlar bitsin. Türk halkının İslâm âleminde büyük bir yeri vardır. İslâm medeniyetine de önemli katkıları olmuştur. İslâm tarihinde her zaman yapıcı bir rol oynamışlardır. Osmanlı, her yerde mazlûmun elini tutmuştur. Umuyorum ki Türkiye de aynı fonksiyonları icra eder. Türkiye devletinin yükselmesini, kendi halkımızın, devletimizin yükselmesi olarak görüyorum. Türkiye’nin güçlü olmasını dünyadaki barışın menfaatine görüyorum.”
Bediüzzaman’a muhabbetini ifade eden ve Risâle-i Nur’u okuduğu söyleyen merhum Rabbanî’ye Allah’tan rahmet temenni ederken Afganistan’ın barışa ve huzura kavuşmasını diliyoruz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*