Bursa’nın iki muhafız padişahı

Bursa, Osmanlı’nın ikinci padişahı, Orhan Gazi tarafından fethedildikten sonra, babası Osman Gazi’nin fethetmeyi çok arzulayıp da, fethi görmeden vefat ettiği, ama oğlu Orhan Gazi tarafından getirilip defnedildiği, Osmanlı’nın, devlet olarak ilk başşehridir.
Edirne başşehir olana kadar da, Bursa bu hususiyetini devam ettirmiştir. Aynı zamanda, İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmed’e kadar gelen, ilk 6 padişahın (Osman Gazi, Orhan Gazi, 1. Murad, Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmed ve onun oğlu, Fatih Sultan Mehmed’in babası), 2. Murad’ın da medfun olduğu bir şehirdir. Ayrıca, Cem Sultan vb. bazı şehzadeler de burada medfundur.

Bu, altı padişahın da, kendilerine has birçok hususiyeti var. Ama bunlardan ikisinin, Osmanlı’nın 36 Padişahı arasında da, “tek ve ilk” olma unvanları vardır. İşte bu iki padişah, aynı zamanda, Bursa’nın doğu ve batı girişlerindeki muhafız padişahlarıdır. Onlar, baba-oğul, iki padişah; Sultan Birinci Murad-ı Hudavendigâr ve oğlu; Yıldırım Bayezid Handır.

Murad-ı Hudavendigâr’ın, “tek ve ilk” olma hususiyeti şudur: Osman ve Orhan Gazi’nin, unvanları “Bey” idi. Osmanlı padişahlarının “Sultan” unvanını, ilk defa Sultan 1. Murad-ı Hudavendigâr kullanmıştır. Babasının başlattığı Rumeli hareketlerinden sonra, Avrupa’ya tertip ettiği fetih seferlerinden, 1. Kosova Savaşı’nda Müslüman olacağını söyleyip, yanına yaklaşan bir Sırplı tarafından kalleşçe şehid edilmiştir. Askerden ölümü saklanmış, yolda kokmasın diye, iç organları Kosova’ya, vücudu da, Bursa, Çekirge sırtlarındaki türbesine getirilmiştir. Bundan dolayı da Padişah 1. Murad, Osmanlı’nın ‘Harp meydanının tek şehid ve aynı zamanda iki tane kabri olan padişah’dır.” Hatta kendisinin 1365 senesinde hisar içinde yaptırdığı, Bey Sarayı’nın (maalesef, şu anda, o sarayın harabeleri üzerine ordu evi yapılmış vaziyettedir) karşısında inşa ettirdiği Sultan Camii’ne, Sultan’ın 1389’da Kosova’da şehid olmasından sonra “Şahadet” Camii adı verilmiştir.

Yıldırım Bayezid’e (1. Bayezid) geldiğimizde ise; onun da, babası gibi, Osmanlı’nın “ilk ve tek” olma husûsiyeti vardır. Haçlıların seferi üzerine, Niğbolu Kalesi’nin kumandanı Doğan Bey, kalede sıkışıp muhasara altında kalınca, sultandan yardım ister. Bunun üzerine, ani ve Yıldırım hızıyla kale önlerine gelen Bayezid Han, hem düşmanı, hem de Doğan Beyi ve kendi askerlerini şaşırtır. İşte tam orada “Yıldırım” unvanını alır. “Niğbolu kahramanı” olan ve ondan sonra da, girdiği bütün muharebelerden galib çıkan Yıldırım Bayezid, maalesef, Timur ile yaptığı Ankara muharebesinde mağlûp olmuştur. İşte o da, bundan mütevellid, “Osmanlının harp meydanının tek mağlûp ve esir padişahı” olmuştur.

Bursa’nın bu; doğu (Yıldırım semti) ve batı (Çekirge semti) girişlerinde adeta muhafız gibi türbeleri bulunmaktadır. (Garib bir tevafuk oldu. Yarın [8 Mart] vefatının sene-i devriyesiydir.)

Başta bu iki padişahımız olmak üzere, bütün padişahlarımıza rahmetler diliyoruz.

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*