Bütün Alanlar Milletin Alanıdır

Danıştay hükmünü vermiş:
“Sokakta bile başını örtmeyeceksin efendim. Yassah…
Başını örtersen çocuklara kötü örnek olursun!.. ”

Ardından Erdoğan Teziç zafer kazanmış kumandan edasıyla meydana çıkıyor: “Sokaklar da kamusal alandır. İsterse devlet eve bile karışabilir. Evde bile başörtüsü takmaya yasak getirebilir.”

Haydi bakalım.

Peki kim bu Erdoğan Teziç?

YÖK başkanı…

Bilimin ve hukukun ve ilmin en üst noktasındaki kurumunun başkanı yani…

Üstelik bir de anayasa profesörü…

Millete hukuk dersi veriyor!

Şimdi gel de saçını başını yolma.

Bir tarafta Danıştay gibi üst düzey bir hukuk kurumunun ilginç kararı…

Diğer tarafta bilimin en üst düzeyinde gözüken bir insanın örtü saplantısı…

Böylesine ülkenin en üst kurumlarını temsil eden kurum ve insanlardan hukuka, anayasaya, insan hak ve hürriyetlerine, adalet ve kanuna ve demokrasiye tam anlamıyla zıt fikirlerin ortaya çıkması zerre miktar demokrasi ve hukuka inancı olan bir insanı cidden endişelendiriyor.

Toplumun çek geniş bir kesiminde meydana gelen tepki bunun açık göstergesi.

İşte demokrat bir tepki:

“Büyük bir kesiminin başörtülü olduğu bir toplumda sokakta başörtü örterek çocuklara kötü örnek oluyor demek toplumu ve değerlerini hiçe saymak” demektir. (www.demokrathukukcular.com)

Öyle gözüküyor ki tepkiler devam edecek.

Buna çok şiddetli ihtiyaç da var zaten.

Demokrasiye, hakka, hukuka, adaletin üstünlüğüne inanan, insan hak ve hürriyetlerini şiar edinmiş demokrat ve hür düşünceli insanların sesi daha gür çıkmalı ki çağ dışı kalmış, ideolojik saplantılı, antidemokrat, insan hak ve hürriyetlerine saygısız zihniyetler meydanı boş bulmasın.

Bu madalyonun bir yüzü.

Bir de gözlerden kaçan diğer bir yüzü var.

O da şu:

“Ne hukukta, ne anayasada ve ne de kanunda olmadığı halde bir kamusal alan tabirinin şuurlara yerleştirilmesi.”

Bu husus ince bir şekilde gözlerden uzak tutuluyor.

Adeta bir “kamusal alan” dayatması yapılıyor.

Üstelik birçok kesimde sanki kamusal alan fiilen kabul edildi.

Öyle ki bazı demokrat kişiler bile bu dayatmaya ses çıkarmaz oldular.

En tehlikelisi de “kamusal alan” ve “kamusal olmayan alan” tabirleri ile fiili bir ayrımcılık içine giriliyor. Millete “Buraya kadar senin alanın, buradan sonrası kamunun alandır” denilerek devlet ve millet arasındaki uçurum derinleştiriliyor.

Böyle bir durum kabul edilemez.

Zira bütün alanlar milletin alanıdır.

Devleti devlet yapan millettir.

Cumhuriyeti, demokrasiyi, vatanı, toprağı koruyacak olan millettir.

Millet olmazsa devlet bir hiçtir.

Devlet ve devletin kurumları millete hizmet için vardır.

Çankaya da millete hizmet için vardır, Meclis de, Bakanlar kurulu da, asker de, vali de, memur da, öğretmen de millet için vardır. Bunlar milletin kurumlarıdır. Devletin bütün kurumları millete hizmet için vardır.

Anayasa, kanun, hukuk, adalet de millet içindir.

Demokrasilerde esas olan millettir.

Milletin temayülüdür. Devlet ve devletin kurumları ise sadece birer hizmetkardır.

Dolayısıyla bütün alanlar milletin alanadır.

“Kamusal alan-kamusal olmayan alan” ayrımına düşenlere duyurulur.

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*