Bütün kainat yardımlaşıyor

“Yalnızlık Allah’a mahsustur.” Diye bir söz vardır. Neden böyledir? Çünkü o kimseye muhtaç değildir. Yardıma ihtiyacı yoktur. Hep yardım edendir, yardım edilen değildir. İhlas Suresini okurken şöyle demekteyiz: “Allah Sameddir.” (İhlas Suresi, 2) Samed kelimesi ise, hiçbir şeye muhtaç olmayan, her şeyin kendisine muhtaç olduğu anlamına gelmektedir. Bundan şunu anlamak mümkündür. Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, ancak bütün mahlukat O’na muhtaçtır. Yaratılmalarında, hayatlarının devamında, rızıklarının temininde, ihtiyaçlarının karşılanmasında v.s. hep O’na muhtaçtırlar.

Varlıkların iki önemli yarası vardır. Bunları tedavi etmeden ihtiyaçları giderilemez. Nedir bu yaralar? Biri âcizlik, diğeri ise fakirliktir.

Hiçbir varlık kendi kendine yeterli değildir. İhtiyaçlarını karşılamakta kafi derecede gücü yoktur. Güneş doğmasa onu hangi güç getirebilir? Yağmur yağmasa onu yağdırmaya kimin gücü yeter? Ağaçlar ve sebzeler meyve ve sebze vermese onları kim etkileyecektir? Boğazından aşağı geçen lokmayı vücudun hücrelerine dağıtacak hangi insanın bilgi ve gücü vardır?

Bu kadar âciz birinin ben yapıyorum, ben şöyle ediyorum gibi sözler etmesinin ne kıymeti vardır? Gerçekte gücünün yettiği bir şey mi var?

Varlıkların en güçlüsü olan, akıllı ve ileriye dönük plan ve programlar yapan insan olduğu halde beslenmesi ile ilgili tasarrufu elindeki lokmayı ağzına götürmekten ibarettir. Eline geçmeden önce onun meydana gelmesinde bir katkısı yoktur. Boğazından geçtikten sonra da bir katkısı yoktur. Onun tasarrufuna verilen kısım eli ile ağzı arasındaki mesafedir.

Görüldüğü gibi insan kendi ihtiyaçlarını karşılamaktan aciz ise diğer varlıklar bundan çok daha fazla acizdir. Güneş yakıtını kendisi mi temin ediyor? Dünya güneşin etrafında kendiliğinden mi dönüyor? Koyun keçi gibi hayvanların bütün sermayesi hayatı olduğu halde onu insanın emrine kendiliğinden mi veriyor? İpek böceği giymediği bir ipeği niçin dokuyor? Arı balı kendi için mi yapıyor?

Bütün bunlar birer yardımlaşmadır. Varlıklar âlemindeki tüm varlıklar bir yardımlaşma içindedirler. Güneşin doğmasından yağmurun yağmasına, ipekten bala, o cazibeli görüntüsü ile müşterilerini davet eden meyvelere kadar her şey yardımlaşıyor. Hayatını bir basamak yukarıya çıkarmak için her varlık koşuyor. Bulunduğu yerden daha mükemmel bir yere doğru koşuyor. Allah’ın her varlığa koyduğu terakki meylini canlı tutuyor. Bitki hayvan mertebesine, hayvan ise insan mertebesine yükselmek istiyor.

İnsan ise, Allah’ın rızası dairesinde en mükemmele doğru koşmakla görevlidir. Herkes bir kemale doğru koşarken, insanın bundan bigane kalması, bir adım ileriye gitme azmi içinde olmaması yakışık almaz. Sesine ses, nefesine nefes verecek, terakki merdiveninin basamaklarını adım adım çıkacak bir gayrete ihtiyacı vardır.

Elini açıp şöyle demeye mecburdur. Allah’ım! “Ancak sana ibadet eder, ancak senden yardım isteriz.” (Fatiha Suresi, 5) Varlık âleminde herkes bu duayı her an yapmaktadır. Bütün varlıkların sözcüsü olarak biz de günde kırk defa bunu okuyor ve Allah’ın yardımını istiyoruz. Bunu her okuyuşumuzun ardından başımızı secdeye koyarak aczimizi ifade ediyoruz.

Acizliğimiz ve fakirliğimiz en büyük sermayemiz ve zenginliğimizdir. Kurtuluş vesilemizdir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*