Büyüklerimizin başka işi kalmadı mı?

Hükümet, özel sektör yayınevlerinin Risale-i Nur’u basmasına bandrol yasağı getirerek engellemeye yoluna gidiyor. Bunu bir yayınevinin yaptığı Risale tahrifatının önüne geçme bahanesiyle devlet korumasına alarak yapacağını iddia ediyor. Bütün ikaz ve uyarılara rağmen bu hususta geri adım atmak istemiyor gibi görünüyor.

Kemalizmin ruhu ile dönen devlet çarkının, ilerde Risale-i Nurları kendine göre uyarlamayacağının garantisi var mıdır? Devletin manyetik alanına giren ve onunla özdeşleşen kişilerin, çevrelerin ve düşüncelerinin nasıl bozulup yozlaştığını geçmişte görüp şahit olmadık mı? Üzerine vazife olmayan işlere el atmak akıllıca bir iş midir? Büyüklerimizin uğraşacak başka bir işi kalmadı mı?  

Mısır’daki sağır sultan bile Türkiye’deki eğitimin perişan bir halde olduğunu biliyor. Yetersiz okullar, ihtiyaca  cevap vermeyen öğretmenler, eğitilmesi gereken eğitimciler, demokratikleştirilmeyen eğitim mevzuatı, istikbali heba olan nesiller ıslâh beklerken, büyüklerimiz, bandrol yasağıyla Risale basımına el koymuş. Gelir dağılımı perişan bir halde. Bunu  düzelteceği yerde, büyüklerimiz başka işlerle meşgul.

Devlet kurumlarında israf, gereksiz harcamalar sınır tanımıyor. Masrafları azaltmak için bir çok alanda devlet küçülmesi gerekirken, yeni birimler açılarak masraflar çoğaltılıyor. Bir çok kamu kurumunda tahsisatlar gereksiz yerlerde kullanılıyor. Bu işlere bir çeki düzen vermek gerekirken, buna bakılmıyor.

Üniversitelerde, farklı alanlarda ülke ihtiyacının çok çok üstünde öğrenci alınıp mezun ediliyor. Mezun olanlar iş bulamıyor. İş bulamayan diplomalılar stres yaşıyor. Buna çare arayışına girilmiyor.

Belediyelerde ve bir çok kamu kurumunda yolsuzluk, usûlsüzlük olayları yaşanıyor. Bunu asgariye indirmek için çözüm üretilmesi gerekirken, bunu yapmayan büyüklerimiz, Risale basımına şekil vermeye çalışıyor.

Şehirlerin dikkat çekici yerlerindeki billboardlarda teşhir edilen müstehcen resimlerle, gazete ve dergi sayfalarıyla, tv ekranlarıyla, internet siteleriyle toplumun ahlâkî yapısı çökertilmeye çalışılıyor. Bunu önlemeyen büyüklerimiz, Risale basımını önlüyor.

Toplumun ruh ve beden sağlılığını tehlikeye atan sigara ve uyuşturucu kullanımı, gittikçe artarak ilk okul çocukları seviyesine kadar inmiş. Bu gündeme gelmiyor.

Ülke nüfusuna göre dünyanın en kalabalık ordularından birini besleyen devletimiz, onu modernize ederek diğer ileri, demokratik devletler gibi sayısını azaltıp teknolojisini yenileme hususunda adım atmıyor. Devletin belini büken askerî harcamalarda kısıntıya gidilmiyor. Genel Kurmayı Millî Savunma Bakanlığına bağlama yönünde teşebbüste bulunulmuyor.

Devleti temsil eden büyüklerimiz, hamasî nutuklarla sık sık İsrail’e atıp tutuyor. Ama İsrail’le yapılan milyarlarca dolarlık silâh anlaşmalarından birini dahi askıya almaya yanaşmıyor. Onlar bu yanlışları gündeme alıp düzeltecekleri yerde, bandrol yasağıyla Risale basılmasını yasaklama anlamına gelen işlerle meşgul oluyorlar.
Sözün özü: Devleti temsil eden büyüklerimiz kendi işlerine baksınlar. Dinî cemaatleri, dinî ve kültürel sivil hareketleri ve faaliyetlerini, kitap ve Risale basımını rahat bıraksınlar. Meşrû hürriyetleri kısıtlamasınlar. İşlerde adaletsizlik, usûlsüzlük, kanunsuzluk varsa onu düzeltsinler. İyi ve faydalı işleri teşvik etsinler, kötü işlere yol vermesinler. Onlardan istenen budur. Kitap ve Risale basımını devletleştirmek değil.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*