Çanakkale gazileri ile hatıralar paylaşmıştık!

“RUH” denilince ruhsuz kalan insanlar çoğalınca “Çanakkale ruhu” anlaşılamaz oldu!
Halbuki;

Çanakkale Deniz ve Kara zaferlerini kazanan dedelerimiz ki; onların anaları, eli kınalı nişanlıları, hanımları, Anadolu’nun inanılmaz bir ruha sahip kızları, gelinleri; Emineler, Fatmalar ve Haticeler ve bu yiğitlerin ata ve babaları 5 yıldızlı otellere değil ölüme gönderdiler bu yiğit Mehmetçikleri…

Onlardaki ruh hâline ne yazık ki şimdilerde son derece uzak davranışlar sergiliyoruz biz torunları.
Bu;
Çok rahatsız edici bir vaziyet!
Maalesef…
Ayrılık-gayrılık taslayanlar, yarın; onların yüzüne nasıl bakacaklar?!
Bu zaferlerin elde edildiği tarih 1915. Osmanlı, Çanakkale’de son dönemlerinin EN BÜYÜK ZAFERİNİ kazanıyor! Önemi burada. 1915`de—Allah korusun—Çanakkale hezimetle sonuçlansaydı ne olacaktı?
5 yıl sonra, yani 1920’de Meclis`in açılması hayal bile edilemeyecekti, 8 yıl sonra 29 Ekim’de ise Cumhuriyetimizin ilân edilmesi asla mümkün olamayacaktı. O yüzden, Çanakkale`ye birçok uzman; ‘Türkiye Cumhuriyeti`nin önsözü’, ‘Türkiye Cumhuriyeti`nin ana rahmi’, ‘Cumhuriyetimizin başlangıç noktası’ derler.

***

Çanakkale’de büyük oranda aydın şehit düştü. Analar, nişanlılar-sözlüler ve tazecik gelinler senelerce yaşmaklarını bir mendil gibi, gözyaşlarını silmek için kullandılar!
Kolay mı bu?!
253 bin bizim şehidimiz var. 270 bin de İtilâf devletlerinin kaybı bulunmakta. Dünya açısından Gelibolu Yarımadasının önemi: Yarım milyondan fazla gencin o küçücük kara parçasında can vermesi… Yeryüzünde bu kadar gencin uğruna can verdiği bundan daha küçük bir kara parçası yok!
Bu vesileyle Çanakkale ruhunun çok iyi anlaşılması lâzım; tarihiyle ve yaşanan alanlarıyla…
80 binin üzerinde üniversitelimizin Çanakkale’de can verdiğini biliyoruz. Bu sayıdaki aydın dedelerimizin yeri tabiî ki bu gün bile doldurulamıyor!

***

Bu arada:
ANZAC bir milletin adı değil. Avustralya ve New Zelanda kolorduları demek…
Ancak savaş sonunda Yeni Zelanda bir ulus, Avustralya ayrı bir ulus olduğunu anlıyor.
‘Eğer Çanakkale Boğazı düşerse, bizim de boğazımız gider, bir daha belimizi doğrultamayız’ diyerek Türk, Kürt, Pomak, Çerkez dedemiz çok şuurlu bir şekilde gelip burada severek ve isteyerek can veriyorlar. Bu vatan için canlarını hiçe sayıyorlar.                                    
Çanakkale Zaferlerini en iyi anlatan şahsiyet şüphesiz Millî Şairimiz Mehmet Âkif’tir…
“Sana ağuşunu açmış, duruyor Peygamber!”
Diyerek “Bedrin Arslanları”nı takip eden ecdâdımızı en iyi o dillendirebilmiştir.

***

1980’li senelerin başında birçok Çanakkale muharibi olan gazi dedelerimiz ile görüşüp hatıralarını paylaşmıştık.
Çanakkale’nin Ezine ilçesi, Geyikli Beldesi’nden Halil Helvacı şunları anlatıp tüylerimizi diken diken eylemişti:
“Evlât; ben Trablusgarpta da Galiçyada da harb ettimdi. Ama Çanakkale’mizin soğuğu bir başkadır… Çekiyorum tetiği çekiyorum patlamıyor. Verdim tüfeği arkadaşıma bu meret niye patlamıyor dedim. Yüzüme bakakaldı. ‘Ne tetiği senin parmaklar kopmuş! deyince cız etti içim. Bir daha harbe giremiycem diye kahır ettimdi.”
Öğrencilerimle İbrahim Dedeyi ziyaret ediyorduk. O da Çanakkale/Seddülbahir Cephesi kahramanlarındandı. Şu hatıratını ömrüm boyunca unutmam mümkün değil:
“Gavur makineli tüfeği icâd etmiş. Takır takır her yanım. Arkadaşlarım bir arpa demedi gibi düşüyordu toprağa şehit… ‘Anacığım!.. Yandım anacım.. yandım…’ derdi ana kuzuları toprağa düşerken. Komutanlar bize balmumu dağıtırlardı. Kulaklarımıza balmumu tıkardık gülle sesleri, mermi sesleri o kadar huzursuz ederdi adamı. Top gülleleri yere vurunca üç minare boyu göğe yükselirdi ana kuzularının vücut parçaları debelenirdi toprağa karışık. Aha şu kürek kemiğimin üzerindeki şarapnel parçasıdır. Muhtar ‘Tıp ilerledi, aldıralım bu parçayı’ dedi. Kızdım… Hiç aldırır mıyım? Yarın-bürgün Allah’ın huzuruna hesap vermeye çıkınca bu şarapnel parçası şahidimdir!”

***

Bu gün;
Çocuklarımız, gençlerimiz; ülkemizin dört bir yanından Annesinin babasının elini-yanağını öpüyor. Otobüse biniyor ve hiç görmediği şehit dedelerini ziyarete geliyor.
Bu; mükemmel ve olağanüstü bir duygudur. Bence buradan bile günümüzde bir roman rahatlıkla çıkar. Neden geliyor bu çocuklar Çanakkale’ye? Çünkü o, bugün var ise, o gün şehit olanlar sayesinde… Allah onları sebep kılmış. Gelen gruplar çok farklı… Gençler, çocuklar; orta ve ileri yaş grubu.
Çanakkale’miz yeniden bu ülkenin çimentosu oluyor. Bu kahramanların kerâmeti bu gün de bizleri sarmalayıp ısıtıyor.
Allah şefaatlerinden ayırmasın…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*