Çatışma Kandahar´da değil

Esas mücadele İsa’nın (as) coğrafyasında… Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belliydi. İkizleri Pentagon’la birlikte tahrip ederken Amerikan idaresini rehin almış komitenin, bu defa silâhlarını dünyanın en yüksek dağlarında deneyeceğini biliyorduk. On yıl önce baba Bush zamanında yeni silâhlarını çölde ve dünyanın en çukur yeri olan İsrail’de deneyenler, bu defa Pamir’e yöneldiler.

53 bin Amerikan askerinin bu zihniyetçe Orta Asya’ya kaçırıldığını, hayatını emniyette göremeyen ve çok da akıllı olmayan oğul Bush itiraf edemez. Yahudi tüccar, tanesi 1,3 milyon dolara gelen füze mermilerinin hesabını kimden alacağını tam çözebilmiş değil. Silâhların fabrikadan ayrılmış olması, oluşan hava ile silâh üreten firmaların hisse senetlerinin borsada zirveye yükselmesi ve çoktandır durgun olan çarka hareket gelmesi bazıları için güzel görünebilir. Fakat Kandahar’da harcanan cephanenin karşılığının Orta Asya’dan alınması için hayli zamana ihtiyaç var gibi. Memuru 50 dolara çalışan Orta Asya ülkeleri, kolay kolay Bush ile ortağı bin Ladin’in faturasını ödeyeceğe benzemiyor. Zira Körfez’in etrafına konuşlandırılan devletçiklerin bir İngiliz dizaynı olduğunu herkes biliyordu. Baba Bush’un macera ortağı Saddam’la oynadığı oyunun Orta Asya’da tutmayacağını anlayacak kapasite oğul Bush’da yok gibi. Moskofa diz çöktürmüş Kafkas ve Türk halklarını atlatarak Orta Asya’yı sömürmek biraz hayal değil mi? Bu iki milletin karakterinde mevcut olan “savaş” ruhunu eski KGB ajanı ile zavallı oğul Bush sezemezlerse dünyaya yazık edecekler.

Amerika yönetiminin yardımıyla işbaşına zorla getirilen Taliban’ın sefalete uğrattığı insanlar ayakları üstüne dikilmeye çalışırken yine Amerika ve İngiltere odaklı güçlerce perişan edilen Pakistan halkının dramını hür dünya daha fazla seyredemeyecektir. Haris silâh tüccarını iflâsa ve Amerikan-İngiliz yönetimlerini mağlubiyete götürecek süreç maalesef Kabil’deki masumları öldüren ilk füzeyle başlamış oluyor.
Bush, Blair ve Putin ısrarla bu savaşın Müslümanlarla alâkasının olmadığını söylüyorlar. Amerika terör ağıyla savaşta olduğunu iddia ediyor. Evvela dünyanın başına belâ olan terörün Afganistan’dan kaynaklandığını neden ispat edemiyorlar? Orta Asya pastasını paylaşmak isteyenler bir-iki telefon görüşmesiyle ikna oluyorlar ve delillerin mevcut olduğunu söylüyorlar. Dünyanın hür bir şekilde bilgilenebileceği bir mahkemede bu deliller sergilenmezse, bu alçak ve iğrenç oyunun yarın dünyanın başka bölgelerinde oynanmayacağına kim teminat verebilir ki… Zira savaş İslâm topraklarında oluyor. İslâm coğrafyası, “silâh deney laboratuvarı” olarak kullanılıyor. Ellerinden ekmekleri alınmış, bu soğuk mevsimlerde dağ başlarında hayatlarını kaybedenler de Müslüman çocukları..
Amerikan halkı ile Avrupa’da TV’lerin başında bu dramı izleyenler, müsebbiplerini lânetle anıyorlar. Herkes biliyor ki, bu olayın “terör ağı” ile alâkası yok. Dünya zenginliğini paylaşmak isteyen ve mutluluklarını mazlûmların kanlarında, gözyaşlarında ve feryatlarında arayan “haris” bir avuç dünya düşmanının, dünyanın en büyük devletlerini böyle rehin almalarına, söz konusu ülkelerin ahalisi fazla sabredemez.

Avrupalı liderlerin İslâm lehindeki beyanatları, ahalinin infialinden kaynaklanıyor. Avrupa ve Amerika’da inkişaf etmiş “insan sevgisi” ve bu sevgiyi amaç edinmiş kuruluşların baskısı, politikacıların yanlış kararlarını düzelttirecek kuvvettedir. Belli grupların kontrolündeki medyanın çizdiği resimlerle, ahalinin çizdiği ve yaşadığı resimler çok farklı. Ve bu suçlu medyanın zaman zaman cezalandırıldığı da artık görülüyor.
Afganistan dağlarını boşu boşuna bombalayan Amerika’nın mağlubiyetini daha önce de belirtmiştik. Kamuoyunun yakında Amerika’nın tamamen aleyhine geçmesiyle, mağlubiyetin sızısı ekranlara da yansıyacak. Dünya zındıka komitesinin bu havadan istifade ile tüm dünyada din hürriyetlerini kısıtlama girişimlerine karşı Hıristiyan-Müslüman ittifakının devam ettiğini de bu arada belirtmiş olalım.

Bir savaşı başlatmanın bir savaşı bitirmekten çok zor olduğunu biliyoruz. Deccaliyetin, İsa’nın (as) çocuklarını rehin alarak giriştiği bu çatışma Kandahar’da değil, New York ve Avrupa merkezlerinde neticeleneceğinden, bakışlarınızı güneşin battığı ülkelere dâvet etmek istiyorum..

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*