Çatla Sodom, Gomore! Patla deccalist 2. Avrupa…

altBediüzzaman Avrupa’yı ikiye ayırıyor. İnsanlara teknoloji ve fenlerle yardımcı olan birinci Avrupa’dan ayırdığı sefahet ve dinsizliğin Avrupa’sı semavî dinlere inanmayan, dünyayı ve eşyayı ilahlaştıran tek gözlü materyalist Avrupa… 2. Avrupa…

Aklı gözüne inmiş, manevî duyguları inkâr etmiş ve insanî değerlerden arınmış bu Avrupa’nın üstadı, elbette maddeci felsefedir.

Bu felsefenin takipçileri de aralarında ayrışıyorlar: Hürriyetçi geçinen sefihlerle, dinsizlik düşüncesi etrafında komiteleşerek ihtilâlci konumuna gelen sosyalist, komünist, Troçkist veya neoliberal geçinenler, yeni bir ayrışma ile semavî dinlere düşman olmuşlar…

İnsanlığın ve fıtratın düşmanı olan bu iki fikir cereyanının köklerini Habil ve Kabil zamanından; Nemrutlara, Firavunlara, Dakyanuslara, Mezdeklere, Ebu Cehillere, Çingizlere, Deccal ve Süfyanlara kadar takip edebiliyoruz. Tarih onların hikâyesini anlattığında helâk olmuş halklardan bahseder. Kimi Sodom ve Gomore veya Pompei gibi sefahetle yerlere yapışırken diğerleri de Karun gibi inkâr ve tuğyanlarıyla yerin altına diri diri çektirilmişler. İsyan ve sefahetle insanlığı baştan çıkarıp perişan eden bu cereyanlar, kuvvet bulup toplumlara musallat olduklarında, insanlık kan ve gözyaşıyla inlemiş ve yurtları yangınlarla külhanelere dönmüş. Zayıfladıklarında ise medeniyetler bütün güzellikleriyle baharlar gibi yeryüzünü şenlendirmiş.

İslâm medeniyetinin tarihin gözlerini kamaştıran incileri Maveraünnehir, Bağdat ve Harran’ın bin bir san’at ve kültür eserlerinin birinci Deccaliyetle nasıl yerle bir edildiğini bilenler şu yazımızdaki meramımızı daha rahat anlayabilirler.

MEDENİYET DÜŞMANI 2. AVRUPA…

Dünyamızın bin senelik mahsulâtının Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında Deccaliyet Avrupası’nca yakılıp yok edildiğini Bediüzzaman söylüyor. Sebepler perdesini ferasetiyle aşanlar bilhassa İkinci Dünya Savaşı’nda helâk olanları açıkça görürler. İmansızlık ağacının zakkum meyveleriyle midelerini dolduranların, dünyanın nazenin yüzünü nasıl kan ve başka pisliklerle kirlettiklerini, o sayfalara bakanlar elbette müşahede edeceklerdir. Çekirgeler gibi bazen azalan ve bazen felâkete dönüşen bu cereyanların 1980’lerden sonra Müslümanların cehalet, fukaralık ve nifakından istifade ederek yeniden dünyayı ateşe vermeye başladıklarını, günümüzden geçmişin derelerine baktıkça, hüzünle seyrediyor ve millet olarak gafletimize ağlıyoruz.

Avrupa’da 1945’e kadar yoldaşlarıyla yanıp kavrulan bu dinsizlik cereyanları, Hıristiyanlığın tekrar ayaklanmasını sağlayan Asyalı ve Afrikalı Müslümanlara içten içe hışımla doluyorlardı.

Kendilerince Hıristiyanlığı 1940’lara gelirken bitirmişlerdi… Mesih’in dönüşünden ve cemaatine anlattığı Kur’ân ve Peygamber mu’cizelerinden haberdar olmaları geç oldu. Zirvede iken ikinci Avrupa, cehennemi bir çukura yuvarlandı Kuzey Avrupa’da… Ondan sonra diş biledi Asya’ya ve bilhassa Anadolu’ya…1980 tarihî çekirgelerin yeniden toparlanma tarihinin başıdır. 2017 ise; bahçelerimize, ekin tarlalarımıza ve bağlarımıza hüzünle dönüp baktığımız tarih oldu.

GÜNÜMÜZE GELİNCE

Felâketler geride kaldı… Ümmetinin başına geçmiş Mesih, toparlıyor cemaatini… Sefihlerin medeniyet fanteziyeleriyle uyuttuğu insanları derin uykularından, bu defa Deccalist Avrupa tahrip ve cinayetleriyle uyandırdı. Ve birinci Avrupa toparlanma sürecine gireli tam 3 sene olmuş… Christian Wulf’un yolundaki insaniyetperver siyasiler, canlarını dişlerine takarak ikinci Avrupa’nın hile dolaplarını devirmeye başladılar. Bilhassa Fransa ve Almanya’ya dikkatlice bakalım. Papa Francesco, ikinci Avrupa’ya yeni bir nota verdi: İslâm barıştır. Ve hakikî Müslümanların terörle hiçbir alâkaları yoktur. Yani IŞİD’in, Boko Haram, Eş Şebap, El Kaide, PKK ve diğer terör örgütlerinin faturaları neoconların elinde kaldı. Neoliberallerin dağılacak dediği Avrupa Birliği hücum için son hazırlıklarına başlıyor. Vatikan, bütün semavî din mensuplarını barış cephesine çağırıyor, Haydar Aliyev Camii’nde… Anlayacağınız gibi, bu defa Kuzey Avrupa üzerinden gelecek hava dalgası kasırga olmayacak gibi. Yalnızca barışçıların yelkenlerini şişirecek. Hasis menfaatleri uğruna bu barış hareketine karşı çıkan Müslümanları uyarma vazifesi de hakikati bilenlere ait olmalı.

İşte onun için çatla ey ahlâksızlığın tarihteki merkezleri olan Sodom ve Gomore diyoruz. Dini hürriyetlere taraftar görünürken, İslâm itikadı ve ahlâkını yok etmeye çalışanlara rağmen… Suriye ve Irak’ın tekrar birliklerine kavuşmasına engel olmaya çalışanlara rağmen… İslâm dünyasını Sünnî ve Şia diye parçalamaya çalışanlara rağmen… Barış güneşi Ortadoğu’yu ısıtmaya başladı. Pisliklerini incecik kar ve buz tabakalarının altına saklayanların vay haline… Ne McCain, ne Katar şeyhi, ne krallar ve ne de neoconlar; cinayetlerdeki delilleri karartmaya zaman bulamayacaklar. Deccalist Avrupa’yı da kurtaramayacaklar. Ne PEGİDA’lar, ne AfD’ler, ne Krokowski ve ne de diğerleri…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*