Cehennemi hak etmek zoru başarmaktır

Image
Fani dünya cazip geldi, aldandın,

Hazır lezzetlerin zevkine daldın,

Kervan uzaklaştı, geride kaldın,

Davran gönül, daha ne bekliyorsun.

A.Y.

 

“Hayatta en başarılı insanlar kimlerdir” diye sorulduğunda, “Cehennemi hak edenlerdir” denilse hiç de yanlış olmaz diye düşünüyorum! Gerçekten de bir insanın cehenneme müstahak olması, çok zor bir iştir. Cenâb-ı Hak merhametlilerin en merhametlisi olduğundan ve kullarını çok sevdiğinden, hiçbir kulunun cehenneme girmesini arzu etmemiş. Onun için cehennem yollarına büyük barikatlar koymuş. Tövbe kapısını her an açık tutmuş, işlediği günahtan dolayı pişmanlık duyarak tövbe edenleri affedeceğini vaad etmiş. Kullarını cehennemden korurken, cennete giden yolları da kısaltmış ve kolaylaştırmış. Buna rağmen, ekser insanların cehenneme giden yolu takip ediyor olması, insanı hayret içinde bırakıyor doğrusu.

Rabbimiz biz kullarını o kadar çok seviyor ki, tâbiri caizse, cennet ve cehennem imtihanında kulları lehine pozitif ayrımcılık yapıyor. İşlenen her bir günahın bedelini bir olarak yazarken, yapılan her bir güzel iş ve hayırlı amel için on sevap yazıyor. Yani insan bu büyük sınavda daima on puan önde bulunuyor. İşlediği günahından dolayı pişman olup tövbe edenlerin günahlarını affettiği gibi, onları sevaba çevirmek sûretiyle sevap hanesine artı puanlar ekliyor.

Cenâb-ı Hak, kullarını cennetine koymak için her zaman yeni fırsatlar yaratıyor. Onlara ekstra imkânlar sağlıyor, Rahman ve Rahîm olduğunu her an hissettiriyor. Günün bazı saatlerinde, haftanın bazı günlerinde, yılın bazı aylarında yapılan güzel amelleri ve hayırlı işleri daha fazla sevapla mükâfatlandırıyor. Meselâ sabahın seher vaktinde kılınan namazı ve o saatlerde yapılan zikir ve tesbihâtı, Perşembe akşamı ve Cuma vaktinde kılınan namazları, üç aylarda ve hususan kandil gecelerinde yapılan ibadetleri, bire bin ve bire otuz bine kadar çıkan sevaplarla bereketlendiriyor. O günlerde bile günahlar yine bire bir olarak yazılıyor.

Yine böyle özel günlerde umumî aflar ilân ederek, tövbe edenlerin büyük günahlarını sıfırlıyor. Bir kulun günahı ne kadar çok, kusuru ne kadar büyük olursa olsun, af edileceğini ümit ederek samimî bir şekilde tövbe ettiği takdirde hiç günah işlememiş gibi amel defterinin günah sayfasını sileceğini vaad ediyor. Çünkü Rabbimizin merhameti gazabından daima büyüktür. Kulun günahı ne kadar çok olursa olsun, Allah’ın mağfireti ondan daha çoktur. Bu şekilde vaad ve müjdelerle insanı ümitsizlikten kurtarıyor, cehennem yolundan çevirip cennet yoluna sevk ediyor.

Günah işleyen bir kulunun kalbine sıkıntı ve huzursuzluk vererek, yaptığı amelin kötü bir şey olduğunu hatırlatıyor. Böylece o yolun ne kadar kötü ve zararlı olduğunu bu dünyada da insana hissettirerek hatasından dönmesi için ikaz ediyor. Güzel bir ameli için de kalbine huzur ve mutluluk veriyor, kulunu bu yolda teşvik ediyor. Yani neredeyse kulunun kolundan tutup cennetine sokmak istiyor.

Bu kadar korumaya, kollamaya ve kolaylığa rağmen, nasıl oluyor da ekser insanlar bu sınavı kaybediyor ve cehenneme müstehak oluyor diye düşündüm. Sonra da Bediüzzaman Hazretlerinin bahsettiği, “kırk vefiyattan ancak bir ikisinin kazandığı, diğerlerinin kaybettiği” şeklinde ehl-i keşfin tesbitleri, beni dehşete düşürdü. Ama başta kendi nefsim olmak üzere, çevreme şöyle bir baktığımda bunda şaşılacak fazla bir şey olmadığını anladım.

Tavşanla kaplumbağanın yarışa girmesini anlatan masal, insanların bu sınavı niçin kaybettiklerini izah eden güzel bir misâl teşkil ediyor. Cennet yolu bu kadar kısa ve kolay olmasına rağmen, nefis ve şeytanın hilelerine aldanan insan, tavşan misâli hayatını gafletle geçirdiği için cennete doğru bir adım atmazken; cehennem yolunda kaplumbağa gibi durmadan ilerliyor. Bir de bakıyor ki, ömür denen yolun sonuna gelmiş. Kabir ağzını açmış, kendisini bekliyor. O zaman atağa kalkmak istiyor, ama dizlerinde derman kalmadığını fark ediyor. Neticede kendisini cehennemin kapısında buluyor. İşte o zaman zoru başarıp büyük sınavı kaybettiğini anlıyor. Anlıyor ama, iş işten geçtiği için bu anlayış bir işe yaramıyor.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*