Cemre

Lûgatte “ateşli kömür parçası, kor” mânâsına gelir.
Şubat ayı 20’sinde havaya, bir hafta ara ile suya ve toprağa düşer.
Havamızın ısınmasına vesile olur.
Anadolu’da adı ”cemile”dir.

Cemre bize başka duyguların yaşanmasına yol açar.
“İçime bir ateş düştü” deriz.
Bir dostumuzu gördüğümüzde, bir sevdiğimiz ile karşılaştığımızda…
Bir sıcaklık olur.
Bu, ilgiye bağlıdır.
Yeni adı ise “tutku”dur.
Hidayetin kapıları bu cemre düşüşüyle lezzetlenir.
“Hidayet büyük bir nimettir, vicdânî bir lezzettir ve runun Cennetidir” demişti Bediüzzaman.
En önemli cemre budur.
Nice kırık kalpler,
Nice perişan haller,
Nice semeresiz meşakkatler,
Nice bitkinlikler,
Nice musîbetler,
Nice avarelikler kalbe düşün cemreler ile hayat bulur.
Bu cemrelere o kadar muhtaç insanlar vardır ki tarif edilmez.
Nice vücudundan bıkmış, dünya ziynetinden iğrenmiş inşanlar bu düşen hidayet cemresi ile hayat bulur.
“Bir kimsenin senin vasıtan ile iman etmesi, üzerine güneşin doğduğu her şeyden daha hayırlıdır” demişti Fahr-i Kâinat Efendimiz (asm).
Ondan sonra gönül penceresinden içeri cemreler düşmeye başladı.
Her insan ayrı bir dünya ile karşılaştı.
Mekke mihrap oldu, Medine minber.
Bitmişti artık bütün hüzün ve kederler.
Her şeyin mahiyeti anlaşılmış oldu.
Buz dağları, haset rüzgârları, kimsesizlik duyguları artık kaybolmuştu.
Bahar ile başlayan cennet misâl hayat halleri hayata hâkim oldu.
Artık asık suratlar gitmiş, yerine tebessümler gelmişti.
Hayatın her alanın da pozitif haller yaşanmaya başlamıştı.
Ya içine cemrelerin düşmediği sineler?
Onlar sizleri bekliyor.
Bir söz, bir tebessüm, bir yakınlık her şeyin şeklini değiştirecektir.
Bizi-sizi bekleyen niceleri var…
Kalbi kırık, dünyası karanlıklar ile dolu.
Onların güzel aydınlıklara çıkmaları bizlerin vesileliklerine bağlı.
Böyle bir cemrenin vakti Şubat ayı ile sınırlı değildir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*