Cennetim olur musun?

1997 senesi, ulusal bir firmada bölge yöneticisi olarak çalışmaktayım. Genel müdürüm ulusal bir zincir marketi ile görüşmek için İzmir’e geldi. Kendisini havaalanından aldım ve yola çıktık. Yaptığı ilk iş hanımını aramak oldu. “Karıcığım, İzmir’e geldim, Bülent Bey beni havaalanından aldı ve annemin yanına gidip daha sonra da işimize bakacağız” gibi sözler söyledikten sonra “Seni seviyorum, kendine iyi bak” dedi ve telefonunu kapattı.

Şaşırmış, hayretler içerisinde kalmıştım. Eşine “Seni seviyorum” demesi çok garibime gitmişti. Zira ben de evliydim ve eşime o tarihe kadar “Seni seviyorum” dememiştim. Akşam olduğunda eve geldiğimde eşime nelerden sonra nasılsa bütün cesaretimi toplayıp “Karıcığım, seni çok seviyorum” deme cesaretini gösterebildim.

Eşim şaşırmıştı, “Hayret, sen nasıl oldu da bunu söyleyebildin?” dedi. Ona gün içerisindeki yaşadığım olayı anlattım. O günden sonra da bir daha “Seni seviyorum” deme cesaretini kendimde bulamadım.                                                                                                                 

Oysa eşlerimiz bunu her zaman ne kadar da güzel söyleyebiliyorlar. Ya biz erkekler? Biz neden söyleyemiyoruz? Sorduklarında da “Zaten seviyorum” demiyor muyuz? Elbette söylüyoruz. Ama öylesine söylüyoruz. Cılız, baştan savma… Demek ki eşlerimizin medenî cesaretleri bizden daha fazla!

Oysa Asr-ı Saadet’e gittiğimizde, o Güzeller Güzeli sevgisini söylemekten ve davranışları ile göstermekten hiç çekinmezdi:

Bir gün Hz. Âişe (r.anhâ) Peygamberimize (asm) sordu:
“Ya Resûlullah, bana olan sevgin nasıldır?”
Peygamberimiz (asm):
“Kördüğüm gibidir” diye cevap verdi.
Hz. Âişe (ra) arada bir sorardı yine:
“Kördüğüm nasıldır [ne durumdadır]?”
Peygamberimiz (asm):
“İlk günkü gibidir.” diye cevaplardı.
Kadınlar için sevgi sözcükleri önemlidir. Kadınlar sevildiklerini duymak isterler.

Peygamberimiz (asm) eşlerinden sevgi sözcüklerini eksik etmemişlerdir. Ya bizler nasılız? Hâlâ sevgimizi, muhabbetimizi mezara, mezarlıklara ya da sekarâta mı bırakacağız? Ne zaman korkularımızı, egolarımızı bir kenara bırakıp yürekten gelen bir sesle “Seni çok, ama çok seviyorum” diyeceğiz ya da diyebileceğiz?

Sevgi sözcükleri bir kişiyi motive eden en güzel kelâmlar olsa gerek. Hepimiz, ama küçük, ama büyük sevmeyi ve sevilmeyi, bunları yüksek sesle işitmeyi arzu ederiz.

Evlâdınıza bir bakın. Ona “Evlâdım” deyip sarıldığınızda, ona sımsıcak teninizi ve o teninizin güzel kokusunu ve sıcaklığını hissettirdiğinizde, eminim ki o duyguyu o evlât büyüse, baba olsa da hatta dede de olsa unutmayacaktır. Eminim ki yıllar sonra “Keşke annemin o sımsıcak nefesini hissetsem ve şefkatli kollarında olsam” diyecek ve annenizin “Seni ne kadar çok seviyorum evlâdım” diyeceğini duyacaksınız. Ya eşiniz? Ona öyle davransa idiniz, o ne derdi? Ya da aşağıda adeta duygu seliyle yazılmış olan şiiri okusa idiniz ne yapardı?

“Cennetim olur musun?

Elini tutsam, dünyanın öbür ucuna benimle birlikte gelir misin? Bekle desem, dünyanın bir ucunda beni bekler misin?

Denizimde fırtınalar çıktığında limanım olur musun? Karanlık bastırdığında deniz fenerim, hava açınca yıldızlarım olur musun; bulutlar göğü kapladığında pusulam?

Mihengim, turnusol kâğıdım olur musun? Yüreğimin suyu bulandıkça onu durultacak iksirim?
Kapılar kapandığında kapım, yollar aşındığı vakit yolum, saklanmak istesem duvarım olur musun? Özgürlüğüm ve mapushanem?

Üşürsem evim olur musun? Yorganım, ana kucağım? Çölümde vaha olur musun? vahamda hurma ağacım?

Dağın tavşanı, çölün ceylanı, gecenin hayalleri bağrına bastığı gibi beni bağrına basar mısın? Şak şak yarılsa bile gökten umudunu kesmeyen kıraç tarlalar gibi umut bağlar mısın bana? Gitmek istersem kanatlarım olur musun? Kalmak istersem ayağımda prangam?

Hurilerim olur musun? Kudret helvam ve bıldırcınım? Soğanda sarımsakta gözüm yok, Tih Çölü sürgününde gözüm yok. Ateş almaya gidersem, kırk vakit sonra dönsem bile aynı yerde beni bekliyor olur musun?

Kavmim beni terk ederse ve ben kavmimden kaçarsam, bir kez arkana bakmadan arkamdan gelir misin?

Ot bitmeyen bir vadide yalnızca Allah’a (cc) emanet edip gidersem, sen de beni kınamaksızın O’na güvenir ve sa’y eder misin?

Ümidimi kaybettiğim anda ümidim, neş’emi kaybettiğim zamanlarda coşkum, kalbim işgale uğrarsa halaskârım ve rehberim olur musun?

Arkadaşım, yoldaşım, sırdaşım, enîsim, huzûrum, sürûrum, nûrum, zînetim, nîmetim, cennetim olur musun?”

Sevgiyi, aşkı bu kadar güzelleştiren ve ölümsüzleştiren daha güzel sözler olabilir mi? Olur, elbette olur. Daha yüreklisi daha içtenlisi de olur. Lâkin onu da siz bulacak ve yıllardır gönüllerinizdeki prangaları kıracak ve sevginizi eşinize ileteceksiniz. Var mısınız “Seni seviyorum” demeye ve varmı sınız? “Dünyada cennetim, ahirette hurim olur musun?” demeye?

Hadi öyle ise, ne duruyorsunuz?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*