Çerikli’deki kahramanlar!

İNTERNETTE Çerikli kasabasını arıyorum.

Kendi kendime de, “İlgi, nerelere götürüyor insanı!” diye de iç konuşmalar yapıyorum.
Kırıkkale’nin bir kasabası Çerikli. Burası ile bizim bağımız, ilgimiz Kırıkkaleliler pikniğinde oluştu.

İşte bu tür faaliyetler beraberinde pek çok güzellikler getiriyor. Her faaliyetin içinde pek çok ilgiler, alâkalar gelişiyor. Yine her faaliyet, her yaş grubu açısından pek çok sosyalleşme ihtiyacına cevap veriyor.

Çerikli neden gündeme geliyor?

Muhammed Uzun kardeşten bahsetmek istiyorum. Kendisiyle Kırıkkale pikniğinde enine boyuna konuştuk.

Henüz 16-17 yaşlarındaki bir genç kardeşimizin bu derece ciddî Risâle, İman ve Kur’ân hizmetleri ve Nur sohbetleri odaklı gündeminin olması doğrusu beni oldukça etkiledi.

Yani ilginç bir şey ki, kimse bir hizmet götürmemiş, kimse onun üzerinde ciddî bir adım atmamış, ama o iki üç cümlesinden birisi ‘Nur hizmetleri’ olan bir Nur Talebesi yetişiyor. Bu olsa olsa Cenâb-ı Hakk’ın inayetinin bir sonucudur demek mümkün.

Bir Nur kardeşin bir yerde olması, oraların cazibe merkezi olmasını netice veriyor. Bediüzzaman’ın dikkat çektiği gibi, kimin bir eşi, çocukları, kardeşleri, hane halkından birileri varsa, onlarla kısa bir zaman da olsa Nurları okumaları, orasının bir sohbet merkezi olmasını netice veriyor.

Burada dikkat çeken, bir Nur Talebesinin olması kavramıdır. Yani bir yerde kararlı, istikrarlı, inançlı ve nitelikli ‘bir’i varsa o sadece bir değildir. Böyle ‘bir’ler onlar, yüzler, binler hükmündedir.

Muhammed kardeşimizle bu görüşme sonrası epeyce farklı zamanlarda farklı farklı konularda sohbetler ettik ve istişareler yaptık. Halen de bu görüşme trafiğimiz devam ediyor.

Muhammed kardeşimiz önce evlerindeki hane halkıyla sohbetleri başlatmışlar. Baba ve anne ile durumu konuşmuşlar. İstişare etmişler. Sonrasında da evlerini iman ve Kur’ân sohbetlerine açmışlar. Böylece aslında Bediüzzaman’ın, ‘Herkes evini bir medrese-i nuriye yapsın’ tavsiyesini yerine getirmiş olmuşlar.

Muhammed kardeşlerin evlerindeki sohbetlere Kırıkkale’den ağabeyleri de katılıyor. Sohbet günlerinde Çerikli’de bir heyecan, ‘ağabeyler geliyor.’ Ve onlarla sohbet sonrası şöyle birkaç esnafa da uğramak ve onları da bu yapılan sohbetlere dâvet etmek, günün heyecanı içerisinde.

Ne güzel hem gelen memnun, hem de gelinen, hem de beraber ziyaret edilen.

Çerikli’de, bir genç kardeş ve ailesinin evlerini sohbetlere açması sonucu, şimdilerde on beş kişiyi bulan bir sohbet yürüyor.

Muhammed kardeşimizin hizmet heyecanı beni heyecanlandırdı. Gerçekten bir işe gençlerin el atması, o işin hayırla ve istikametle, devamla gelişip, devam etmesini netice veriyor.

Gençlerimizin heyecanlarını, arzu ve isteklerini, ideallerini böyle yüksek ruhlu programlarda kullanmaları, himmetlerini âlî tutmaları ülkenin de niteliğine bir ciddî katkı olacaktır.

Ülkenin rengi böyle kahramanlar vesilesiyle belirlenecektir. Böyle ‘bir’ genç böyle olmayan ‘çok’lara müreccahtır.

Muhammed kardeşimiz evlerinde yapılan derslerin hikâyesini anlattıkça, hafızam beni, yıllar önceki lise yıllarıma götürdü. İstanbul, Sarıyer, Büyükdere’nin hatıraları bir bir film şeridi gibi zihnime hücum etti.

Saygıdeğer Ömer Hoca’yı hiç unutamıyorum. Öğle saatlerinde, elinde bir bisküvi paketi, sakin, ihlâs abidesi bir duruşla aramıza katılırdı. Bakın bugün bile bu hatırayı paylaşırken gözlerim yaşarıyor. Sıcacık gözyaşı damlaları o zamanlarda yaşanan ihlâsa götürüyor beni.

Üç beş liseli genç, yapılan-–şu an hiç birisini hatırlamıyorum—o günlerin harcı olmuş, çimentosu olmuş, şuuraltımıza sinmiş sohbetler ve özlemle, heyecanla beklediğimiz çay saati.

Bizi bir şeyler o muhabbet ortamına çekiyordu. Bir cazibe vardı. Bir ruh vardı ortamlarda. Üniversiteli ağabeylerin arasında liseli birkaç genç. O günlerin büyüsünü unutmak mümkün değil. Cenâb-ı Hak, kardeşlere oradaki ağabeyleri birer ‘koruyucu bir melek gibi’ şefkatle sevk ediyordu.

Sohbet sonrası çay saati… Bir tabak, içine boşaltılan sekiz, on bisküvi ve başlayan hâl, hatır… Tadına doyum olmayan bir faaliyet.

Onların hepsine yürekten saygılarımızı iletiyorum.
***
Muhammed kardeşim, seni de yürekten tebrik ediyorum. Allah senin gibi büyük düşünen, nur hedefli düşünen kardeşlerimizin sayılarını arttırsın.

Bu yürüyüşte yanıbaşımızda, Cenâb-ı Hakk’ın inayetini, Hazret-i Peygamber’in (asm) desteğini, İmam-ı Gazali’nin (ks), İmam-ı Ali’nin (ra) himmet ve duâlarını görüyoruz.

Onlar yanımızda ise, problem yok.
Bu yolda, ihlâsla küçük küçük adımlar büyük hükmündedir. Bir birler, binler hükmündedir.
Çerikli, bugün hayırla, Nur sohbetleri ile gündeme geldi. Eminim ki, bir beş yıl sonra, bir on yıl sonra, hizmet merkezleri ile gündeme gelecektir. Yeter ki, istikametli, istişareli yürüyüşlerimiz devam etsin.

Muhammed kardeşim, senin telefon sohbetimizde gündeme getirdiğin bir Bediüzzaman müjdesi ile yazımızı şimdilik noktalayalım.

“Yaşasın sıdk, ölsün yeis, muhabbet devam etsin, şûrâ kuvvet bulsun!”

Başta Resûl-i Ekrem’in (asm), asır müceddidlerinin, âlimlerin ‘Yaşasın sıdk, ölsün yeis, muhabbet devam etsin, şûrâ kuvvet bulsun!” sözlerini duyuyorsunuz değil mi?

Biz de iştirak ediyoruz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*